sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

KATILAŞAN KALBİNE DUR DEMEYECEK MİSİN?

KATILAŞAN KALBİNE DUR DEMEYECEK MİSİN?
03.01.2019
0
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Kur'an Dinle

Hamd, kâinatı yoktan var eden, kulları için hidayet yolları yaratan ve onları bir amaç uğruna yaratan, dualara icabet eden, kendisine dayananı eli boş çevirmeyen, tanınmaya en layık olan, hakimiyyetin yegâne sahibi Allah (cc)’a mahsustur.

Salat ve selam, Allah’ın kullarının listesinde birinci sırada yer alan, Allah’ın razı olduğu ne kadar amel varsa üzerinde barındıran, bütün Müslümanların benzemeye çalıştığı, güzel ahlakın tamamlayıcısı Allah Rasulu (sav)’e, tertemiz ehli beytine,

Ve yine selam, Allah Rasulu(sav)’ne en çok benzeyenler listesinde birinci sırada yer alan, Allah(cc)’ın insanlara örnek olarak gösterdiği, rızaya kavuşmak isteyenlerin, yaşamış oldukları hayatlarıyla kalplerini titreten, gözlerini dolduran, başlarını öne eğdiren sahabesinin üzerine olsun. Ve selam tabiine, teb-i tabiine ve bütün Müslümanların üzerine olsun.

Kalbin katılaşmasının sebeplerini zikretmeye devam edelim.

Sesli Makale

2)Yeterlilik hissi yani iştahsızlık. İstiğna duygusu

“Fakat kendini müstağni (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan) gören ise, 

İşte sen, onda ‘yankı uyandırmaya çalışıyorsun. 

Oysa, onun temizlenip-arınmasından sana ne?”(Abese/5-7)

İştahsızlık ya yaşadığımız ya da şahit olduğumuz bir hastalık çeşididir. Doyumsuzluğun zıddıdır diyebiliriz. Vücuda gerekli olan temel gıdalarda tercihe başvurma hastalığıdır. Yemek seçme, beğenmeme gibi belirtileri vardır. Gerekli olan besinlerin vücuda girmesine engel olan ve kişiye zarar veren bir arızadır. Diğer yemeklere ihtiyacı olmadığı hissini verir, hoşuna gidenleri yemeye başlar. Kendinizi bir an tıp ile alakalı bir sayfada ya da kamu spotunun içinde hissetmiş olabilirsiniz. O zaman fazla uzatmadan bu örneği neden verdiğimi izaha çalışayım;

İlim, kalp için zaruri olan temel gıdadır. Kalbin fonksiyonlarına olumlu yönde tesir eden, faydalı amelleri telkin eden, farklı çerçeveden bakmaya sebep olan bir özelliği mevcuttur. Kalp ancak ilim ile kuvvet kazanır, ilimle ayakta durur. Taze kalır, diri olur. Paslanmaz, yalama yapmaz; bilakis ışıldar ve devamlı hareket halinde olur. Tabii ki ilimden kastetmiş olduğumuz “amel edilen ilim”dir.

Bu yeterlilik hissi, ilim elde eden kişileri de etkileyebilir. Zaten ilim ile ilgisi olmayanların bizatihi tutulduğu hastalık budur. İlim elde edeni bekleyen tehlikelerden biri de yeterlilik hissidir. Kişi bu hisse kapılınca, kalbe gerekli olan gıda gitmediğinden kalp zafiyete uğrayacak ve kararmaya yüz tutacaktır.

Tabii ki bu hastalığın oluşmasının bazı sebepleri vardır. Mesela;

Duyduklarını, anlatılanları, okuduklarını; anladığını, yaladığını yuttuğunu düşünmek. Bunların artık kendisine anlatılmadığını onun başka şeyler okuyup başka şeyler öğrenmesi gerektiği hissine kapılır. Kişi artık bu sebeple Kur’an’dan etkilenemez ve bir zamanlar kendisini ateşleyen nasihatler, bugün kılını dahi kıpırdatmaz. Çünkü iştahsızlık dediğimiz hastalık yüzünü göstermeye başlamıştır artık. Okuduğu kitaplar sıradanlaşır, dinlediği ilmi sohbetler monotonlaşır, alınan nasihatler karşısında kabullenmek yerine savuma mekanizması devreye girer. Kısacası fayda verecek şeylerden yüz çevirme işlemi yavaş yavaş nihai sonuca ermeye yüz tutar.

Faydalı olan şeylerin kendi yapmak istediği şeyler olduğunu düşünür. Ve zarar verecek kararlar alınmaya başlanır. Örneğin; kendisine faydası olacağı düşüncesiyle; kalp ile alakalı kitaplar okumalıyım artık diyip, usul değiştirmeyle anlayamayacağı bir deryanın içine girmeye çalışır. Ezbere bildiğin hıfzettiğin ayetlerle ayağa kalkamıyorsun, onlar nasıl sana fayda versin. Gözünün önündeki fırsatları tepmişsin, önündeki koskocaman yolu görmüyorsun bir de kalkmışsın o yoldaki küçük çakıl taşlarıyla yolunu bulmaya çalışıyorsun.

Şahsi düşüncelere ya da nefsi isteklere dayalı fayda tespiti yapmak oldukça yanlış bir davranıştır. Zararı gidermenin yolu olarak kendince aramalara kalkışmak istiğna duygusunun bir örneği değil midir?

“…Eğer bilmiyorsanız, şu halde zikir ehline sorun.”(Enbiya/7)

Kendince çözüm aramaya çalışan kalbin zararlı tespitlerden birisi de şudur; Kendini insanlardan tecrit etme kararı. Onlardan uzak kalınca toparlanacağını, biraz geri planda kalmasıyla silkineceğini düşünmesi. Benim sevgili kardeşim; Peygamberimiz (sav)’in şeytanın iki kişiden uzak tek kişiyle beraber olduğunu ya da birlikteliğin rahmeti celp ettiğine dair bir çok hadisini işitmedin mi? İnsanlarla bir aradayken yani şeytandan uzak kalma gibi bir durum söz konusuyken kendine engel olamadığın şeylere şeytanla baş başayken mi engel olacaksın? Rahmeti celbede bileceğin bir durumda rahmeti kendinden uzaklaştırıyorken tek başınayken mi yani şeytana uyma ihtimalinin yüksek olduğu zamanda mı o rahmeti üzerine çekeceksin? İki elinle kaldıramadığın yükü “tek elimle kaldırabilirim” düşüncesine kapılmaya benzer bir durum değil mi bu? Kollarını kuvvetlendirmek yerine sana hiçbir faydası olmayacak bir yola başvurman o yükü kaldırmak istediğinin ispatı mıdır? Ya da o yükü kaldırmak istediğine emin misin? Samimi misin bu konuda?

O kadar ilimlisin ki sorunlarına kendin çözüm arama yolunu tutmuşsun. Kendince çözümler bulabiliyor, sana o şeyin fayda verebileceğini düşünüyorsun. Ama nedendir bilinmez o ilim bir türlü kalbini eritmez. Hala bakışlarında ki düşüncelerindeki problem devam eder. O nasıl bir ilimse artık gözünün içine sokulan fırsatları göremiyorsun. Sana verilen eşsiz imkânlardan sıkılıyorsun. Yeryüzünün ilme olan açlığı seni hiç basirete sevk etmiyor mu? Ümmetin kısıtlı imkânlarla boğulması, bir harf için ne zahmetler çekildiği sana hiç şükrü hatırlatmıyor mu? Var olan imkânların karşılığını kalbinin katılaşmasıyla mı vereceksin? Allah  (cc)’ın senin için seçmiş oldukları ve sana sunmuş oldukları uğrunda mücadele etmek, terk etmemek, vazgeçmemek gerekirken tüm bunlardan uzak durarak ya da sıradanlaştırarak mı cevap vereceksin? Artık bu gidişe dur demeyecek misin?

“O halde bu gidiş nereye?”(Tekvir/26)

Kafanı kaldır bir etrafına bak, nelere sahipsin elinde nasıl imkânlar var. Emin ol Allah’ı razı edebileceğin birçok sebep göreceksin. Tüm bunlara karşı iştahsızlığa kapılırsan, yeterlilik hissine girersen, kalbinin katılaşmasına dur diyemezsin. 

“Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner(irtidat eder) se, Allah (yerine), kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (Maide/54)

Kalbin eritebileceğin sebeplerden yüz çevirmek, kalbe kat kat kılıf örtmekten başka bir sonuç vermeyecektir. Ve şunu hiçbir zaman unutma, ETRAFIN; KALBİNİN KATILIĞINI SÖKECEK BİRÇOK SORUMLULUK VE VECİBLERLE dolu…

“İman edenlerin ALLAH’I ANMA VE KENDİLERİNE İNEN KUR’AN sebebince kalplerinin ürperme vakti gelmedi mi? Onlar, kendilerinden önce kitap verilenler gibi olmasınlar; aradan uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan çoğu fasık olanlardı.”(Hadid/16)

Devam edecek İnşaAllah…

SELAM VE DUA İLE

TEVFİK ALLAH’TANDIR…

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.