sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

DİLİMİZİ İSLAMLAŞTIRALIM

DİLİMİZİ İSLAMLAŞTIRALIM
01.04.2024
0
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

     Hamd alemlerin Rabbi, yarattığı tüm mahlukatın, gizlediğini ve açığa vurduğunu istisnasız bir şekilde bilen ve onların hangisinin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için, ölümü ve hayatı yaratan Allah (cc)’a aittir.

Kur'an Dinle

Salat ve selam rehberimiz, önderimiz Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, dinin yaşanması konusunda bizlere örneklik teşkil eden ashabına ve bugüne kadar yaşamış ve yaşamakta olan tüm Müslümanların üzerine olsun.

Kalbin tercümanı olan dil, organlar arasında itaat altına alınması gerekenlerin başını çeker. Çünkü göz renkleri algılarken, kulak sesleri işitirken, dil bu her ikisinden olanı tatlıda gösterebilir çirkinde. Dil o kadar tesirlidir ki onun aracılığıyla dökülen cümleler tebliğin yayılmasına ve kiminin bunu işitip tasdik etmesine, kiminin ise hevasına uyarak inkâr etmesine sebep olmakta. Dil insanlar arası iletişimi sağlamakla beraber, ondan dökülen cümleler karşı tarafta yıkıcı ve yapıcı etkiler bırakmaktadır. Ve daha birçok etken…

Peki ya bu kadar etkili bir organ için İslam dini ne diyor, Müslümanlardan nasıl bir davranış sergilemesini bekliyor? İşte bu sorunun cevabını Rasulullah (sav) bizlere şöyle veriyor;

‘Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin yahut sussun’(1)

Sesli Makale

Muazzam bir ölçüdür ki Müslüman şahsiyeti malayani konuşmaktan men etmekle birlikte ona şahsiyetinin vizyonunu yüklemektedir. Müslüman şahsiyetin vizyonu Rabbini razı edecek kelime ve cümleleri kullanması, Rabbinin rızası dışındaki konuşmalardan kaçınmasıdır.

Ancak burada bazen hayır zannettiğimiz fakat aslında dilin afeti olan yani şer olan veyahut susmaman gereken ancak hayır zannettiğimiz için sustuğumuz bazı hususlar var ki onları bilmemiz gerekir.

Kişinin kendisine fayda vermeyen, onun zamanını tüketmekten başka bir işe yaramayan her konuşması boş konuşmaktan öte bir şey değildir. Bunun ölçüsü ise kişinin kendini ilgilendiren meseleler hakkında konuşmasıdır, onun dışında ki ise kendisi için ancak boş konuşmaktır. Batılı tasvir ederek batıla özendirmek, haram olan şeyleri üslupsuz bir şekilde nakletmekte yine dilin bir afetidir. Nitekim Rasulullah (sav);

‘Bir kimse bir söz söyler ve söylediği sözde bir sakınca görmez, fakat o sözü yüzünden cehennemde yetmiş yıl dibe doğru düşer, gider’ (2)

Kişinin Müslüman kardeşiyle münakaşa etmesi de dilin ona vereceği en büyük zararlardan biridir. Nitekim bu kardeşiyle arasını açacak bir davranıştır. Kardeşine itiraz ederken onu küçük düşürmek, aciz bıkmak, konuşmasını tenkit etmek, değerini düşürmeye çalışmak şeytanın fitnesidir. Rasulullah (sav) bu konuda;

‘Tartışmayı bırakın. Çünkü tartışmak fayda sağlamaz, fitnesinden de emin olunmaz.’(3)

Alay etmek aslında bir kimsenin ayıbına dikkat çekmeye çalışmaktır ki Allah (cc) Hucurat/11’de bizlere hiçbir kavmin diğer bir kavmi hiçbir kadının diğer bir kadını alaya almamasını emretmiş ve belki de alaya aldıklarının kendilerinden daha hayırlı olduğunu bildirmiştir. Bu senin veyahut benim diğer bir kardeşimizi alaya aldığımız zaman ne kadar büyük bir hata yaptığımızın farkına varmamızı sağlamalıdır, düşün ki o senden hayırlı biri ve sen kendini üstün görerek veya acizliğin sebebiyle onu alay konusu yapmışsın.

Müslüman kardeşinin sırrını ifşa etmen, işte buda büyük bir suçtur. Hasan-ı el-Basri (ra) bunu yapmak hıyanettir demiştir. Nitekim Rasulullah (sav);

         ‘İki kişinin veya belirli sayıdaki bir topluluğun kendi aralarındaki konuşmaları, gizli tutulması gereken bir emanettir’(4)

Muaviye (r.a), Velid b. Utbe’ye gizlice bir söz söylemişti. Velid eve gelince babasına, ‘Emiru’l-müminin bana bir söz söyledi. Onun bana söylediği bir sözü senden gizleyeceğimi sanmadığım için sana açmak istiyorum’ dedi. Babası (Utbe) ‘Hayır yavrum, yanılıyorsun. O söz sana söylenmiş bir emanettir. Sakın bana açma!’ dedi. Velid, ‘Peki, ama baba ile oğul arasında sır olur mu?’ diye sordu. Babası, ‘kendi sırları olmaz, fakat başkasının sırrı olur’ diye karşılık verdi. İmam Gazali(ra) bu konuda ‘Eğer başkasının zarar görmesi söz konusu ise haram yok değil ise alçaklık olur’ demiştir.

    Yalan vaatte bulunmak ta yine sorumluluğu ağır bir suçtur ve nifak alametidir. Nitekim Allah(cc);

‘Ey iman edenler. Sözleri yerine getiriniz’(maide/1)

Buyurmaktadır. Dil gayet basit görerek etrafına vaatler saçar ancak bu nefse o kadar ağır gelir ki vaatlerden caymak için fırsat arar, nankör ve vurdumduymaz olur. Halbuki çok kolay bir şey ‘Tamam kardeşim yarın ordayım.’, gayet basit bir cümle ancak vaadi yerine getirmek işte nefis bundan kaçıyor, ancak hangi nefis vaadini yerine getirmez biliyor musunuz? Münafık nefisler vaadini yerine getirmez. O halde bir Müslümanın yerine getirebileceği vaatlerde bulunması ondan sonra ise sözünden caymaması gerekir.

Birde kişinin Müslümanlar arasında emri bil maruf, nehyi ani’l münker şuurunda olması gerekir çünkü bu şuurdaki kişi kardeşini asla yarı yolda bırakmaz yani onu hatasıyla baş başa bırakmaz ya düzeltir ya da düzeltebilecek birine söyler aksi halde ‘Aman canım bununla mı uğraşıcam’ gibi cümlelerin, kardeşini kuyuya atmaktan başka hiçbir farkı yok, bu şuur ise kalbi diri tutmak ile olur. Buda kişinin susmaması gereken durumlardandır, aksi halde sustuğundan dolayı vebali vardır.

Gıybet, yalan, iftira bunların hepsi dilin kötü amellerindendir. Kişiyi sinsice bitiren afetlerdir. Zamanın kıymetini bilen kimse asla dilini bunlara alet etmez, kardeşinin kıymetini bilen kimse asla ayıplamaz, iftira atmaz, gıybetini yapmaz. İmanının kıymetini bilen kişi boş konuşmaz onun yerini zikir ile doldurur. İslam’ı dert edinen kimse onun derdi ile yakar dilini, dünyanın derdi ile değil. Kalbin lisanı olan dili, İslam terbiyesi ile terbiye edelim aksi halde isyan ile azar. Dillerimizi samimi tutalım ki şeytanın aldatmacalarına kapılmayalım. Rasulullah (sav)’inde dediği gibi;

‘Ey Cebel’in oğlu’ Annen matemini tutsun! İnsanları burunları üzerine ateşe sürükleyen dillerinin mahsülünden başka ne olabilir?’(5)

 

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

 

 KAYNAKÇA

1: Buhari, Edep 31

2: Müslim, Zühd, 7

3: Taberani, mu’cemu’l-Kebir

4: Ebu Davut, Edep

5: Ahmed ibn hanbel, Müsned

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.