TERCİH MESELESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

                Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam o alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)’e ve onun aline ashabına ve müminlerin üzerine olsun. İnşaAllah.

Bir insan kendisine faydalı olan şeyleri bırakında neden faydasız şeylere yönelir?

Yani lezzetli yemeği ekmeği tatlıyı yedikse sevk aldığı şeyleri bırakıpta insan talaş yer mi, toprak yer mi, odun yer mi. Bu ikisi arasındaki fark bile imana yönelik ilk şirke yöneliş arasındaki farktan daha azdır.

İmanı bırakıpta, Allah(cc) tanımayı bırakıp dalalete yönelmek aslında insanı hiç doyurmaz ve kandırmaz. Ama neden yapar bunu Allah(cc) bunun cevabını şöyle vermektedir. “Bunun sebebi dünya hayatını sevip ahirete tercih etmelerindendir.”(Nahl 107)

                Yani bunun başlangıcı ve süreç boyunca kişinin bu yolda devam etmesinin sebebi şundan kaynaklanıyor. Bunlar dünya hayatını daha sevimli buluyorlar.

İmanı bırakıp küfre, şirke yönelmek çok vahim bir şey ama bu yolun başlangıç noktası o kadar çok kötü görünmüyor. Dünyayı daha sevimli buluyorlarmış.

Basit gibi gözüküyor, masum gibi gözüküyor ama bütün kötülüklerin anası bu. Bütün yanlışlıkların başlangıç noktası burası.

Dünya hayatının geçici olduğunu tükenip giden bir hayat olduğunu görüp onu basite indirgemez ise ahireti gözünde büyütmez ve zaten ahiretin büyüklüğün farkına varmamak dünya gibi bir şeyi büyük sanmakla eş değerdedir. Çünkü büyüklükler hep mukayeselidir.

Bu dünya çok büyük diyoruz. Adam karşımıza diğer gezegenleri koyuyor daha büyüklerini koyuyor dünya noktadan daha küçük kalıyor.

Bu sefer dünya küçükmüş demeye başlıyoruz. Bunu diyebilmemizi sağlayan nedir? Büyüklerini görmek.

Dolayısı ile kişinin dünyanın küçüklüğünü fark edebilmesi ahireti tanıyabilmesi ile mümkündür.

Ahiretin sınırsız oluşu dünya gibi emek karşılığında tüketme hakkının verildiği al gülüm ver gülüm bir yer değil. Hep al gülüm olan bir yer.         Öyle bir yer ki;

“Allah’a karşı gelmekten sakınanlar güçlü hükümdarın katında yüksek bir derecede, cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler” (Kamer 55)

Yani Allah(cc)’nun ev sahibi olduğu ve onlara lütufta bulunduğu bir yer;

Hastalığın, kederin, sıkıntının olmadığı, yorgunluk ve bıkkınlığın olmadığı bir yer.

Oraya gidenler şöyle diyorlar;

“O Allah ki bizi kendi lütfuyla kalınacak yurda yerleştirdi. Burada bize ne bir yorgunluk dokunur ne de bir bıkkınlık dokunur.”(Fatır 35)

                Öyle güzel kalıcı bir esenlik yurdu.

Kimseden kötü söz bile duymuyorsun. Ama dünya öylemi her şey yolunda dersin tam düze çıktık dersin hiç tahmin etmediğin bir zamanda hayatının tam ortasına bir sıkıntı oturabilir. Niye çünkü dünya hayatı sorumlu ve sınırlıdır.

Her düzlük bir sınır ile çevrelenmiştir. Sen burada çok büyük rahat bir gelecek kurmaya kalkarsın olmaz burada bu işler olmaz işte dünya sana bunun burada olmayacağını hep söyler.

Cennetlikler diyorlar ki böyle bir şey burada yok. Her şey yolunda orada boş söz bile duymazlar. Ortam esenlik içerisinde birbirlerine karşı haset kin bunlar gibi dünyalardan kalma bir sıkıntı var mı? acaba geçmişten gelen varsa da Allah(cc) söküp aldık diyor.

“Onların gönüllerinde ki kin ve haseti söküp aldık” (Araf 43) böylesine bahtiyar Allah(cc) şehvet ve zevk diye tattırdığı her şey ve fazlası orada var.

Böyle bir vaad ile ahiret yaşamı ile insan davet edilmişken bundan vazgeçip, görmezden gelip bu beklentilerini dünyaya odaklanması.

Çünkü o sonsuz beklentileri zaten insanda var. Sonsuzluğu zaten sürekli sağlıklı olalım hiç ölmeyelim bu yaşadığımız hayatı sürekli yaşayalım diye tasavvur edebiliyoruz.

Bu bizde fıtratımız da olan bir şey zaten fakat peygamberler bize bu beklentimizi doğruca öğrettiler.

Bunun yeri burası değil dediler.

Ama akıllanmadık hala burası yeri zannedip eforumuzu buraya harcıyoruz. Sonra her defasında gerçek maksadı hep ıskalıyoruz.

İşte bize basit gelen bu ıskalamaya Allah(cc) ne diyor.

“Vay o kafirlerin haline onlara şiddetli bir azap var ki. Onlar dünyayı ahirete sevimli buluyorlar”(İbrahim 2-3)

                Allah(cc) kafirlere şiddetli bir azabı veylederken şunu da söylüyor. Kim ki dünya hayatını ahirete tercih ediyorsa onun yönü küfür yönündedir.

Hangi sabah gözümüzü açtığımızda mutluluğumuz heyecanımız ahiretten yana değilde o günkü ve ya o hafta ki ve o aydaki bir beklenti ile mutluluk duyuyorsa ahiret aklına gelmiyorsa ahireti mescidde hatırlıyorsa yürüdüğü süreç gidiş istikameti yanlıştır.

Ama mutluluk ve heyecan Allah’ın gönderdiği peygamberin müjdesinden yana ise onunla motive oluyor. Dünyaya olan heyecan kıyıda kılıyorsa o zaman inşaAllah süreç doğru gidiyor demektir.

Çünkü Allah(cc) Kullarını hidayete davet ederken ve iman üzere bir süreç yaşarken onları motive etmek için.

“ Biz seni ancak müjdeleyici olarak gönderdik” (Sebe 28) işte bizi iman ve salih amel süresince motive etmek için gönderilen muştu işte o muştunun müjdeleri bize motivasyon sağlayacak inşaAllah.

Rabbim dünya da peşin olarak verdiği dünya nimetleri karşısında dengeleyici unsur olan aklımızı kullanıp onların cazibesine karşı korunabilmeyi nasip etsin inşaAllah.