YA VERİLMESEYDİ?

Hamd âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün sahibi, Aziz, Cebbar, Kahhar olan ALLAH(Celle Celaluhu)’a mahsustur.

Salat ve Selam alemlere rahmet olarak gönderilen, örneğimiz, önderimiz Hatemül Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.v)’e, aline, ashabına ve tüm Müminlere de selam olsun İnşaAllah.

Az ve güç bir yardım dahi olsa birinin diğerine yardım ettiğini gördüğümüzde insanların birbirlerine teşekkür ettiklerini görmekteyiz. Fakat ALLAH(Celle Celaluhu)’ın nimetlerinin çokluğunu ve büyüklüğüne rağmen insanların çoğunun nimetlerine karşı ALLAH(Celle Celaluhu)’a şükür etmediklerini görüyoruz. Sanki bu nimetler ALLAH(Celle Celaluhu)’ın ihsanı değil de haklarıdırlar. Hatta çoğunun bu nimetleri isyanda kullandıklarını görüyoruz.

Öte yandan insanların bu nimetlerin kıymetlerini ancak kendilerinden mahrum kaldıkları ya da başlarına bir musibet geldiği zaman anladıklarını görmekteyiz ve bu nimetlere tekrar kavuşmak için ALLAH(Celle Celaluhu)’a yalvardıklarını fark etmekteyiz. Kimilerine ise hayatın yaşanmaz hale geldiğini ve intihara başvurduklarını görmekteyiz.

“ O (c.c) istediğiniz her şeyden verdi. ALLAH(C.C.)’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.” (İBRAHİM 34)

Bundan dolayıdır ki Kur’an-ı Kerim’in bizi tefekküre, ALLAH(Celle Celaluhu)’ın sayılamayacak çokluktaki nimetlerini tanımaya, değerini bilmeye, ALLAH(Celle Celaluhu)’ın fazlı ve ihsanını hissetmeye ve nimetlerine karşı hamd ve şükür görevimizi ifa etmeye çağırdığını görmekteyiz.

Ben sizden kendi başınıza kalarak herhangi bir sebepten dolayı gözünüzü kaybettiğinizi ve doktorların onu iade etmede aciz kaldıklarını düşünmenizi istiyorum ve biraz detaylı bir şekilde bunun amelinizde, ilminizde ve hareketlerinizde meydana getireceği değişikliği ve bağlayacağı sınırlamaları, zorlukları ve darlıkları da düşünmenizi istiyorum. Bunu ne derece derin tefekkür edersek, o derece bu nimetin değerini kavramış oluruz. Hatta bu nimetle büyük bir mal arasında tercih noktasında kalırsak bunu tercih edeceğiz. Ve böylece gözümüzün iade edilmesi halin bunu sadece ALLAH(Celle Celaluhu)’ın itaatinde kullanacağımıza, isyanda kullanmayacağımıza dair ALLAH(Celle Celaluhu)’a söz vermeye her zaman hazır oluruz. O zaman bunu düşünüp gerekeni yapalım mı, yoksa ALLAH(Celle Celaluhu)’ın gözümüze bir musibet vermesini bekleyip sonra mı ALLAH(Celle Celaluhu)’a söz verelim?

Bundan sonra herhangi bir sebepten dolayı göz nimeti ile beraber işitme nimetini de kaybettiğini düşün. O zaman vaziyet nasıl olur? Çevredeki nesneleri ne görür ne de işitirsin. Kendini karanlık bir hapishanede hissedersin. Hareketlerin ve hayatın her işindeki sınırlamaların, darlığın ve zorluğun boyutunun genişlediğini hissetmiş olursun.

Bu tefekkürle nimetlerin değerini, ALLAH(Celle Celaluhu)’ın üzerimizde fazl ve ihsanını iyiliğini, büyüklüğünü ve kendisine olan ihtiyacımızı kavramış oluruz. Ve eğer gündüzleri oruç tutarak, geceleri ise kıyam ile geçirirsek ve ömrümüzün tümünü ALLAH(Celle Celaluhu)’a ibadetle geçirsek dahi sadece şu iki nimetin karşılığı olarak şükür etmiş olmayız.

Daha sonra şu veya bu sebepten dolayı görme ve işitme duyusuyla beraber, konuşma melekesini de kaybettiğini bir düşün ve bu durumda halinin nasıl olacağını tasavvur et. Hapishane haline gelen dünya hayatı büsbütün zifiri karanlık olacak kayıplar ve kısıtlamalar daha da artmış olacak ve hayatla ilişkin daha da zorlanacak. Birisinden bir şey istediğin zaman ya da birisi senden bir şey istediği zaman bu istekleri anlamak ve ifade etmek çok zor olacak. Kendi kendine sor. Böyle bir hayata ne derece sabredebilirsin? Ve kendi haline ne derece rıza gösterebilirsin? Hiç şüphesiz iman nimeti olmaksızın böyle bir hayat çekilmez olur. Öyleyse kendimizi, bu nimetleri ALLAH(Celle Celaluhu)’a itaatle kullanmakla yükümlü saymalıyız. Ve sadece helale bakmalı, yalnızca helal dinlemeli ve yalnızca hayırlı olanı söylemeliyiz.

ALLAH(Celle Cealuhu)’ın bir nimeti olan akıl, ne kadar muazzam ve kıymetlidir. Sana yukarıda adı geçen iç duyu organın iade edilse, fakat aklına bir halel veya bir zafiyet gelse o zaman ne olur bir düşün? Kendini nasıl hissedersin? ALLAH(Celle Celaluhu)’a hamd olsun şu akıl nimeti sayesinde benim yazdıklarımı takip edebiliyorsun. Bu akıl nimeti olmaksızın ne idrak, ne anlayış ve ne de disiplin olmadığı gibi herhangi bir şeyin ne yapılacağından da emin olunmaz. Neticede kişi diğer akıl hastalarıyla beraber ölünceye kadar hapis gibi bir yerde yaşamak zorunda kalır. O zaman akıl nimetinin değerini kavrayalım, onu ALLAH(Celle Celaluhu)’a kavuşma yolunda kullanalım. Bize verdiği bu sağlık ve afiyet karşılığında ALLAH(Celle Celaluhu)’a ham edelim. Tedebbür ve huşu içinde ALLAH(Celle Celaluhu)’ın şu sözünü okuyalım;

“Ey İnsan! Seni yaratıp seni düzgün ve dengeli kılan, seni istediği bir şekilde birleştiren, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?” (İNFİTAR 6-8)

ALLAH(Celle Celaluhu) yardımcımız olsun.

Kıpırdama bizden Tevfik ALLAH(Celle Celaluhu)’tandır.

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN