NEYE GÜLÜYORSUNUZ?

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Allah’u Teala’ya şükredenler gibi hamd, yakin sahipleri gibi iman eder; vahdaniyetini de sadıklar gibi ikrar ederiz. Alemlerin Rabbi, göklerin ve yerin yaradanı olan; cinleri, insanları ve mukarreb melekleri, kendisine ihlaslı bir şekilde ibadet etmekle mükellef kılan Allah’tan başka ma’bud olmadığına şahitlik ederiz.

Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav.)’e ashabına, ehli beytine ve tüm müminlerin üzerine olsun. Amin.

Süfyan b. Uyeyne (ra.) şunu rivayet ediyor:

İsa (as.) Havarilerine şöyle dedi;

‘’Ey yeryüzünün tuzları, bozulmayınız! Çünkü bir şey bozulduğunda tuzla düzeltilebilir ama tuz bozulunca onu düzeltecek bir şey yoktur.’’

Ey havariler topluluğu! Benim sizden ücret almadığım gibi siz de kendilerine ilim öğrettiğiniz kimselerden ücret almayın. Şunu biliniz ki, sizde cahiliyye döneminden kalma iki özellik bulunmaktadır. Bunlardan biri, gülmeyi gerektiren bir sebep yokken gülmek, diğeri de seher vaktini uyuyarak geçirmektir.’’ (Ahmed b. Hanbel, Zühd, s.118)

Fakih bu rivayeti şöyle açıklıyor.

Yeryüzünün tuzları ile kastedilen, alimlerdir. Alimler halkı düzeltmeye çabalar ve onlara ahirette mutlu olmanın yollarını gösterirler. Alimler görevlerini yapmazsa insanlara doğru yolu kim gösterebilir ve bu durumda cahiller kime tabi olur?

Benim sizden ücret almadığım gibi sizde kendilerine ilim öğrettiğiniz kimselerden ücret almayın sözünün anlamı şudur:

Alimler Peygamberlerin varisleridir. Dolayısıyla her konuda Peygamberlerine tabi olmalıdırlar. Nasıl ki Peygamberler öğrettiklerine karşılık olarak bir ücret istememişse alimlere yakışan bu konuda da onlara tabi olmalarıdır.

Gülmeyi gerektiren bir şey yokken gülmek sözünün anlamı; kahkaha ile gülmektir. Çünkü kahkaha ile gülmek, basit insanların yaptığı bir davranıştır.

Seher vaktinde uyumak sözü ile kastedilen; sabahın ilk saatlerinde uyumaktır. Bu hoş bir davranış değildir, çünkü bir nevi ahmaklık kabul edilmiştir.

Allah (c.c.) gülmeleri sebebiyle bir topluluğu kınayarak şöyle buyurdu:

‘’Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz! Ve siz gaflet içinde oyalanmaktasınız.’’(Necm,60.-61.)

‘’Duvarın altında onlara ait bir hazine vardı’’ (Kehf 82.) ayetinin tefsirinde İbn-i Kesir (rh.) şu rivayeti nakletmiştir:

‘’Duvarın altında altın bir levha vardı ve şu beş madde yazılıydı:

1. Öleceğini kesin olarak bildiği halde sevinene şaşarım.
2. Cehennemin varlığına kesin olarak inanıpta gülene şaşarım.
3. Kadere kesin olarak inandığı halde üzülene şaşarım.
4. Dünyanın içindekilerle birlikte bir gün yok olacağını bildiği halde ona yerleşene şaşarım.
5. Allah’tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed onun elçisidir.’’(Beyhaki, Şuabü’l-;İman, 212)

Dünyada bir insanın beş tane üzüntüsü vardır ki, her bir müminin bu beş şeyi dert edinmesi ve bunlardan dolayı kederlenmesi gerekir. Kişi hayatında bu beş şeyi dert edinirse bunlar onu gülmekten alıkoyar.

• Geçmişte işlediği günahlar.
• Yaptığı güzel amellerin kabul olup olmadığı.
• Hayatının geride kalan kısmını nasıl geçirdiğini ve gelecekteki hayatının nasıl olacağını düşünmeli.
• Allah’ın cennet ve cehennem olarak iki yer hazırladığını biliyor, ama bunlardan hangisine gireceğini bilmiyor.
• Allah’ın kendisinden razı olup olmadığını bilmiyor.

Kıyamet gününde bütün gözlerden yaş akar. Ancak üç göz bunun dışındadır:

1. Dünyada iken Allah korkusundan dolayı ağlayan göz.
2. Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmaktan alıkonmuş olan göz.
3. Allah için uykusuz kalmış olan göz.

Rabbim bizlere Resulullah’ın ahlakıyla ahlaklanmayı nasip eylesin.Amin.

Gayret bizden, Tevfik Allah (c.c.)’tan.

Davamızın başı ve sonu Allah’a hamd etmektir.

Velhamdulillahi Rabbil Alemin.