Doğru başlangıç 2

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

Hamd âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim, ölüden diriyi- diriden ölüyü çıkartan, geleceğinde hiç şüphe bulunmayan günün sahibi, mümin kullarına merhametli, inkârcılara şiddetli, indirmiş olduğu Kur’an ile bizlere izzet bahşeden ALLAH(CC) aittir.

Salât ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen kendi döneminde ve kendisinden sonra var kılınan mükelleflerin ona(sas) itaatten başka kurtuluşunun mümkün olmadığı önderimiz komutanımız Hz. Muhammed sas’e âline ashabına, bugünden önce yaşamış bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak, hakkın gönüllerini aydınlattığı mücahid müminlere selam olsun.

Allah azze ve celle yaratılışta insana bir takım fıtri kabiliyet ve yetenekler bahşetmiştir. Bu kabiliyet ve yetenekler Rabbini tanımasında ve fıtratını muhafaza etmesinde kendisine yardımcı olacak en önemli vasıtalardır. Hiç şüphesiz şirk fıtratın bozulmasındaki en önemli sebeptir. Kainat nizamına baktığımızda birlik ve düzen yani vahdaniyet söz konusudur. İnsana verilen akıl ve irade bu birlikteliliğin içerisinde kendisine belirlenen tarafı seçmek yani tevhid dinine tabi olmak için verilmiştir. İşte şirk bu düzeni idare edeni yok saymak, kainatın üzerindeki mutlak otoriteye başkaldırmak demektir.

Bu din tevhid dinidir. Allah Azze ve Cellenin Zatında sıfatlarında ve fiillerinde bir ve ortaksız kabul edildiği bir dindir. Bazı zaman ve coğrafyalarda Allah Azze ve Celle kendisine muhalefet eden insanlara kendisini tanıtan dinini öğreten ve Rablerine kulluğa davet eden Resuller göndermiştir. Buradaki Amaç Allahtan başka İlah ve Rab kabul edilemeyeceğini, böyle bir sapıklığın fıtrata ters olduğunu, kurtuluşun ve saadetin Ancak Allaha kulluk ve itaatte olduğunun anlaşılmasıdır. Allahu Teâlâ bir çok ayette bu konuya temas ederek kulları ile arasına girmeye çalışan her çeşit şirk akidesinin önünü tamamen kesmiştir.

Bu dinin önderi Allah Resulü (Sas)’dir. Allah Azze ve Celle kendi üzerinde bu dinin nasıl yaşanacağını önce kendisine daha sonra da onun vasıtası ile ümmetine öğretmiştir. İnsanın iradesine bırakılmış zaman dilimi “dünya hayatı” tercihlerinin ortaya çıktığı itaat ve isyanın sergilendiği yerdir. Dolayısıyla yaratılış yani hayatın başlangıcı ve ölümün Allah için olması demek hayatın ve ölümün Allah’a tahsis edilmiş olması demektir.

Marifetullah ilmi olmadan bir toplum İslam’a ait bir takım pratik emirleri öğrenmesine rağmen yapmadığında korku yaptığında ümit duymamasının sebebi budur. Hazreti Ali’(Rah)’in dediği gibi kim Allah’ı iyi tanırsa kulluğu o nispette iyi olur. Kudretindeki sınırsızlık, İlmindeki mükemmellik, iradesinde ve otoritesindeki üstünlük kişiyi Allah’a karşı tevazu sahibi kılar.

Yaşadığı veya bulunduğu yerden başka bir yere geçmek isteyen kişinin yapacağı ilk şey gideceği yere doğru bulunduğu yerden hareket etmesidir. Kişi aynı anda iki yerde bulunamadığı gibi iki yolda aynı anda farklı istikametlere doğru yolda alamaz. Bu tercihtir Allah’ın rızasını başka niyet veya arzulara tercih etmektir. Ahireti dünyaya tercih etmektir. Sonsuzu sonluya tercih etmektir. Mükemmeli noksana tercih etmektir. İşte fert veya toplumlar bir bölgeden bir bölgeye geçmek istiyorlarsa durumlarını değiştirmelidirler. “Allah bir göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır” ayetinde işaret edilende budur. Bu ayetteki mesaj hayatın her alanında kendisini göstermektedir. Göğüs boşluğundaki hayatın her alanına yansır.

Selam ve dua ile   اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ