AHİRETE İMANIN FAYDALARI

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd Allah(cc) zatı celaline azim olan egemenliğine yaraşır biçimde sonsuz Hamdler O’na mahsustur. Salat ve Selam Hz. Peygamber (sav), Aline, Ashabına ve Bütün Mü’minlere olsun

İman esaslarından biri olan ahirete imandan bahsedeceğiz. inşaAllah. İnsanoğlu dünya hayatında yaşayıp bu yaşadığı hayat sonucu ahirete ceza veya mükafat görecektir. İnsanoğlunun dünya hayatındaki tercihleri ve insanın sonunu belirleyen olan dünya bu yönünle de anlamlı ve değerlidir. Buna binaen Ayet-i Kerime de Allah(cc) buyuruyor;

“O hanginizin daha güzel amel ve harekette bulunacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır. O aziz ve gafurdur.”(Mülk 2)

İbni Abbas (R.A.);

“Ölüm ile dünyadaki ölümü, hayatı ile de ebedi hayat yurdu olan ahiret hayatını kastetmiştir demiştir.”

İşte bize hayat olan Ahirete iman bir Mü’minin iyi bir şekilde anlaması gereken iman esaslarındandır. Ahiret aynı zamanda gözümüzle görmediğimiz, gayb olan haberlere doğrulamak, hazırlık yapmaktır. Allah(cc) ahiretteki durumlara vaadleri verdiği haberler, kişinin Mü’min dairesine girmesi adına güvenmesi, yaşadığı gördüğü maddi hayattan daha gerçek olduğunu kalbinde sindirmesi ve kalbini ikrayla tasdik etmesi şarttır. Kur’an’da ve gerek hadisi şeriflerde şu lafzı sık sık duyarız. Allah (cc) Ahiret gününe iman, çünkü bu iki iman değerlerini iman esaslarını kapsayıcıdır. Kulluğun istikrarı, istenilen seviyeye gelmesi buna bağlıdır. Allah(cc) Sünnetullahı gereği insanoğlunu, özelinde Mü’min olanları sınayacaktır. İmtihanı kazanabilmek kurtulanlardan olmak adına kuvvet, güç, enerji şarttır. Ahirete imanı iyi bir şekilde olması Ahirete imandan alınan kuvvet, güç, enerji imtihanda kazanılması adına olmazsa olamazdır. Müslümanca yaşamak ve bu şekilde ölmek adına önemlidir.

“Musa’dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine: ‘Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım’ demişlerdi, O: ‘Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?’ demişti. ‘Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan sürüldük ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)’ demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.

Onlara peygamberleri dedi ki: ‘Allah size Talut’u (melik olarak) gönderdi.’ Onlar: ‘Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?’ dediler. O (şöyle) demişti: ‘Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir.

Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: ‘Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut’un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden ‘bir güven duygusu ve huzur’ ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır.

Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: ‘Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariçonu tadmazsa bendendir. Küçük bir bölümü hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): ‘Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok’ dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: ‘Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.”(Bakara 246-247-248-249)

Allah(cc) İsrailoğullarını imtihan ederken bu savaşa binlerce kişi katılmış imtihanı 313 kişi kazanmıştır. Bu 313 kişinin ortak vasfı Ayet-i Kerimede;

“…Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: ‘Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.”(Bakara 249)

Eğer kullukta, itaatte, amelde zayıflık söz konusu ise bu Ahirete imanla alakalıdır. Zayıflığından kaynaklanır.

“Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, huşû duyanların dışındakiler için ağır (bir yük)dır.

Onlar, (mü’minler), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O’na döneceklerini bilirler.” (Bakar 45-46)

Dini sorumluluklar kime ağır gelmez. “Onlar, (mü’minler), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O’na döneceklerini bilirler.” Ne kadar açıklayıcı. İşte artırtmamız gereken yönümüz bu olmalı, Ahirete iman faydaları, kullukta istikrara götürecektir. Bizi Kur’an’ın ilk inen ayet ve surelerine bakın, tevhidle beraber cennet-cehennem, sırat, mizan, diriliş, kıyamet sahneleriyle alakalı ayetler vardır. Tevhid-Ahiret imanı oluşturduğu kalbe hakim olduğunda sonra namaz, oruç pratik ameller indi. İşte Ahirete iman bize bu gibi faydaları olacaktır. Bugün yeterince hissedemiyorsak sebebi yakin düşüklüğüdür. Bu konunun üzerinde durup arttırırsak yaşantı otomatik düzelecektir. Geçmiş Alim, Mücahidlerin hayatındaki dik duruşlar Ahirete iman sonucudur.

Şeyh Said (Rh.A.) kıyam ederken eşiyle geçen konuşmaya baktığımızda;

“Bey Bey! Bizi bırakıp nereye gidiyorsun? Sen gidersen bizim namusumuzu kim koruyacak? Bizim namusumuzu hiç düşünmez misin?

Şeyh Said (Rh.A.); Hanım Hanım! İslam’ın namusu ayaklar altındadır. Hanımı engel olamayacağını anlamıştır.

Şeyh Said evinden ayrılırken şu sözleri söyler;

Hanım yarın kıyamet gününde Allah’ın ve Peygamberinin huzuruna suçlu çıkmak istemiyorum. O zaman Allah bana Ey Said! İslam dininin hükümleri ayaklar altına alındığında sen niçin sesiz kaldın, gücün ve imkanın olduğu halde niye başkaldırmadın? Diye sorduğunda ben ne cevap vereceğim? Cehennem zebanileri beni sarığımdan tutup cehenneme çektiklerinde ben ne edeceğim.”

Allah (cc) bize Ahirete olan yakinimizi artırmayı nasip etsin. Amin.

Selamun Aleykum – Tevfik Allah’tandır(cc).

Elhamdulillahi Rabbil Alemin.