RABB’lerinden Gelen Hidayet Üzerine Olanlar

Hamd alemlerin Rabbi ve tek ilahı olan ALLAH (c.c)’a mahsustur.Selatu Selam kendisine tabi olunmadıkça kurtuluşa erilemeyecek olan alemlere de rahmet olarak gönderilen  Peygamberimize aline ve ashabına olsun.Selamun Aleykum….

ALLAH’ın yarattığı bütün hayırlar,ve iyilikler sizinle beraber olsun inşallah.Bu ayki  yazımda Rabbimizden gelen hidayet üzere olanlar hakkında bir yazı yazmayı uygun gördüm çünkü Kur’an ve Sünnet üzere yaşanmasını söylüyoruz fakat bunun biraz daha açarak hayatımıza nasıl ve ne şekilde yansıtabiliriz bunu izah etmeye çalışalım inşallah.

ALLAH c.c Bakara suresinde 38.ayette.’’Dedik ki:Hepiniz  cennet’ten inin. Eğer benden size bir hidayet gelirde her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.’’

Bundan önceki yazılarımda insanın yeryüzünün mükellef varlığı olduğundan bunun sebebinde öncelikle misak aleminde Rabbine verdiği bir sözü olduğundan bahsetmiş ve her sözünde bir ispata ihtiyacı olduğunu yazmıştık.İşte bu ayeti kerimede’de yeryüzünün halifesi olarak yaratılan insan Rabbine verdiği sözü ispat aynı zamanda bu sözüne sadakat gösterip göstermediğinden denenmek üzere özelde Adem a.s ve genelde onun zürriyetinden doğan her insan yeryüzüne indirilmiştir.

Ve ALLAH(c.c) yeryüzün ıslahıyla sorumlu aynı zamanda en büyük düşmanı olan şeytanla mücadeleyi kazanmak zorunda olan insanın ancak bunları kazanabilmesinin Rabbinden gelen hidayetle mümkün olabileceğini bildirmektedir.

Çünkü ALLAH (c.c) Nahl 78 ayeti kerimesinde.’’Biz insanı annesinin karnından hiçbirşey bilmez  iken çıkardık. Belki şükreder diyede ona göz,kulak ve kalp verdik’’ buyurmaktadır

.Dolayısıyla insan için cehalet asıldır.Bundan ötürü doğru yolu bulması için bir yol göstericiye ihtiyacı vardır.İşte ALLAH (c.c) o doğru yolu bulamabilmesi için. Bakara suresi 38 ayeti kerimede ‘’ kime  benden bir yol gösterici gelirse ve kimde onun gösterdiği yola uyarsa onlar için korku yoktur.Ve onlar mahzun olmayacaktır’’diyerek verdiği,kulak göz ve kalp gibi organlarımızı hikmetine uygun olarak bu doğru yolu gösteren hayat rehberimiz dediğimiz Kur’an-ı okuma,dinlemek ve içindeki haberleri tasdik edip yaşamak için olduğunu anlarız. Aynı zamanda kitabımızın ilk sayfasını açtığımızda fatihadan  sonra ilk sure olan bakara suresinin ilk ayeti kerimesin de de bu kitabın bu gaye ile vahyedildiğini bize göstermektedir.

Bakara 2. Ayet. ‘’ Bu kendisinde Allah katından geldiğinde ve içindeki sadık haberlerde zerre miktarı şüphe olmayan.Ve muttakiler içinde yol gösterici bir kitaptır.’’ Evet ayetten de anlaşıldığı üzere ALLAH (c.c) doğru yolu gösteren rehberi açıklamış ve bu yol göstericiden de kimlerin faydalanıp yolunu bulabileceğini bir kayıt koyarak açıklamış.Bu kitap yol göstericidir fakat bu kitap ancak muttakilere yol göstericidir kaydınıda koymuştur.Öyleyse Kur’anın yol göstericiliğinden faydalanmanın temel şartı muttaki olmaktan geçmektedir.Yani muttaki ALLAH’tan korkan ve korktuğundan sakınan kimsedir.Yani korktuğuyla arasında engel koyandır.

Bu Kur’an-dan faydalanıp hidayete ulaşabilmenin ikinci şartı ise gayba yani duyularla  algılanamayan ve insanın deney ve gözlemlerine konu olmayan şeylere inanmaktır. ALLAH,meleklere,vahiy,öldükten sonra dirilme,cennet,cehennem v.s’nin tadılıp koklanmayacağı ölçülüp tartılamayacağı bilinen bir gerçektir bu tür şeyler fiziksel dünyadaki birçok durumda olduğu gibi uzmanlara ki söz konusu vahiy olunca tabi ki Peygamberlere güvenilerek kabul edilmelidir.

Bu nedenle gayba inanan bir kimse hidayetten bir pay olabilir.Sadece duyularla algılanabilen şeylere inanan kimseye gelince o bu kitaptan hidayet alamaz. Kur’andan faydalanabilmenin üçüncü şartı ise kişinin Kur’an-ın öğretilerini hemen pratiğe uygulamaya hazır olmasıdır.İslamı kabul ettikten sonra Kur’andaki namaz emrini öğrendiği halde bunun gereğini yerine getirmez ise yine Kur’anın yol göstericiliğinden faydalanması mümkün değildir.

Bu hayatımızın her alanına girmesi gereken diğer öğretiler içinde geçerlidir.Kur’andan hidayet üzere faydalanmanın dördüncü şartı ise kişinin ALLAH’ın ve insanların hakkını  vermek üzere kitaptaki talimatlara göre parasını başkalarıyla paylaşmasına hazır olmasıdır. Bu önemli bir şartıdır.Çünkü bir cimrinin ve parayı çok seven bir kişinin İslam uğrunda mali fedakarlık yapması beklenemez.Kur’anla hidayete ulaşabilmenin beşinci şartı vahye inanmaktır.

ALLAH’ın yol göstermesi gerektiğine inandıklarını söyleyen fakat doğru yolu bulmak işin vahye ve peygambere başvurmak yerine kendi teorilerini ‘’İlahi Nur’’ olarak kabul eden kimselerinde Kur’an-ın hidayetinden faydalanmaları mümkün değildir.Altıncı şart ise Ahirete inanmaktır. İnsan tüm yaptıklarından ve tüm davranışlarından sorumludur.Bu dünya sonsuz değil mutlaka sona erecektir.Allah’ın iyi olarak hüküm verdikleri cennete kötü olarak hüküm verdikleri cehenneme gidecektir.

Başarı ve başarısızlık bu dünyadaki gibi zenginlik ve fakirlikle ölçülmeyecek kıyamet gününde bu konuda ALLAH (c.c) hüküm verecek.ALLAH’ın verdiği hüküm sonunda başarılı olanlar ancak onlar başarıyı (felahı ) elde etmiş olacak . İşte kısaca Rabbinden gelen hidayet üzere olanların taşıdığı vasıfları ana başlıklar halinde izaha çalıştım.Allah (c.c) inşallah bu vasıfları taşıyan ve felaha erenlerden olmayı nasip etsin inşallah.

ALLAH’ın Rahmeti ve bereketi hidayet üzere olanların üzerine olsun.Selamunaleykum.