ÜMMÜ BÜCEYD (RA)

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

                Hamd Alemlerin Rabbi olan insanı yaratan ve ona kurtuluşun yolunu göstermek için uyarıcılar gönderen Mü’minlere karşı merhameti bol, kafirlere karşı şiddetli azap edici olan Allah azze ve celleye olsun.

Salat ve selam Alemlere Rahmet olarak gönderilen Mü’minlerin önderi ve yegane örrneği olan Hz. Muhammed (sav)’e onun yetiştirmiş olduğu ashabına ve tüm Mü’minlerin üzerine olsun İnşaAllah.

Ümmü Büceyd (ra) Rasulullah(sav) efendimize gönlündeki ızdırabı açan ve infak konusunda soru soran bir hanım sahabi…

Allah yolunda infak etme hasretiyle yanan gönül zengini bir bahtiyar…

Ümmü büceyd(ra) daha çok künyesiyle tanınmıştır. Asıl adı Havva el-Ensariyye’dir.

Beraberindeki bir grup kadınla Harise oğullarından gelip Rasulullah’a bey’at edip İslam nuruyla şereflenmiştir.

Ümmü Büceyd(ra) hakkında yani hayatına dair kitaplarda çok bir bilgi verilmemiş olmasına rağmen İslam’ın bir tek emrine karşı samimiyet, hayatına geçirme gayreti. Allah yolunda bir şeyler verebilmek için ciddi arayışı bizlere örnek olmak için yeterlidir. İnşaAllah.

Ümmü Büceyd(ra) dünya malı bakımından fakirdi. Fakat gönlü zengindi. Allah’u Teala yolunda infak etmeyi fakire, yoksula vermeyi severdi.

Kapısına gelen bir kimseyi boş çevirmeye gönlü razı olmazdı. Ama dünyalık mala mülke sahip değildi. Bu sebepten kendisinden bir şey istendiğinde çok zor durum da kalındı.

Bol bol verebilmenin tadına erme duyguları içerisinde kavrulup gidiyordu. Bu gönül kavrukluğunu iki cihan Güneşi(sav) Efendimize açmaya karar verdi.

Havva El- Ensariye (ra) infak etme konusundaki hasretini ve verecek bir şey bulamamanın ızdırabını dile getirmek için Fahr-i Kainat(sav) Efendimizin huzuruna geldi.

Gönlünü yakan yüreğini kavuran bu gizli derdi şu ifadelerle ortaya döktü;

• Ya Rasulullah zaman zaman kapıma yoksullar geliyor onlara verecek bir şey bulamıyorum? Dedi.

Rasulullah(sav)’de bu ızdırap içindeki hanım sahabiye şöyle cevap verdi;

• “Verecek hiçbir şey bulamazsan bile kapına gelen dilencinin eline bir hayvan tırnağı dahi olsa sıkıştırı ver” buyurdu.

Rasul-i Ekrem efendimiz ashabının gönlünü hoş tutmak, muhabbet akışını sağlamak ve imani güçlerini, dirençlerini arttırmak için yer yer evlerine bahçelerine giderek ziyaret ederdi.

Ümmü Büceyd(ra) Amr bin anf oğullarının mahallesinde otururken böyle bir ziyaret  şerefine nail oldu. Kendisi bu ziyareti şöyle ederdi;

“Rasulullah (sav) bize gelince, hemen bir kase çorba hazırlayıp ikram ettim. Hizmet için koştururken aklıma takılan, gönlümü yoran soruyu tekrar sorayım istedim.”

O esnada bir fırsatını bulup, daha önce sorduğum sorunun bir benzerini tekrar sordum. Dedim ki;

• Ya Rasulullah bazen kapıma dilenci geliyor bir şeyler istiyor. Bende yanımda bulunanu azımsayıp küçük gördüğümden bir şey veremiyorum. Değersiz bir şey mi vermiş olurum diye isteyeni boş çeviriyorum. Bu da gönlüme hoş gelmiyor. Kalbime sıkıntı veriyor, üzülüyorum. Nasıl hareket edeyim?

Efendimize infak hasreti çeken Ümmü Büceyd’e şöyle cevap versi;

• “Bir hayvan tırnağı da olsa kapıya gelen yoksulun eline birşeyler koy.” Buyurdu.

Ümmü Büceyd(ra) çok yoksul bir hanım sahabiydi çoğu zaman giyecek elbise çocuklarıyla yiyecek bir lokma ekmeği olmazdı. Kocası ve çocuklarıyla kıt kanaat geçinirdi.

Evinde eşya olarak kilim, döşek, bakır ve pişmiş çamurdan yapılmış testiler, leğen çanak ve daha birkaç değersiz şey vardı. Bütün dünyalığı bundan ibaretti. Zaten onun da derdi dünyalık değildi. Onlar ahiret eksenli bir yaşıyorlardı. İslami eğitim, terbiye de bunu gerektirdi çünkü değerli olan Ahiretti dünya değil onlar için baktığımızda bizlerin tam tersi değil mi?

Halk arasında bir tabir vardır yoksul, eşyası, giyeceği yiyeceği dünyalığı az olan kişilere müflis denir.

Alacak imkanı, verecek bir şeyi olmayana yani kısaca malı ve parası olmayana müflis deriz.

Aslında müflis iflas edene denir. Şimdi asıl miflis kimmiş Rasulullah’ın bir hadisinden öğrenelim.

Ebu Hureyre(ra)’dan rivayetle Rasulullah(sav) dünya ve ahiret yönüyle müflisi şöyle açıklıyor;

Rasulullah Ashabı Kirama; “Müflisin kim olduğunu bilir misiniz?” Diye sormuş

Onlar da; “Ey Allah’ın elçisi bize göre, müflis parası ve malı olmayan kimsedir.” Buyurmuşlar.

Rasulullah(sav)’de müflisi şöyle açıklamış;

“Benim ümmetimin müflisi o kimsedir ki, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat getirecek, fakat buna sövmüş, filancaya zina iftirası yapmış, falancanın malını yemiş, şunun kanını akıtmış, bunu dövmüş olarak gelecektir.

Sonra yaptıklarının hesabını vermek için oturacak kısas olarak bu haksızılığa uğrayanlar onun sevaplarından(haklarını) alacaklar. Eğer sevapları yeterli olmazsa, haksızlık ettiği kişilerin günahları alınıp ona yükletilecek ve ateşe atılacaktır. İşte müflis budur.” Buyurmuştur. (Müslim)

Evet müflis iflas edene denir. Dünyadaki iflas edene denir. Dünyada ki iflası gidermek mümkün olabilir. Yalnız ahirette kazanma imkanı yok bizler dünyada kazanmış görünüp ahiret müflisi olmak istemiyorsak Asr suresinde Allah azze ve cellenin üzerine yemin ettiği zamanı Allah’ın dini için infak etmemiz gerekmektedir. Ki zamanı Allah azze ve celle’nin dini için infak etmeyen bu dini hakkıyla öğrenemez öğrenmediğini yaşayamaz ve kurtuluşa erenlerden değil de Allah muhafaza hüsrana uğrayanlardan ahirette iflas etmiş müflislerden olur.

Bu dine teslim olmak için güneşin batıdan doğmasını beklemeyelim inşaAllah ki o zaman çok geç olacaktır.

Rabbim bizlere teslim olmak için güneşin batıdan doğmasını beklemeyelim inşaAllah ki o zaman çok geç olacaktır.

Rabbim bizlere de samimi gayretler ve tavizsiz bir imani hayat yaşamayı nasip etsin. İnşaAllah…

Ümmü Büceyd(ra) ve diğer sahabeler gibi İslam’ın güzelliklerini yaşama şevki versin bizlere… Amin.

Velhamdulillahi Rabbil Alemin…