FEDAKARLIĞINI SORGULA

Hamd sena yücelik Rahman, Rahim, Aziz, Cebbar, Kahhar olan Allah (Celle Celaluhu)’a mahsustur.

Salat son Nebi Resul Hz. Muhammed (sav)’e ailesine ashabına ve bütün Müslümanların üzerine olsun.

Rasulullah(sav) Şöyle buyurmuştur:

Heysemi: “Sertliğe (zorluğa) alışın, şüphesiz nimetler (bu durumda alıştığın şekilde) gelmeye devam etmez.”

Müslüman nefsini zor bir hayata alıştırmalı, yoldaki sorumlulukları yerine getirebilecek bir sabra sahip oluncaya dek dünyadan aldığı tadı azaltmalı.

Taberani: Ebu Musa’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Eğer bizi peygamberimizle birlikte görseydiniz, bizim koyun gibi koktuğumuzu, yün giydiğimizi, iki şeyle; su ve hurma ile doyduğumuzu anlardınız.”

Ebu Talha’dan şöyle rivayet olunmuştur: “Peygamber (sav)’e açlıktan yakınarak karınlarımıza bağladığımız taşları gösterdik, bunun üzerine Resulullah (sav) karnına bağladığı iki taşı gösterdi.” (TİRMİZİ ZÜHD 39)

Müslüman, kararlılıklarını ve iradelerini güçlendirmek ve sabırlarını arttırmak için tehlikelere karşı zorluklara ve sıkıntılara katlanabilecek bir terbiyeye sahip olmaları gerekir.

Allah (Celle Celaluhu)’ın kitabında bir misalle anlayışımızı daha da arttırabiliriz:

“Talut askerlerle beraber (cihat için) ayrılınca bilin ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içti.” (BAKARA 249)

Adım adım savaşa doğru ilerliyorlar. Komutası altındaki ordu tarihinde birçok kez bozguna uğramış, eziklik takmış, mağlup olmuş. Bir süre sonra da galip bir toplumla orduyla karşılaşacaklar. O halde ordunun içinde gizli bir güç bulunmalıdır ki onun sayesinde karşılaşacağı üstün ve güçlü ordunun karşısında durabilsinler. Bu güç olsa olsa iradede bulunabilir.

Nefsin arzularını ve içgüdülerini denetim altına alan mahrumiyet ve sıkıntılara dayanan zaruret ve ihtiyaçların üstesinden gelen, itaati elden bırakmayan, bunun getirdiği yükümlülüğü üstlenen, art arda gelen sınavları başaran bir irade onun aradığı adamlar bunlar.

Talut ordusunu susuz olduğu bir sırada bu denemeyi uygun gördü, böylece kendisiyle birlikte kalıp sabredecek olanları ile rahatını tercih edip geri dönecek olanları ayırt edecekti.

Deneme sonucu mu?

“İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içti.”

Bugün İslam saflarında mücadele eden Müslüman, sınırlara hudutlara riayet et. Azlardan olmak az ile yetinmek kolay değil. Her daim kontrol altında tutmakla memur bir nefsin var. Aman aklını onun emrine verme. Yoksa çoğunluklardan olursun. Onun için devamlı nefsini terbiye şarttır.

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık mallardan ve canlardan ve ürünlerden azaltmakla deneriz sabredemedi müjdele.” (BAKARA 155)

Vicdanlar mutlaka musibetler yoluyla eğitilir. Hak mücadele uğrunda kararlılıkla, ağır belalarla  açlık, mal, can ve ürün kayıpları ile denenmeli. Müminin inancının yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bu musibetler kaçınılmazdır. Demek oluyor ki bu durumlarda katılanılan yükümlülükler herhangi bir inanca bağlıların vicdanında değer kazandıran psikolojik bir bedeldir. Söz konusu inancın başkalarının vicdanında değer kazanabilmesi için bağlılığının bu bedelli ödemesi gerekir;

Cabir bin Abdullah’ın şöyle dedi rivayet edilmiştir: “Resulullah (sav) bizi bir sefer için gönderdi. Üzerimize Ebu Ubeyde’yi komutan tayin etti. Kureyş’in bir kervanı ile karşılaşacaktık. Bize azık olarak bir dağarcık kuru hurma verdi, başka bir şey bulamadı.

Ona Cabir’e diyenler sordu; bu hurmalarla ne yaptınız o yolculukta

Cabir; onu hurmayı çocuğun emdiği gibi emiyorduk. Sonra üzerine su içiyor ve bir gün onu kendimize getiriyorduk.” (MÜSLİM SAYD 17)

Allah’ım bizi affet. Tıka basa doyduğumuz, bazen tokluktan sodalar aldığımız, altlarımızda arabalarımız, hesabını veremeyeceğimiz mallarımız, yine de davette yaptığımız işlerde sızlanıyoruz. Rabbim Affet Rabbim Affet Rabbim Affet.

ÂMİN