Başı Boşluktan Kurtarmanın Yolu 2

Hamd alemlerin Rabbi ve tek İlahı olan Allah (c.c) mahsustur.Selatu selam Allah Rasulu (sav)me aline ashabına , gayesi Allah (c.c) rızası rehberi Kur’an önderi Muhammed Mustafa (sav) olan müminlerin üzerine olsun inşallah.
 ‘’İnsan kendisinin bırakıverileceğinimi zannediyor’’(Kıyamet süresi36) ayeti kerimesi ışığında insanoğlunun kendisine bir sermaye olarak verilen bu hayatı kendi arzu ve isteklerine göre yaşayamayacağını hatırlatmaya çalışmıştık.

Bu yazımda ise bu konuyu biraz daha ilmi bir boyuta taşıyacağım inşallah.Çünkü gün gibi açıktır ki İslam dini akıl dini değil nakil dinidir.
Eğer aklımızı nefsinimiz arkasına takar aklın arkasına da nakli (Kuran Sünnet) takarsak hayatımızda yol gösterici nefsimiz olur.

Oysa Allah (c.c)  böyle yapan kimseleri  Allah c.c açık bir şekilde uyarmaktadır.”Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi sen ona karşı vekil mi (yol göstericimi) olacaksın.” Ayeti kerimesi arzu ve isteklerini her şeyin üzerinde gören kişinin nefsini ilahlaştırdığını açık bir şekilde vurgulamaktadır.

Halbuki Müslüman olduğunu diliyle söyleyen ve bunu kalbiyle tasdik eden kişi hem dünyevi hemde uhrevi bir takım sorumlulukları omuzlarına yüklenmiş demektir işte Le ilahe illallah Muhammeden Resulullah’ın hakikatı ve gereği budur öyleyse Müslüman dünya üzerinde başıboş olmak bir yana tam aksine en büyük sorumluluğu üstlenmiş hem dünyevi hemde uhrevi sorumluluğu olan mükellef bir varlıktır.

Öyleyse her mükellef bu dünyevi ve uhrevi sorumluluğu hakkında ehliyet sahibi olmak zorundadır çünkü Allah c.c hayat rehberimiz Kuranı Kerimde Biz insanı ‘’Annesinin karnından hiç bir şey bilmez iken çıkardık ve şükredesiniz diye de gözler kulaklar ve gönüller (akıl) verdik.’’ (Nahl 78).  Buyurmaktadır.

Öyleyse akıl tek başına doğruya ulaştırmıyorsa bizi hakikate ulaştıracak bilgiyle ulaşmak.ve aklın önüne nefsi değil nakli (Kuran ve Sünneti) koymak zorundayız. Bakın Kuranı Kerimin Fatiha’dan sonraki ilk süresi olan Bakara süresine başlarken okuyor ve anlıyoruz ki insanın bu konuda ki yani hakikatı tek başına aklıyla insanın bulamıyacağını bilen Rabbimiz bize şöyle buyuruyor ‘’Bu kitap ki içindeki bilgilerde zerre miktarı şüphe yoktur ve Allah’tan korkanlar için hakikate ulaştıran yol göstericidir.

Bu dünyaya boş yere getirilmediğini anlayan kişinin öyleyse atacağı ilk adım ona doğru yolu göstersin diye insanlığa peygamberimiz (A.S.V) aracılığla gönderdiği ilahı mesajı okumak anlamak ve gücü nispetinde onun emrettiği hayatı yaşamak olacaktır.Bu da ancak İslam dinine hayatından yeterince zaman ayırmakla mümkündür.

Allah’ın bize vermiş olduğu 7 gün 24 saatten eğer Allah’ın ilahı mesajını okuyarak anlamaya çalışacak zaman ayırmıyorsak Allah’ın kulları üzerinde ki hakkını anlayamamışız demektir.O zaman kıyamet süresi 36. ayet-i kerimeyi iyi bir şekilde tahlil etmemiz gerekecektir.Kıyamet süresi 36. Ayeti kerimenin sonunda geçen Suda kelimesini tefsir alimleri şöyle açıklamaktadır.Arap dilinde ‘’iblus suddi’’ ağzına ne gelirse yiyen ve başı boş gezen yularsız deve demektir.

Ayetin manası da bununla ilgilidir yani insan tıpkı yularsız deve gibi kendini sahipsiz ve başı boş mu zannetmektedir.Sanki onu yaratan onu yer yüzünde sahipsiz ve başı boş bırakmış ona hiçbir mükellefiyet yüklememiş. Her şeyi ona serbest bırakmış ve bir zaman sonra ondan yaptığını hesabıda sorulmayacak zannediyor.

Aynı uyarıdan Kuran-ı kerimde başka bir ayette şöyle bahsedilmekte Allah kıyamet günü ‘’ Sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmyeceğimizi mi zannettiniz müminun 115’’ diyecektir.

Bu iki ayettede ölümden sonra bir hayatın gerekli olduğu soru şeklinde sorulmaktadır yani sen kendini gerçekten bir havyan gibimi zannediyorsun.Hayvan ile senin aranda açık bir fark olduğunu görmezmisin.Onların bir iradesi yokken insana bir irade verilmiştir.

Onların amellerinde iyi veya kötü kavramı yoktur.Senin fiillerinde ise iyinin ve kötünün tartılması vardır.Bu yüzden nasıl olurda kendinizi tıpkı hayvanlar gibi ne dünyevi nede uhrevi sorumluluğu yüklenmemiş ve yaptıklarından hesaba çekilmeyeceğini zannedebilirsin.Hayvanlar sadece cibiliyetlerine uygun olarak hayat sürdürdüklerinden onların yeniden diriltilmemesi akla uygundur.

Çünkü bunlar kendi akıllarıyla herhangi bir felsefe oluşturmuş yada yeni bir dil uydurmuş değillerdir.Ne kendilerinin yaratandan başkasının emirlerine göre yaşamış nede kendilerini başkalarının uyması için emir ve yasak çıkarmış.Kendilerinden sonra gelecek nesillere kadar tesirleri uzanacak karşılığında ceza veya mukafat görecekleri iyi veya kötü bir sünnette başlatmış değillerdir.

O halde bunların öldükten sonra yok olmalarına bir anlam verebilirsin.Çünkü onlar yaptıkları amellerden sorumlu değildir.Dolayısı ile tekrar diriltirlerek onlara hesap sormayada gerek yoktur.Ama size gelince ölümden sonra ki hayattan nasıl kaçabileceksiniz?

Çünkü ta ölünceye kadar yaptığınız amellerin iyi veya kötü bir sonucu ve bu sonuçlarında etkileri ve dolayısı ile de bunların bir cezası yada mükafatı olması gerekir.Sizin aklınızda bunu teyit etmezmi? Söz gelimi suçsuz bir kimseyi öldürmüş katil olayın hemen akabinde başka bir kaza sonuçu kendisi ölse bu kişinin hiçbir cezaya çarptırılmayacağını mı sanıyorsunuz?Yaptığı zulmün hesabı sorulmamalımı?

Hiç aklınız alıyor ve kalbiniz tatmin oluyor mu ki bu dünyada iken fesadın tohumunu ekmiş ve o fesat asırlarca sürerek diğer kuşaklarında binlercesinin hayatını mahvetmiş böyle sıradan bir böcek gibi ölsün yok olsun ve hiç kimse ondan yaptıklarının hesabını sormasın.

Yine hayatı boyunca doğruluk ve adalet için iyilik ve barış için çalışmış ve bu yolda çeşitli eziyetler çekmiş ve kendi canını ortaya koymuş bir insan da karınca gibi ölüp yaptığının karşılığında mükafatlarını almadan yok olup gitsin bunu aklınız alıyor mu ? Eğer hala bu konuda bir şüphemiz varsa Allah c.c şu apaçık delilini (ayetini) hep beraber okuyalım.

Enbiya suresinde ki 16 ve 17. ayetlerinde rabbimiz buyuruyor ki ‘’ Ben göğü yeri ve bu ikisi arasında ki leri boş bir eğlence olsun diye yaratmadım eğer eğlence isteseydik kendi katımızdan edinirdik. Ama öyle yapmadık.’’ Eğer bizde Allah’ın yarattığı gök ve yer arasında bulunuyorsak ki hepimiz bu gök ve yer arasında yaşıyoruz öyleyse başı boş ve eğlenceyle geçecek bir hayat için var edilmedik.

Dolayısıyla başı boş olmamız nefse ve arzulara dayalı bir hayat yaşamamız Allah c.c yarattığı hikmete uygun olmayan bir hayat olacaktır.Öyleyse aklımızı hikmeti gereği kullanalım.İnandığımız dinin akıl değil.Doğru yolu gösteren nakillerle (Kuran – Sünnet ) ile yaşanacağını anlayalım inşallah.

Allah c.c hakkı hak bilip hakka sarılan batılı batıl bilip batıldan uzak duran kullarından eylesin inşallah.Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun inşallah.