ŞEYTANIN BAZI İNSANLARI SAPTIRABİLMESİNİN NEDENLERİ

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle’ye mahsustur. Salat ve selam kendisine tabi olunmadığı sürece kurtuluşun mümkün olmadığı Hz. Muhammed (sav) Aline Ashabına ve tüm Müslümanların üzerine olsun inşaAllah. Rabbim bizi de o Müslümanlardan eylesin.(amin)

Yüce Allah(C.C), insanı kendi birliğine (tevhid) yönelen dosdoğru bir yaratılış/fıtrat üzerinde yaratmıştır. Ancak ne var ki, şeytanın insanoğluna olan düşmanlığı ve onu bu doğru yaratılıştan saptırmak için kurduğu tuzaklar çoğu kez insanı, fıtratının gereğini yapmaktan alıkoymakta ve yanlış yollara sapmasına neden olmaktadır. Müslim’in Iyad el-Mecaşi’den rivayet ettiği şu hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: ”Dikkatle dinleyin! Rabbim, bana bugün öğrettiği şeylerden sizin bilmediklerinizi size öğretmemi bana emretti. Rabbim şöyle buyurdu: Şüphesiz ben, kullarımın hepsini dosdoğru bir inanç ve yaratılış üzerinde yarattım. Ancak şeytanlar gelip onların arasına sokuldu ve onları bu doğru inançtan saptırdı. Yasakladığım şeyleri onlara helal kıldı ve hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri bana ortak koşmalarını emretti.”(Müslim, Cennet ve nimetleri,2865)

Bu hadis insanoğlu ile şeytan arasında var olan ve sürüp giden amansız savaşın yapısını ve biçimini tasvir etmektedir. Kuşkusuz her savaşın kendine göre silahları, askerleri ve tarafların birbirlerinden korunmak için destek aldıkları yardımcıları vardır. Şeytanda insanoğluyla süregelen bu savaşında çok çeşitli silahlar, birçok asker ve yardımcılar kullanmaktadır.

İmam İbn Kayyım el-Cevziyye (rh.a) şu sözlerle konuya açıklık getirmektedir: ”Her türlü noksanlıktan uzak olan Yüce Allah, melek ile şeytanın, akıl ile arzu ve isteklerin,  her zaman kötülüğü emreden nefis ile kalbin/ vicdanın arasına düşmanlık koymuştur. Allah(C.C), kulunu sınamak amacıyla bu tür düşmanlıkları onun yapısına yerleştirmiş ve her iki tarafı da asker ve yardımcılarla desteklemiştir. Taraflar arasındaki amansız savaş taraflardan biri galip gelinceye kadar devam edip gidecektir.”(ibn kayyım, el fevaid, s.60)

Şanı Yüce Allah(C.C), şeytanın insanlarla olan savaşında kullandığı silahları ve onu doğru yoldan saptırmak için yardım aldığı askerleri, biz kullarına açık bir şekilde bildirmiştir. İşte şeytanın kullandığı en etkili silah ve yöntemlerden bazıları:

ŞEYTANIN SİLAHLARI

Nefsin arzu ve istekleri, kalbi hastalıklar

Yüce Allah(C.C) bu konuda şöyle buyurur: ”şeytanın katıp bıraktığı şeyleri, kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri her türlü duyarlılıktan yoksun bulunanlara Allah(C.C)’ın bir deneme kılması içindir.”(hac 53)

Bir başka ayette ise şöyle buyurmaktadır:” Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını süslü gösterdi.”(En’am 43)

Nefsani arzu ve isteklerin, heva ve heveslerin egemen olduğu hasta kalpler, şeytanın kışkırtmalarından çok çabuk etkilenir ve onun bu kışkırtmalarına olumlu cevaplar verir. Böylece kalbin hastalığı daha da artar ve durumu giderek ağırlaşır. Hiçbir hastalık bulaşmamış sağlam kalpler ise şeytanın kışkırtmalarına ve aldatıcı fısıldamalarına aldırmayarak kendisini korur.

Kötülüğü emreden nefis(nefsi emmare), şeytandan gelen kışkırtması ve fısıldamalara olumlu yönde cevap verdiğinde şeytan, daha güçlü bir şekilde vesvese vermek için, nefsin kötü yöndeki arzu isteklerinden faydalanarak nefisten destek alır. Bu durumda nefis sahibine ihanet edip, şeytanla birlikte hareket ederek sahibinin en azılı düşmanları arasındaki yerini alır. İnsanı yok olmakla tehdit eden ve gerçekleşmesi çok yakın olan asıl tehlike işte budur.

İmam İbn Teymiyye şu sözlerle bu durumu açık bir şekilde ifade eder: ”Cehalet faktörü olmaksızın insanın, yapısında var olan kötü istek ve arzuların, tek başına bu eylemleri gerçekleştirmesi mümkün değildir. Çünkü kötü istek ve arzuların sahibi eğer yaptığı eylem ve davranışın kendisine kesinlikle zararlı olduğunu bilir ve bunun farkında olursa var olan sağlam iradesiyle o eylemi gerçekleştirmekten vazgeçer. Bu nedenle asıl büyük bela nefisten kaynaklanan değil insanı saptırmak için şeytandan gelen vesveselerdir. Çünkü şeytan, kötülükleri nefse hoş göstermek ve çekici kılmak için öncelikle o kötülükleri süsler sonrada nefsi kötülük işlemeye teşvik ve tahrik eder. Hatta teşvik ettiği kötülükte bulunabilecek iyilik ve yararları sıralamaktan geri durmaz.”

Yani şeytan, nefsin arzu ettiği ve güzel gördüğü şeylerle insanları doğru yoldan saptırmaya çalışır. Şeytanın öncelikle kullandığı yöntem budur. O bu yöntemle nefislerin derinliklerine sızar ve sahiplerini yoldan çıkarır. Nefsin arzu ve istekleri arttıkça şeytanın nefsi etkileme yolları da artar. Arzu ve istekler sınır tanımaz hale gelince şeytan, artık o insanla tabiri caizse kanka haline gelir ve onu dilediği şekilde hareket ettiren vesvese veren ve kışkırtmalarının kölesi haline getirir. Böylece insan, aralarında çok sıkı bir ilişki bulunan iç ve dış düşmanların oyununa gelmiş olur.

Devamı gelecek inşaAllah…

Başarı ancak Allah(C.C)’tandır.