YEMİN ETSEM İNANIR MISIN ?

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd, gökleri,yeri ve ikisi arasındakileri yaratan,belirli bir nizam ve intizam koyan, yarattıklarına hiçbir şekilde  haksızlık etmeyen, göklerin yerin ve ikisi arasındakilerin tek ilahı, kayıtsız ve şartsız hâkimiyet sahibi, korkulması gereken tek varlık, Rahman, Rahim, Aziz, Cebbar, Kahhar olan Allah(c.c)’ya mahsustur.

Salat ve Selam âlemlere rahmet olarak gönderilmiş, yaşayan Kur’an,Hatemu-l enbiya, ümit ve korkunun ölçüsünü yaşayarak anlatan, ulu önderimiz,başkomutanımız Hz.Muhammed (s.a.v)’e, onun âline,ashabına, ehli beytine, bugüne kadar yaşamış,bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak olan derdi Allah(c.c) ‘ın rızası, rehberi Kur’an, önderiHz.Muhammed (s.a.v) olan bütün mümin kulların üzerine olsun.

Yemin: Sözlükte “sağ el, sağ taraf, gerçek, ant, kuvvet, bereket” anlamlarındaki yemîn , terim olarak bir kimsenin kararlılığını pekiştirmek ve başkalarını ikna etmek amacıyla söz ve beyanını Allah’ın adını veya bir sıfatını zikrederek kuvvetlendirmesini ifade eder.

İman: Sözlükte “güven içinde bulunmak, korkusuz olmak” anlamındaki emn (emân) kökünden türeyen îmân “güven duygusu içinde tasdik etmek, inanmak” demektir. “Sağlamlaştırmak, kesin karar vermek, tasdik etmek” mânasındaki akd kökünden türeyen i‘tikād da “iman” karşılığında kullanılır. Terim olarak iman genellikle “Allah’tan alıp din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanan hususlarda peygamberleri tasdik etmek ve onlara inanmak” diye tanımlanır. Bu inanca sahip bulunan kimseye mü’min, inancının gereğini tam bir  teslimiyetle yerine getiren kişiye de müslim denir.

İnsanın davranışlarını şekillendiren unsurlara baktığımızda vermiş olduğu sözler(ettiği yeminler) ve inancı(imanı) olarak karşımıza çıkmaktadır.

Biz insanlar muhatabımızı sözlerimize inandırmak için yemin ederiz, Rabbimiz ise akıl sahiplerinin dikkatini çekmek, onları araştırmaya sevketmek ve kanıt göstermek için yemin eder.

Allah (c.c.) Leyl suresine yemin ile başlamaktadır. Peki burada dikkat etmemiz istenilen durumlar nelerdir ve neden dikkat edilmesi istenmektedir ?

Karanlığı ile ortalığı bürüyüp örttüğü zaman geceye,

Açılıp parıldadığı zaman gündüze,

Erkeği de, dişiyi de yaratan kudrete yemin olsun ki:

Gerçekten sizin çabalarınız çeşit çeşittir, başka başkadır. (Leyl 1.-4.)

Rabbimizin yemin etmek suretiyle dikkatimizi çektiği, üzerinde düşünmemizi istediği öğeler gece ve gündüzdür. Ancak; gece ve gündüzün günün sadece birer bölümü olduğunun dışında başka özellikleri üzerinde de düşünmemiz isteniyor olsa gerektir. Çünkü ayetlerde bürüyüp örttüğü zaman geceye ve açılıp parıldadığı zaman gündüze denilerek gecenin büyüp örttüğü, gündüzün de parıldadığı belirtilerek dikkatimiz çekilmektedir.

Gece, edebi metinlerin hemen hemen hepsinde bilinmeyenin, görünmeyenin, matemin ve hüznün simgesi olarak kullanılmıştır. Bürüyüp örten gece ise karanlığı, karanlık ise güvensizlik ve korkuyu çağrıştırmaktadır. Çünkü karanlık, insanın çevresinden en fazla veri topladığı organının, gözlerinin işlevini engellemektedir. Gözleri ile çevresinden yeterli bilgi alamayan insan ne ile karşılaşacağını bilemediği için korkmakta, hareketlerini kısıtlamakta, hatta hatalı davranışlarda bulunabilmektedir.

Gündüz ise aydınlığı ve parlaklığı sayesinde her şeyin tüm açıklığıyla görünmesine vesile olmaktadır.

Karanlık ile bilgisizlik arasındaki bağlantı aslında tek yönlü değildir. Yani karanlık insanların bilgilenmesini engeller saptaması nasıl doğru ise , bilgisizlik insanları karanlık içinde bırakır saptaması da o derece doğrudur. Bu noktadan bakıldığında gece sözcüğünün cehaleti ve toplumsal karanlığı, gündüz sözcüğünün ve vahyin aydınlığını ve sağladığı iç huzuru, mutluluğu, güveni, kısaca Rabbimizin rızasını işaret eden birer kinaye olduğu söylenebilir.

Ve devamında Allah (c.c.) erkeğin ve dişinin yaratılışına ve ondaki kudrete yemin etmektedir.

Erkeğin ve dişinin oluşturulması;

İnsanın genetik şifresi, her hücrede bulunan 46 tane kromozomdadır. Bu kromozomların iki tanesi cinsiyet kromozomudur. Erkekteki kromozomlar XY olarak, kadındaki kromozomlar XX olarak tanımlanmaktadır. Kadınlarda yumurtalama anında ikiye ayrılan kromozomların her biri X kromozomu taşıe. Erkekte ise spermlerin kimisi X, kimisi Y kromozomlarını içerir. Erkekteki X kromozomu kadının yumurtalarındaki X kromozomu ile birleşirse çocuk kız, erkekteki Y kromozomu kadındaki X kromozomu ile birleşirse çocuk erkek olur. Böylelikle çocuğun erkek yada kız olması tamamen spermden gelen X veya Y kromozomuna bağlıdır.

Bu yüzden, Kuran’ın insanların cinsiyetlerini sadece erkekten gelen meninin bir spermiyle ilişkilendiren bu ayetlerinin işaret ettiği nokta mucizevi niteliktedir. Çünkü Kuran’ın asırlar önce işaret ettiği bu bilgi çok yakın döneme kadar bilinmemekteydi.

Allah(c.c.) bizlerin davranışlarını ortaya çıkaran unsurlar üzerine yemin ederek imanımızı, inancımızı pekiştirmemizi, kuvvetlendirmemizi istemektedir.

Rabbimiz (c.c.) üzerine yemin ederek üç konuya dikkatimizi çekiyor.  Bunlar ”gece/cehalet” , ”gündüz/vahyin ışığı” ve ”erkek ve dişinin oluşturulması/genetik”. İnsanın emek ve gayretlerinin, bir başka ifadeyle, sosyal ve biyolojik faktörlerin ortaya çıkardığı insan davranışlarının dikkat çekilen bu üç maddeden [cehalet,iman,genetik] kaynaklandığına işaret etmektedir. Bu yüzdendir ki Rabbimiz (c.c.) üç yeminden sonra insanın emek ve çabalarının, davranışlarının farklı farklı olduğunu zikretmektedir.

Cehaletle hareket eden insanlara baktığımızda kafirler, müşrikler, münafıklar olduğunu görmekteyiz. İç güdüsel/genetik olarak hareket eden varlıklar ise hayvanlardır. Mümin ise vahyin ışığıyla hareket eder, her daim vahyin ışığına ihtiyaç duyar.

Şimdi soralım, bizim davranışlarımıza, sözlerimize yön veren cehalet mi? vahiy mi? yoksa iç güdüsel olarak mı hareket ediyoruz ?

İnsanlardan kimi de Allah’a,  sanki bir yar kenarındaymış gibi  (yarım yamalak), kulluk ve ibadet eder.(Hac 11.)

Gayret bizden, tevfik Allah(c.c.)’tan.

Elhamdulillah.