HZ. NEFİSE HANIM
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Nefise (145-208)
Biz insanı en güzel şekilde yarattık (Tin Suresi 4)
Muhakkak ki yaratılışı en güzel varlık insandır. Öyle ki yeryüzünde tüm varlıklara hükmedecek onlara halifelik yapacak bir kapasitede yaratılmıştır. Bu Ahsen oluş daha yaratılırken Allah cc tarafından insana verilmiştir. Üstün vasıflar ve buna bağlı olarak kendisine yüklenmiş olan sorumluluklardır. Allah cc nün kendilerine yüklediği bu sorumlulukları kabul edip hayatlarında kesintisiz sürdüren kişiler ahseni takvim üzere olan kişilerdir. Dünyada Allah cc nün kendilerine verdiği bu üstün özelliklerini kaybedip sorumluluklarından kaçıp kulluk görevlerini yerine getirmeyenlerde esveli safiline ( aşağıların en aşağısı ) yuvarlanmış insanlardır.
Her amelde Allah cc rızasını arayan ihlasla kendisini kulluğa adamışlardan birisi de nefisedir.
Nefise, peygamber efendimiz sav soyundan geldiği için kendisine sitti (hanımefendi) unvanı verilmiştir. Kendisi Kerimet’üt-dareyn ve Tahire yani temiz lakaplarıyla tanınmaktadır. Medine’de dünyaya gelmiş bulunan nefise, Hz. Hasan efendimizin torunu olan hasanın kızıdır.
O Cafer sadık hazretlerinin oğlu İshak ile evlenmiş ve bu izdivaçtan Kaasım adında bir oğlu ile ümmi Gülsüm isminde bir kızı olmuştur. Nefise zevci ve çocuklarıyla birlikte Medine’den ayrılıp mısıra gelmişler ve 7 yıl orada kalmışlardır.
İmamı Şafii onun ziyaretine gelir ve perde arkasından onun sohbetini dinleyerek tefeyyüz ederdi. Bu büyük alim her gelişinde kendisinden dua etmesini ricada bulunurdu. İmamı şafi vefat edince tabutu Hz. nefisenin evine getirilmişti o bu büyük alimin cenazesi üzerine tek başına namaz kılmıştır. Kendileri son derece zahidane bir yaşam yolu takip ederdi. Gündüzleri oruç tutar ve üç günde bir defa iftar ederdi. Gecelerini ibadetle geçirir Allah’ın rızasını emirlerinde arardı. Gönlü uyanık kimselerin gözü uyur mu ki hiç?
Gönül uyanıksa evet uyumaz gözler, burada maksadımız bedene zulmü vurgulamak değil elbette, zira Allah Teâlâ yine rehberimiz olan kuranı kerimde geceyi dinlenme aracı kıldığını bildirmiştir. Burada ki muradımız nefsi tezkiye etmek nefsin peşinden gitmemek gaflet uykusundan alıkoymak kalpleri bu şekilde ahseni takvim üzere tutabilmek.
Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık ( Tin Suresi 5 )
Kutsi bir hadisi şerifte rabbimiz buyuruyor: ben bütün insanları Hanif ( salim fıtrat ) üzere dünyaya gönderdim sonra şeytanlar onu dinden saptırdılar benim helal ettiklerimi onlara haram ettiler insanlara bana ortak koşmalarını söylediler oysa o ortaklar hakkında hiçbir delil indirmemiştim ( Müslim cennet 63 )
Anlıyoruz ki her doğan İslam fıtratı üzere doğar ancak gaflete dalıp bu fıtratın dışına çıkması olağandır. İnsanlığın günah ve şirk bataklığından çıkması ve bu kötülüklerden korunması kalbini her daim uyanık tutması ise farz ve nafile ibadetler ile ahlakı İslam ahlakı üzere kılmakla mümkündür. Hz nefisenin yaptığı ise işte buydu. Çaresizleri ve hastaları ziyaret eder hayır dualarda bulunur ve onları teselli ederdi bu mübarek hanımefendi 30 defa hacca gitmiş ve ömürlerini ibadete tahsis etmiştir. Eceli onun oruçlu bulunduğu bir günde tamam olmuştu ebediyet alemine göç edeceğinin yaklaştığı kendine ve etrafına malum olunca yanındakiler kendisine orucu bozmasını teklif etmişlerdi. O ben oruçlu iken vefat etmeyi tam 30 seneden beri rabbimden niyaz ediyordum bu lütuf bana nasip olunca orucu bozmaya kalkışmam olacak şey değildir cevabını verdi. Ve daha sonra Sure enamı okumaya başladı:
Rableri katındaki selam yurdu onlarındır ve o yapmakta devam ettikleri (hayırlı işlerden ) dolayı kendilerinin dostudur. Mealindeki ayete gelince ruhunu hakka teslim etti.
Şurada dikkat edilmesi gereken hassas noktayı belirtmek isterim nefise bir ayeti öğrendiğini ve daha sonra bu ayetle amel etmenin derdine düştüğü nafile ibadetlerle rabbine yaklaşmayı murad ettiğini görüyoruz zira kutsi bir hadiste buyrulur ki: kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam ederde sonunda sevgime erer.
Hadislere kulak verip bizde birer Nefise olmak istiyorsak acaba Allah’ın farzlarını yerine getiriyor muyum diye kendimizi sorgulamamız lazım. Allah’ın farz kıldığı şeylerin başında ilim gelmektedir bugün biz Allah cc bizden beklediği önemi veriyor muyuz ilme, diye sormadan geçmeyelim.
Nasıl ki namaz kılacağını öğreniyorsa insan, nasıl Müslümanca yaşayabileceğini de öyle öğrenmelidir. Bu da ancak ilim talep etmekle olur. Yine Allah resulü sav buyuruyor ki ilim öğrenmek her mümin erkek ve her mümin kadın üzerine farzdır. Bununla alakalı olarak kadı iyas ra tevazu nedir diye sorulduğunda hak bir çocuktan bile gelse onu kabul edip teslim olmaktır cevabını vermiştir.