ÖMER BİN ABDULAZİZ (RH.A) – 6

Hamd alemleri isteğine göre emsalsiz yaratan hiç bir varlığa ihtiyaç duymayan Allah(Celle Celaluhu)’a, salat ve selam son resul ve insanlığın kurtuluş reçetesi olan Hz. Muhammed (sav)’e ve O’nun aline, ashabına ve bu İslami hayatı dert edinen tüm Müslümanlara olsun.

Kur’an ve sünnetle amel etme ısrarı, evet bu yazımızda gündeme taşımaya çalışacağımız konu Ömer b. Abdülaziz’in bu konuda ki ısrarı ve tavizsiz duruşu, birazdan şahit olacağız, onun Kur’an ve sünneti ikame etmek için elindeki bütün imkanları seferber etiğine ve müthiş bir metot izlediğine, şimdi gözlerimizi onun uygulamalarına çeviriyoruz.

Ömer b. Abdülaziz’in siyasi ve idari metodunu ayrıcalıklı kılan hususlardan biri Kur’an ve Sünnet ile ısrarla amel etmesi, halkın arasında ilmi yayması, din hakkında onları bilinçlendirmesi ve onlara Sünnet’i öğretmesidir. Ömer b. Abdülaziz’in buradaki çıkış noktası onun halifeliğin önemini kavramış olmasıdır. Çünkü hilafet dinin korunması ve dünyayı onunla yönetmek demektir.” Ona göre en önemli görevlerinden biri halkına dinlerinin temel ilkelerini öğretmek ve onu yaşamalarını sağlamaktır. Bir hutbesinde şöyle dediği rivayet edilmiştir: “İslam’ın bir takım sınırları, kanunları ve yolları vardır, kim bunları yaşarsa imanını tamamlamış olur, kim de onları yaşamazsa imanını eksik bırakmış olur. Eğer yaşatılırsam bunları size öğretecek ve onlarla amel etmenizi sağlayacağım. Eğer ölüm bana gelirse sizinle birlikte yaşamada çok hırslı değilim.”” Yine şöyle demiştir: “Eğer Allah Teala benim bir parça etim karşılığında bir bid’ati yok edecek veya bir sünneti ihya edecekse, bu şekilde canımın tamamı yok olsa, bu Allah için çok basittir.” Başka bir yerde şöyle demiştir: “Vallahi, eğer ben bir sünneti ihya etmeyecek, ya da bir hakkı yerine getirmeyecek olursam bu durumda rahat bir şekilde yaşamak istemem.”

Bu sebeple Ömer b. Abdülaziz, bu önemli mesuliyetin gereklerini uygulamak için harekete geçerek insanları din konusunda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla görevlileri devletin dört bir yanına, bütün şehirlere ve kırsal yerlere göndermiştir. Bölge valilerine de emir vererek alimleri ilim yaymaya teşvik etmelerini istemiştir. Valilerine yazdığı mektupta şöyle demiştir: “Senin maiyetindeki insanlardan alim ve fakih olanlar Allah’ın kendilerine öğrettiklerini yaysınlar ve toplantılarında ilim konuşsunlar.” Başka valilere yazdığı mektupta da şöyle demiştir: “İlim ehline emrimi ilet, camilerde ilmi yaysınlar, çünkü Allah Resulünün sünneti ölüme terkedilmişti.”

Yine valilerine emir vererek, alimlerin kendilerini ilim yaymaya adayabilmeleri için kendilerine maaş bağlamalarını istemiştir. Birçok alim insanları bilinçlendirmek için göreve başladılar. Yezid b. Malik ed-Dimeşki ve Haris Yemcid elAş’a’ i insanları ve özellikle de bedevileri dini meselelerde bilinçlendirmeye başladılar. Zehebi, Ömer b. Abdülaziz’in Yezid b. Ebi Malik’i Beni Nemir kabilesini okutmak ve bilinçlendirmekle görevlendirdiğini ve İbni Ömer’in kölesi Nafi’i Mısır halkına Allah Resulü’nün sünnetlerini öğretmesi için gönderdiğini zikretmiştir. Afrika halkına da dini öğretmeleri için on fakihi göndermiştir. Bu konuyu ilerde Allah’ın izniyle daha detaylı açıklayacağız. Fakat şöyle bir ayrıntıyla karşılaşmaktayız o günün şartlarında Allah Resulünün sünneti ölüme terkedilmişse sizce bugün bu soru gündeme gelse acaba ne cevap verilmesi gerekir? Cevabının temiz akılla düşünülüp ortaya konulması gereken sorulardandır.

Bunun yanın da alimlerin görevleri, öğretim ile sınırlı kalmamıştır. Bir kısmı vilayetlere vali olmuş, bir kısmı yargıç olmuş, bir kısmı da ilim yaymanın yanında İslam’a davet ve Allah yolunda cihad ile iştigal etmişlerdir. Ömer b. Abdülaziz’in insanlara dini meseleleri öğretmek ve açıklamak için takip ettiği metodun sahip olduğu bu ehemmiyetin siyasi boyutları ve güvenlik alanında etkileri olmuştur. Çünkü sağlıklı bir dini bilincin yayılması ve toplum fertlerinin dini konularda bilgilenmesinin bıraktığı etki sonucunda ümmet fertlerinin akıllarını yanlış fikirlerle karşı korumuştur, birde günümüz şer odaklarının müslümanların akılarını bulandırmak için ortaya koyduğu çabayı gördüğümüzde ilme ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu anlıyor ve bunun olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu farkediyoruz, bunun yanında toplumsal refahın, huzurun ve asayişin yanlızca bu bahsetmiş olduğumuz ilimleri elde etmekle mümkün olduğunun farkına varmalıyız. Dünyanın ve fertsel planda tüm insanların aslında muhtaç olduğu ve acil ihtiyacı olduğu tam olarak bu Allah cc bu hayırlı uygulamaların tatbik edilebileceği ortamları bizlere acilen nasibetsin inşallah.

Allah(C.C) hakkı hak bilip hakka sarılan, batılı batıl bilip batıldan ictinap eden kullarından eylesin.