KADINLARIN AZGINLAŞMASI

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd; görülen görülmeyen bütün alemleri yoktan var eden, günahları affeden, kullarının hayatına yön veren, devamlı dönmekte olan kalplerini ilmi ve iradesi ile hak üzerinde sabit kılan, onların hayatlarında ders alacakları ve bilgi elde edecekleri olayları yaratan ve idare eden, Rahman ve Rahim din günün sahabi her fiili hikmetli olan yegane ilah ve rabb Allah (cc)’a mahsustur.

Salat ve selam; nübüvvetin son halkası, güzel ahlakın tamamlayıcısı, eşref-i mahlukat, az söz ile çok şey anlatan, alemlere rahmet olan Allah Rasulu (sav)’e, tertemiz ehl-i beytine, sahabesine ve tüm müminlerin üzerine olsun.

Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün):

“Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman haliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle):

“Ey Allah’ın Resulü, yani böyle bir hal mi gelecek?” dediler.

“Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti:…”^[1]

Geçen yazımızda bu hadiste haberi verilen gerçekleşecek olayları güncel olarak değerlendirmeye çalışacağımız söylemiştik. Bu ay kadınların azgınlaşmasının güncel yansımalarını ele almaya çalışacağız inşaAllah.

Bir toplumda kadının yeri gayet önemlidir. Islahın ve fesadında rolü büyüktür. Eğer onlar ıslah edilirlerse toplumda ıslah olur bozulmaz. Eğer onlar ıslah edilmez, terbiye edilmez ise toplumda ahlaki çöküntüler başlar. Bu kadınları aşağılayan bir cümle değil bilakis onların değerini ve kıymetini ortaya koyan bir cümledir. Çünkü kadın ile alakalı söylenen bu ve buna benzer cümleler sanki kadınlara bir saldırı onları küçük düşürme, ahlaksızlık gibi bir yakıştırma olarak anlaşılıyor. Kadınlar eğitilmeli dendiğinde sanki onlar terbiyesiz ahlaksız, güvenilmezmiş gibi bir anlayışa sahip olunduğu zannediliyor. Halbuki durum böyle değildir. Bu ve buna benzer cümlelerin şunu ortaya koyduğu gayet açıktır; Kadınlara dikkat edin onlar sizin için çok önemli ve kıymetlidir. Onlara karşı yanlış davranışınız ya da gevşek tutumunuz başınıza defedemeyeceğiniz belalar getirebilir. Onlardaki fıtri yapılardan ve onlara mahsus özeliklerden güzelce istifade edin, onları ait olduğu makama getirin, onlara zulmetmeyin demektir. Sözü fazla uzatmadan Rasulullah (sav)’ın veda hutbesindeki şu uyarısını hatırlatmak meseleye noktayı koyacaktır. “Kadınlar sizin emanetinizdir.” Bu uyarıyı iyice düşünün derim…

Bugün kadın büyük bir tartışma konusu haline geldi. Bazı kadın aleyhtarları kadınları destekliyormuş gibi gözükerek kadınlara ulaşmaya çalışıyorlar. Kadınlar hakkında ortaya attığı tezler, fikirler kadınları daha çok azgınlaştırıyor ve emellerine emin adımlarla ilerliyorlar. Latif bir varlık olan kadınların bu gibi oyunlara gelmesi  gerçekten çok üzücü. Bu oyuna gelmelerinin en önemli sebebi de kadınlıklarını bilmemelerinden kaynaklanıyor.

Evet tam burada şu konuya temas etmek istiyorum. Bugün kadınların özgürlük naraları atarak istedikleri şeyler aslında kadın kimlikleri ile örtüşmeyen şeyler. Kadınlar öyle azgınlaşmış durumdalar ki kendilerine ait olmayan haklara sahip olmak istiyorlar. Onların kimliğini zedeleyecek ve fıtri yapısıyla ters düşecek, ailesini dağıtacak hatta hayatını karartacak şeyleri kadın hakkı diyerek elde etmek istiyorlar. Elde etmek istedikleri şeylerin hem kendilerinin hem de toplumun sonunu getirecek şeyler olduğunun farkında değiller. Bir oyuna geldikleri çok belli. Hem de çok büyük bir oyun. Çok sinsi bir plan…

Kadınlar hakkında kurgulanan bu oyun TİLKİNİN şöyle bir nara atmasına çok benziyor; “YAŞASIN TAVUKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ, KAHROLSUN KÜMESLER”… Hadi tilkiden böyle bir kurnazlık beklenir de tavukların bu narayı duyup tilkiye yandaş olup onu desteklemesine ve onları korumak için korunaklı bir yer yapan kümes sahibine düşman olmalarına ne demeli? İşte tam da anlatmak istediğim bu…

Günümüzde kadınlara empoze edilen şeylere dikkat edin. Kendi ayaklarının üstünde duran güçlü, kimseye ihtiyacı olmayan, kimseden emir almayan, kimseye sığınmayan, kendi parasını kendi kazanan, toplumun her yerinde her kesiminde öne çıkan, her işte rol alabilen bir kadın. Cümleler ne kadar büyüleyici değil mi? Bu vaadler kadınları büyülüyor ve bunları yapmasına engel olan herkesi düşman görüyor. Bir kız çocuğunu babasına düşman olarak yetiştirmeyi hedefliyorlar. Kadını kocasından soyutlayıp onu kendisinin özgürlüğünü çalabilecek ve onu kısıtlayacak, istediği şeylere engel olacak birisi olarak tanıtmaya çalışıyorlar. Abisini ya da erkek kardeşini istediği şeyleri yapmasına engel olan hep ondan kaçmak zorunda kaldığı kişi olarak gösterip ona düşman ve bir yabancı gözüyle bakmasını sağlamaya çalışıyorlar. Kısaca kadının hayatındaki bütün erkekleri, özgürlüğüne engel olan, menfaatçi, despot, anlayışsız, uçkur düşkünü bir kimse gibi gösterip hepsinden soyutlamaya çalışıyorlar.

Hedefleri kadınları korunaksız bir hale getirmek. Onları korunmasız, kimsesiz bırakmak. Onlara sahip çıkacak, koruyacak, kollayacak kişileri etrafından uzaklaştırmak. Onlara rahat bir şekilde ulaşmayı imkansız kılan hayatındaki her şeyi ona düşman edindirip onların defetmesini sağlamak. Kendileri de yapmıyorlar bunu, kadınlara yaptırıyorlar. Bunu başardıklarında karşılarına, babasına düşman olmuş ve onun himayesinden kurtulmuş, kocasına isyan etmiş, baş kaldırmış, isteğini hiçe saymış ve hayatına karışmasına da engel olmuş bir kadın çıkıyor. Tam da onların istediği gibi. Artık rahatça ona ulaşabilir. Emelleri onun üzerinde gerçekleştirebilir. Bu “onlar” dediğimiz kişiler kim dersiniz? Tabii ki yeryüzündeki beşeri sistemler ve onların ayakta kalmasına neden olan zengin, şımarık güç ve iktidar sahipleri.

Kanunlar dahi çıkarıyorlar. “Kadının beyanı esastır.” Denilerek. Kadın kimi ihbar ederse etsin ne olup bittiğine bakmaksızın beyanına göre hareket edilecek. Ve bu kanun ne zaman çıktı yürürlüğe kondu peki? Kadınlara onları himaye edecek olanlar düşman olarak gösterildikten sonra. Kendisine düşman olarak onu himaye eden insanlar gösterildikten sonra söyleyin kadının beyanı kimin üzerine olacak. Babasını şikayet edecek, kocasını şikayet edecek, abisini şikayet edecek. Bu kadınlara; bak kanunla da destekliyoruz sizi denilerek onu koruyan kişileri etrafından kolayca uzaklaştırması için verdikleri bir güçtür. Desenize Yusuf(as)’ın başına gelen olay bugün yaşansa bugünkü sistem Yusuf (as)’ı kadının beyanı esastır diyerek hapse atacaktı…

Erkeklere kadınlara karşı görevleri ya da kadınlara nasıl davranması gerektiği anlatıldığı kadar kadınlara da aynı şekilde görev ve sorumlulukları anlatıldı mı ki eşitlikten bahsediyorsunuz? Kadınlara erkeklere karşı ya da çevresine karşı ya da nasıl davranması gerektiği anlatılmıyor çünkü eğer bu yapılırsa kadın korunaklı hale gelir. Bütün gayretli kadının korunaklı bir hale gelmemesi üzerine. Onu evinden, kocasından, babasından, hatta KENDİSİNDEN uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Kendisini korumasına bile müsaade etmiyorlar. Kadının en çok koruyacak olan kendisidir. Peki bunu nasıl başarıyorlar? Onu cahil bırakarak. Nasıl bir cehalet peki? Yaratılışını neden yaratıldığını öğrenmesine engel olarak. Yani salt akılla hareket etmesine engel olarak duygularının ele geçirdiği akıl ile hareket etmesini sağlayarak. Kadınlar duygusaldır. Duyguları erkeklere göre daha çok ön plandadır. Daha hassastırlar. Yani duygularıyla hareket ettirmek çok kolaydır, böyle bir yaratılışa sahip olan cinsi… Hiçbir kadın bu gerçeği inkar edemez, duygusaldırlar ve duyguları neredeyse onları kontrol etme gücüne sahiptir. Yani duygularıyla hareket ederler.

Kısaca bu ve buna benzer bir çok sebepten ötürü kadınlar azgınlaşmışlardır. Onların azgınlaşmalarının en önemli sebebi ise ne ailesinden, ne kocasından ne de hocasından “İSLAMİ EĞİTİM ALMADIĞINDAN DOLAYIDIR.”

SELAM VE DUA İLE…

TEVFİK ALLAH(CC)’TANDIR…

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

[1] [Rezin tahric etmiştir. Bu rivayet daha muhtasar olarak Ebu Ya’lâ’nın Müsned’inde ve Taberanî’nin el-Mucemu’l-Evsat’ında tahric edilmişir. Heysemî, Mecmau’z-Zevaid’de kaydetmiştir (7, 281).] Kütüb-i Sitte/Fitne/4786