sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

İLİMDEN FAYDALANMAK VE ONUNLA AMEL ETMEK – 2

İLİMDEN FAYDALANMAK VE ONUNLA AMEL ETMEK – 2
11.01.2019
0
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Kur'an Dinle

Hamd yerleri, gökleri ve ikisinin arasındakileri emsalsiz bir şekilde yaratan, bizleri hidayet olarak kitabı vahy eden, kainatın efendisi, tek ve yegane İlah,Rab, ibadet ve itaat edilmeye layık olan Allah Azze ve Celle’ ye mahsustur.Salet ve selam peygamberlerin sonuncusu, yaşayan Kur’an , kendisine tabi olunmadıkça cennetin imkansız olduğu müminlere karşı şefkatli, kafirlere karşı ise şiddetli olan Hz.Muhammed Mustafa (sav)’ ya, aline , ashabına, bugüne kadar yaşamış, bugün yaşayan ve bugünden kıyamete kadar yaşayacak olan tüm müslümanların üzerine olsun

Yeryüzünde genelde insanlara, özelde ise müslümanlara zaruret derecesinde bilgi lazımdır.Bilgisiz insanın hem kendi hayatı problemdir hemde çevresine problemdir.İnsanın problem olmaktan ve problemlerden kurtulması, doğru bilgiye ulaşması ile doğru orantılıdır. İnsanın içinde yaşadığı içinde bulunduğu halin ilmi, sorumlu olan kişinin yani mükellefin imanını bilmesi ve amelini de ilme tabi kılmasıdır.Yani kendi hayatından haberdar olmasıdır. Kişi inancının, amelinin ve içinde yaşadığı zamanın gidişatının bilgisine (ilmine) sahip olmalıdır.Yani yaşadığımız çağda sahih imanımızı, salih amellerimizi ve bir bütün olarak hayatımızı tehdit eden tehlikeleri bilmek ve onlardan haberdar olmak zorundayız.

İslam’a göre insanın içinde bulunduğu halin ilmini bilmesi farzdır.Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur; ’’ İlim tahsil etmek, her müslümanın üzerine farzdır.Ehil olmayan insanlara ilim öğreten kimse, domuzların boynuna cehver, inci ve altın gerdanlık takan adama benzer. ‘’ ( sünen-i ibni Mace / mukaddime 17 )

Hadiste tahsil edilmesinin farz olduğu bildirilen ilim ve hangi bilgilerin kastedildiği yolunda müteaddit yorumlar yapılmıştır.Çünkü bu kelime ile bütün ilimlerin kastedilmediği malumdur.Zira kişinin her ilim dalına çalışması mümkün değildir.farz olan bir şeyi yapmamak ise azaba sebep olan haramdır.Dolayısıyla bütün müminler farz olan bir ibadeti terk ettiklerinde haram işlemiş olurlar.Allah cc kullarına güçlerinin yetmediği bir şeyle mükellef tutmadığına ve teklif etmediğine göre bu manada yani tüm ilimleri öğrenme zaruriyeti olmadığı anlaşılmaktadır.Bu sebeble islam alimleri bu hadisteki farz olan ilimi arama ve öğrenme hakkında ne kastedildiği hususunda çeşitli yorumlar yapmışlardır.

Sesli Makale

Abdullah ibni Mubarek’ten bu hadisin açıklamasını istemişler.Kendisi: Hadisin manası halkın sandığı gibi değildir.Maksad şudur:Kişinin dini bir mesele hakkında müşkilatı olduğu zaman bunu halletmek için bunu soruşturması ve öğrenmesi farzdır, demiştir.

Kadı Beyzavi de: Buradaki ilimden murad, kainatın yaratıcısını tanımak, O’nun birliğini bilmek ve Resulullah’ın peygamberliğini bilmek ve namazın nasıl ve ne gibi hükümler çerçevesinde kılınacağına dair bilgilerdir, demiştir.

Süfyan’ı Sevri ise: Bu ilimden maksad ;Bilinmemesi halinde kulun mazur (mazeret sahibi) olmayacağı ilimlerdir, demiştir.

 Beyhaki de: Ergenlik çağına girmiş akıllı olan kişinin normal olarak bilmesi beklenen ve bilmemesi düşünülemeyen genel bilgiler burada kasdedilmiş olabilir.Yahut da faydalı olan ve ihtiyaç duyulan ilimlerin hepsi kasdedilmiş olabilir.Her ilim dalında müslümanların ihtiyaçlarını karşılayabilicek bir kadro temini ve farz-ı kifayenin ifasının sağlanması, sorumluluğu bu hadiste bütün müslümanlara verilmiştir.Herkes bu mesuliyet altındadır.

Hadisteki: “ Her müslümana…” tabirinden maksad, çocuk ve deli olmayan mükelleflerdir.Mükellef, erkek olabildiği gibi kadın da olabilir.

Hadisin: “Ehil olmayan insanların…” bölümü hakkında şöyle demişlerdir.Bu bölüm her müslümanın kendisine göre bir kabiliyeti bulunduğunu ve ilmin gerektirdiği özel kabiliyette olan ehil müminlerin bulunduğunu bildiriyor.Bu kabiliyeti taşımayan insanlara ilim aktarmaya çalışmak en adi hayvanı en kıymetli mücevherlerle süslemeye kalkışmaya benzetilmiş ve böyle davranışlardan nefret ettirilmiştir.Hadiste bir taraftan ilim talebi farz kılınırken diğer taraftan ehliyet ve kabiliyeti olmayana ilim vermanin abesle iştigal olduğu belirtilmiştir.

Sonuç olarak : Müslümanlar gerekli olan genel dini bilgiyi kazandıktan sonra herkes seviyesine ve kabiliyetine uygun sahaya yönelmelidir.Eğitimci ve öğretimci olan kişilerde öğrencilerini kabiliyetlerine göre branşlara ve işlere ayırmalıdır.( ibni mace)

Bu konuda kuşatıcı tarifi Burhaneddin ez-zernuci yapmıştır.O farz olan ilmi şöyle tarif eder;Kişinin içinde bulundu hallerle ilgili ilimleri öğrenmesi farzdır.(talimul muteallim)

Ayrıca müslüman için ilim olmadan amel olmaz.müslüman kişi , her amelini ilme dayandıran kişidir.Amelin kıymeti ilme dayanması ve imanın  onayından geçmesine bağlıdır.İlme dayanmayan ve imanın onayından geçmeyen ameli kim işlerse işleşin geçersiz ve değersizdir.İmam Ebu Hanife (rha) bu konuda şöyle demektedir: “Bil ki, uzuvların göze tabi olması gibi amel de ilme tabidir.Az amelle ilim, çok amelle birlikte olan cehaletten daha hayırlıdır.Bunun gibi hayat için zaruri olan azık ile hidayet, cehaletle beraber olan çok azıktan daha faydalıdır.Bundan dolayıdır ki Allah Teala: “Hiç bilenlerle , bilmeyenler bir olur mu?” (zümer 9) buyurmaktadır.

Ömer bin Abdülaziz (ra) diyorki :” Kim Allah’ a ilimsizce kulluk ederse ifsad ettiği şeyler, ıslah ettiklerinden fazla olur”

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.