sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

İlim, Haşyet ve Teslimiyet

İlim, Haşyet ve Teslimiyet
17.02.2020
0
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

     Hamd Âlemlerin Rabbi, Maliki, hâkimiyetin kendisinde bulunduğu, hangimizin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için ölümü ve hayatı yaratan Allah (cc)’a aittir.

Salât ve selam rehberimiz ve önderimiz olan Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, ashabına ve bugüne kadar yaşamış ve yaşamakta olan Müslümanların üzerine olsun.

Kur'an Dinle

     ‘O gün cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var!’(fecr/23)

İşte o gün dünyada yaptıklarını hatırlaması insana fayda vermeyecektir. İnsan Rabbinin huzuruna getirildiğinde Ah keşke! Diyecek çünkü O ne öğrendiği bilgiyi hayatına tatbik etti ne de hakka sarılıp batılı terk etti. Dünyanın süsü ile kendini ateşe hazırladı. İnsana hayatını anlamlandıracak bilgi geldiğinde, bunu cehaletin süsü ile örtmeye çalıştı da ne çok zarar etti.

İnsan o gün kendine gelen ilmi, verilen nimetleri, yaptığı bozgunculuğu, sırtını döndüğü hakkı, yüzünü ekşittiği insanları, tasarladığı planları her şeyi birbir hatırlar fakat bu hatırlamanın kendisine hiçbir faydası olmayacak.

İşte Kur’an bizlere öyle bir günden bahsediyor ki bizlerin bunun dehşetini anlayıp, hayat serüvenimizde tedbirimizi almamız gerekiyor. Ancak bir gerçek var ki bu sadece ilim öğrenmek ile olmuyor çünkü ilim kalpteki yerini bulamazsa hafızalarda taşınan bir bilgiden ibaret olur ki bu tıpkı bir eşyayı yerli yerince kullanmamak gibidir. Örneğin; telefonunuzu şarj etmek istediğinizde kabloyu telefonun şarj girişine sokmanız lazım eğer kabloyu telefonun yanına bırakırsanız veya telefonun üstüne koyarsanız telefon şarj almaz yani yapmanız gereken şarj girişine sokmanız veyahut kumandayı kullanmak istiyorsanız ona pil takmanız gerekir eğer pil takmazsanız veya pili ters yerleştirirseniz kumanda işlevini yerine getirmez. Tıpkı bunun gibi de öğrenilen ilim kalpte bir karşılığını bulamaz ise bu ilmin kişiye faydası olmayacaktır. Nitekim Allah(cc) Kur’an’da;

Sesli Makale

   ‘Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklü eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez’(Cuma/5)

Seyyid kutub (r. ah) ilgili ayet hakkında şu açıklamaları yapmıştır;

      ‘Bu tablo çirkin ve iğrenç bir tablodur. Kötü ve çirkin bir örnektir. Bununla beraber doğru bir gerçeği dile getiren bir tablodur. Allah’ın ayetlerini yalanlayan topluluğun durumu örneği ne kötüdür: “Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” İnanç emanetini yüklenip sonra onun gereğini yerine getirmeyenler, pek çok nesiller boyunca bozulan ve bu zamanda yaşayanlar, Müslümanların adlarını taşıdıkları halde onların yaptıklarını yapmayanlar, özellikle Kur’an’ı ve kitapları okudukları halde içindekilerle amel etmeyenler, gereğini yerine getirmeyenler, evet bunların hepsi önce Tevrat’ı yüklenip sonra gereğini yerine getirmeyenler gibidirler. Tıpkı koca koca kitapları taşıyan eşekler gibi. Bu tür insanlar çok hem de pek çoktur! Çünkü mesele taşınan ve okunan kitaplar meselesi değildir. Önemli olan bu kitaplardakini güzelce kavramak ve gereğini yerine getirmektir, anlamak ve yaşamaktır.’

Kur’an bilgiden daha çok şeydir çünkü Kur’an bir yaşam tarzı ve gerçeğin kendisidir, yolu aydınlatan bir kandildir. O halde bu bizlere gösteriyor ki önce hakikati kalbe iyice yerleştirmemiz gerekiyor. Nitekim Allah(cc) Kur’an’ın Kendisinden korkanlar için bir öğüt olduğunu söyleyerek kalbe nasıl yerleşmesi gerektiğini bizlere öğretiyor;

   ‘ Ta, ha. Biz sana bu Kur’an’ı sıkıntıya düşesin diye indirmedik. Onu Allah’tan korkanlara uyarı olsun diye indirdik’(taha/1-3)

Allah(cc) Kur’an’ın haşyet duyanlar için bir öğüt kaynağı olduğunu bildirmiştir. Çünkü Allah korkusu olan bir kalp öğüt verdiğinde alır, uyarıldığında kendini düzeltir, yaşantısında İslam’ın tezahürünü gösterir, ancak bu yapmacık bir gösterme değil aksine kalbin dışa yansıttığı bir göstermedir. Bu korku öyle bir korkudur ki uzaklaştırmaz yakınlaştırır, soğutmaz ısıtır çünkü haşyet duyan bilir ki Allah’ın dilemesi olmadan yaprak yere düşmez, insan nefes dahi alamaz.

Kalbe yerleşen ilim haşyet ile yoğrulur tıpkı ateş ile yapılan kaynak gibidir nasıl ki kaynak yaparak demir ile demiri birbirine birleştiririz ilimi de haşyet ile kalbe yerleştiririz. Çünkü bu Kur’an ancak Allah’tan korkanlar için bir öğüt ve uyarıdır aksi halde Kalbinde Allah korkusu olmayan, hak arayışı içinde olmayan, Ahiret endişesi olmayan kimseler bu Kur’an’dan hiç bir şey anlamayacak hatta anladığını söylese dahi yaşantısı buna izin vermeyecek, en ufak bir rüzgarda toz taneciklerine dönecek. İlim yaratılanlar ile yaratıcı arasındaki farkı anlayıp kişinin sadece ve sadece yaratıcıya ihtiyacı olduğunu anlamasıdır. Yaratılan yaratıcıya muhtaçtır çünkü azamet ve kudret sahibi yaratıcıdır o da Allah (cc)’tır. İşte bu ikisi yani ilim ve haşyet ardından teslimiyeti getirir ki bu da kişi için sağlam bir kalenin içinde olmak gibidir çünkü körü körüne bir teslimiyet değil aksine ilim ve haşyet ile istenilen bir teslimiyet gösterilmesi bu yolda daha sağlam adımlar atılmasına sebep olacaktır. İlim tevhid ilmi ile başlar ki Allah’ı tanımaktır çünkü tevhid Allah’ı tenzih etmektir ki bu Allah (cc)’a ait bir sıfatı itiraftır.

       ‘De ki: “Bize yararı ve zararı olmayan Allah’tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde  şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: “Doğru yola, bize gel” diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?”  De ki: “Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk’(en’am/71)

“Bize yararı ve zararı olmayan Allah’tan başka şeylere mi tapalım?   Tanınan bir ilah ve bu sebeple ortaya çıkan batıl bu cümleler bizlere bunu özetlemekte. Ardından kendisine çağıran batıla karşı net cevap ‘Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: “Doğru yola, bize gel” diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?’ ve hakkın yolunu tercih ile batıldan yüz çevirip teslimiyet De ki: “Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk’ 

Seyyid Kutub bu ayet hakkında şu tefsiri yapmakta;

‘İnsan ne zaman Allah’ın hidayetine yönelmişse doğru yolu bulmuştur. Çünkü gerçek yol göstericilik Allah’ın yol göstericiliğidir. Ne zaman da bütünüyle uzaklaşır veya kimi noktalarda yoldan çıkarsa, kendi kendine uydurduğu bazı şeyleri onun yerine geçirmeye kalkışırsa sapıtır. Çünkü Allah’ın yol göstericiliğinden kaynaklanmayan bir şey sapıklıktır. Üçüncü bir şık söz konusu değildir. Zaten “Haktan sonra sapıklıktan başka ne var ki?”

İLİM, HAŞYET VE TESLİMİYET birbiriyle bağlantılı üç madde ancak bilgi değil hareket isteyen, kalpte bir olgunlaşma isteyen üç madde.

ELHAMDULLİLLAHİRABBİLALEMİN

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.