sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

NE KADAR GÜZEL MÜSLÜMANSIN ?

NE KADAR GÜZEL MÜSLÜMANSIN ?
05.01.2019
0
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Kur'an Dinle

NE KADAR GÜZEL MÜSLÜMANSIN ?

Hamd, gökleri yeri ve ikisi arasındakileri yaratan, belirli bir nizam ve intizam koyan, yarattıklarına hiçbir şekilde haksızlık etmeyen, göklerin yerin ve ikisi arasındakilerin tek ilahı, kayıtsız ve şartsız hâkimiyet sahibi,korkulması gereken tek varlık, Rahman, Rahim, Aziz, Cebbar, Kahhar olan Allah(c.c)’ya mahsustur.

Salat ve Selam âlemlere rahmet olarak gönderilmiş, yaşayan Kur’an, Hatemu-l enbiya, ümit ve korkunun ölçüsünü yaşayarak anlatan, ulu önderimiz, başkomutanımız Hz. Muhammed (s.a.v)’e, onun âline, ashabına, ehli beytine, bugüne kadar yaşamış, bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak olan derdi Allah (c.c) ‘ın rızası, rehberi Kur’an, önderi Hz.Muhammed (s.a.v) olan bütün mümin, muvahhid, mucahid ve mucahide olan kulların üzerine olsun.Amin.

Sesli Makale

Ebu Hüreyre Radıyallahu anh’ den
Resul
üllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu, demiştir:
“İnsanın (dini ve dünyası bakımından) ihtiyaç duymadığı şeyleri(malayani) terk etmesi onun Müslümanlığının güzelliklerindendir.”Tirmizi: 2318, İbni Mace: 3676

Allah (c.c.) bizlere müminlerin kurtuluşa ereceğini ve müminlerin özelliklerini bildirirken şöyle buyurmaktadır;

Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir. (Mu’minun-1.)

Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler. (Mu’minun-2.)

Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. (Mü’minûn-3.)

Hasan-ı Basrî (rh.) “Allâhü Teâlâ’nın bir kuldan rahmetini uzaklaştırdığının alameti onu mâlâyânî ile meşgul kılmasıdır” demiştir. Mâlâyânî, konuşmada daha çok olur.

Hadis-i şerif’ten ve Ayet-i kerime’den anlaşılacağı üzere kişinin müslümanlığının güzelliğinin şartlarından bir tanesi boş ve yararsız işleri terketmesidir. Çünkü mü’minin kalbini boş şeylerden, oyun ve eğlenceden, gereksiz ve yakışıksız şeylerden alıkoyan uğraşları vardır. Allah’ı anmak, O’nun ululuğunu tasavvur etmek, O’nun iç ve dış alemde yeralan ayetlerini kavramaya çalışmak gibi uğraşları vardır. Evrensel sahnelerin herbiri, insan aklını bütünüyle kaplayacak niteliktedir. İnsanın düşüncesini uğraştıracak, vicdanını harekete geçirecek özelliktedir. Sonra, mü’minin kalbinin inancın yükümlülükleri gibi uğraşıları da var. Kalbi arındırmak, ruhu ve vicdanı temizlemek gibi uğraşıları vardır. Hayat tarzında yerine getirmesi gereken sorumlulukları, imanın öngördüğü yüce hayat düzeyini koruma çabaları vardır. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, toplumsal hayatı bozulmaktan ve sapıklıktan korumak gibi yükümlülükleri vardır. İnancını korumak, zafere ulaştırmak ve her zaman üstün tutmak için cihad etmek, düşmanların komplolarına karşı gece gündüz uyanık bulunmak gibi görevleri vardır… Bunlar hiçbir zaman bitmeyen, sonu gelmeyen sorumluluklardır. Mü’min bunları görmezlikten gelemez, kendini bunlara karşı sorumsuz sayamaz. Bunların hepsi de farzdır, ya farz-ı ayn ya da farz-ı kifayedir. Bütün bu görev ve yükümlülükler insanın tüm emeğini, tüm ömrünü kaplayacak yeterliliktedir. İnsanın gücü, enerjisi sınırlıdır.. Bu güç ve enerji ya insan hayatını iyileştiren, geliştirip kalkındıran bir yönde harcanacak ya da gereksiz şeyler uğruna, boşu boşuna, oyun ve eğlence için harcanacaktır. Oysa mü’min inancının gereği olarak bu enerjiyi yapıcı bir amaçla dünyanın kalkınma ve ıslahı için harcamak zorundadır.

Bu durum mü’minin kimi zaman dinlenmeyeceği anlamına gelmez. Fakat bu başka, gereksiz ve yakışıksız davranışlar, boş ve anlamsız hareketler başkadır.

Hz. Eşlem rahmetullahi aleyh diyor ki: Hz. Ömer bin Hattab radıyallahu anh’in gözü Hz. Ebû Bekr radıyallahu anh’a ilişti. Baktı ki, o dilini tutmuş çekiyor. Hz. Ömer radıyallahu anh,

“Ey Allah’ın Rasûlü’nün Halifesi! Ne yapıyorsun?” dedi. Hz. Ebû Bekr radıyallahu anh,

“İşte bu dil beni, helak edici yerlere getirdi. Halbuki Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; “Bedenin hiçbir azası yoktur ki, dilin keskinliğinden ve kötü konuşmasından şikayet etmesin.” (Beyhaki)

“Bir gün padişahın huzuruna bir adam getirmişler…Adamın bir hüneri varmış. 10 adım öteden fırlattığı ipliği, 10 adım ötedeki iğnenin deliğine geçiriyormuş. Bunu başarmak için tam 40 yıl çalışmış.Padişah; “göster bakalım hünerini” demiş…Adam iğneyi bir sehpaya saplamış, sonra 10 adım geriye gitmiş ve ipliği fırlatmış. İplik iğnenin deliğinden geçmiş…Padişah; “tekrarla, tesadüf olmasın yoksa” demiş.Adam tekrarlamış, yine tam isabet…Padişah ne kadar tekrarlattıysa, iplik yine hedefini bulmuş…Padişah vezirini çağırmış ve “şu adamı ödüllendirin” demiş…”100 altın verin 100 de sopa vurun”…Adam; “aman padişahım bu nasıl ödül?” demiş…Padişah da cevabını vermiş: ” 100 altın hünerin için,100 sopa da böyle lüzumsuz bir işe yıllarını harcadığın için…”

İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın. (Kaf-18.)

Bizler bugün -görülen beşeri bilgi alanımız içinde- atalarımızın akıllarının ucundan bile geçmeyen kayıt araçları tanıyoruz. Bu araçlar hareket ve sesleri kaydetmektedir. Teyp kasetlerini, sinema ve video kasetlerini bunlara örnek olarak verebiliriz. Tabii bütün bunlar beşer olan bizlerin ellerinde olan araçlardır. Kaldı ki, meleklerin kayıt yöntemlerini, bizim beşeri ve sınırlı düşüncemizin ürünü olan belirli tescil yöntemi ile sınırlandırmamız için hiçbir neden olmaması haydi haydi gereklidir. Çünkü bizim beşeri tasavvurlarımız bizim için meçhul olan o alemden nihayet son derece uzakta bulunmaktadır. Biz o alemden ancak Allah’ın bizlere haber verdiği kadarını bilmekteyiz. Fazla değil.

Bu canlandırılan gerçeklerin ışığı altında yaşamak ve yapacağımız her harekete ve söyleyeceğimiz her söze karar verir vermez, yüce katında hiçbir şey ve kırıntının asla zayi olmadığı yüce Allah’ın huzurunda hesap defterimizde yer alsın diye, sağımızda ve solumuzda her hareket ve sözümüzü bir kaydedenin bulunduğunu hissederek yaşamak, yeter bize. Evet, bu korkunç gerçeğin ışığı altında yaşamamız yeter. Bizler nasıl olduğunu bilmesek bile bu bir gerçektir. Bu gerçek herhangi bir şekle bürünmüş kendine göre şekli olan bir varlıktır. Bunun varlığını inkar etmeye imkan yoktur. Yüce Allah bu gerçeği bizlere haber vermiştir ki ona göre hesabımızı yapalım diye, yoksa onun nasıl ve ne şekilde olduğunu öğrenmek için boşu boşuna enerjimizi harcayalım diye değil.

Doğrusu bu Kur’an’dan ve Kur’an’la ilgili gerçeklere dair Resulullah’ın -salât ve selâm üzerine olsun- eğitiminden yararlananların izledikleri yol bu idi. Onların yolu hissetmek ve duyduklarını yaşamaktı.

İmam Ahmet der ki: “Bana Ebu Muaviye anlattı. Ona Leys kabilesinden Alkame oğlu Amr oğlu Muhammed anlatmış. Alkame’nin oğlu babasından, o da Alkame’nin dedesinden (kendi babasından) duymuş. Alkame’nin dedesi de Müzen kabilesinden Haris oğlu Bilal’den, Bilal de Resulullah’tan -salât ve selâm üzerine olsun- duymuş.

Resulullah der ki: “Şüphesiz bir kişi yüce Allah’ı hoşnut edecek bir kelime söylediği zaman bu kelimenin nereye ulaşacağını tahmin bile edemez. Yüce Allah o söz sayesinde o kişiye, kendisine hoşnud olarak kavuşacağını yazar. Ve şüphesiz bir kişi de yüce Allah’ı öfkelendirecek bir kelime söylediği zaman onun nereye ulaşacağını tahmin edemez. Busöz nedeni ile, Allah Teala o kişiye kendisine öfkeli olarak kavuşacağını yazar:” İmam Ahmed’in nakline göre Alkame dermiş ki: “Haris oğlu Bilal’in naklettiği bu hadis benim nice sözlerime engel olmuştur.” (Hadisi Tirmizi, Nesai ve ibn Mace Amr oğlu Muhammed zinciri ile nakletmişlerdir. Tirmizi hadis için sahih ve hasendir demiştir).

Hikaye edilir ki, İmam Ahmet ölüm anı yaklaşınca inlemekteyken, inlemenin yazıldığını duyar ve ruhu yüce Allah’ın hoşnutluğuna akana kadar bir daha inlemez, susar.

İşte o insanlar bu gerçekleri böyle alıyorlar ve bunlarla yakini (kesin) bir iman içinde yaşıyorlardı.

Öyleyse nefsinizi temize çıkarmayınız. Yüce Allah (c.c.) ihlas ile amel edeni, gizli ve açıkta Rabbinden korkanı bilir. (Necm-32.) ayetini yaşayanlardan olalım inşaALLAH.

Gayret bizden tevfik Allah (c.c.)’tan.

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.