sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

MÜMİNLER ANCAK İTAAT EDER

MÜMİNLER ANCAK İTAAT EDER
23.01.2019
0
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Kur'an Dinle

MÜMİNLER ANCAK İTAAT EDER

Hamd Sena övme ve övülme ezelde ve ebedde var olan lütfuyla mahlûkatı kuşatan mutlak sahip egemenliği tek elinde bulunduran azametli arşın Rabbi Allah Subhaneh Teâla’ya mahsustur. Yalnız ona kulluk eder mağfireti ondan bekleriz amellerimizin fenalığından nefislerimizin şerrinden ortağı bulunmayan yetkilerinde Vahid olan Allah Subhaneh ve Teâla ya sığınırız.

Salat ve selam mahlûkatın ekmeli ve örneği Hidayet’in ışığı Vahyin Kandili müminlerin lideri başkomutan Muhammed Mustafa (s.a.v)ehl-i beytine ashabına tabilerine ve onları geçmişte yaşamış şu anda yaşayan gelecekte yaşayacak tüm mümin ve Müminelerin üzerine olsun.

Sesli Makale

Rabb’im onların kusurlarını bağışlasın hastalıklarından sonra Selim kalplerini diriltsin! (Allahümme Âmin)

 Dinin temeli olan insanın fiillerini kontrol eden Yaratılışı tanımanın şehadet âleminde olan olayları anlamının önce bedendeki sonraki Kâinattaki dengeyi fıkhedebilmenin Mümin olabilmenin yolu imandır. İman ancak sahih ve makbul olanı Biz İnsanlar Dünya hayatına dair sahip olacağımız şeyler de gerçeklik değerlik kalite ararız bir kadın süsü için Ziynet alacaksa o mutlaka gerçeği ve değerlisi olmalıdır. Eşya alacaksa kalitelisi Tereyağı bal vs. alacaksa Hakikisi olmalıdır. Geçici olan dünya hayatındaki geçici nimetler de bile sahibi olacak şeylerin değerlisini Hakikisini isterken Dünya ve ahiret refahına vesile olacak olan imanında Hakikisini elde etmek için çaba kaçınılmaz olacaktır. Elbette

Peki, Ya Nedir İman?

İman; Allah Subhane ve teâlâ’nın vahiyle bildirdiklerine şek ve şüphe etmeden kalp ile tasdik dil ile ikrardır. Gönül rahatlığıyla inanmak emrolunduğu şekilde kayıtsız şartsız teslim olmak demektir. İman eden inanmış kimse “Mümin” denir.

Allah Subhane ve Teâla kitabında sıkça müminlerden ve onların vasıflarından bahsederek onların özelliklerini bizlere bildirmektedir. Ayetlerle birkaçından bahsedecek olursak

Maide 100: “Müminler akıllı kimselerdir.”

Zümer 18: “Müminler sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar.”

Tevbe 112: “Müminler Allah’ın koyduğu sınırları korurlar.”

Secde 15: “Müminler yalnız rabbine ibadet ederler.”

 Kasas 55: “Müminler boş ve lüzumsuz işlerden yüz çevirirler.”

 Nur 51: “Onların sözü işittik itaat ettik tir.”

 Bunlardan bu ayki yazımızın temelini oluşturan Vasıf şudur ki

 Tevbe 71: “Mümin erkek ve Mümin kadınlar Allah’a ve Resulüne itaat ederler.”

Geçen aydaki yazımızda konusunu oluşturan bu Vasıf imanın selahiyetini öğrenmek isteyen Rabb’inin karşısına iman ehli olmadan çıkmak istemeyen kişi için hayati önem arz etmektedir.

Sevban Radıyallahu Anha den rivayetle Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki:

“Ümmetimden kıyamete kadar Hak üzere olacak ve Allah (c.c) tarafından desteklenmiş bir taife olacaktır.”

Öyle bir zaman diliminde yaşamaktayız ki Hak ve batıl birbirine karıştırılmış batıl boyanıp Hak gibi gösterilen insanları Mümin olduğunu diliyle söyledikleri halde hayatları ile kâfir oldukları Allah (c.c)  ve Rasulullah (s.a.v)’in arasını ayırmaya kalkışıp hala İslam iddiasında bulunan Bunalım belirsizliği yaşandığı nesiller var olagelmiştir.

İnsanların çoğu Rasûlullah (s.a.v)’in peşinde olduğu O’na (s.a.v) itaat ettiğini söylemek de onların içerisinde sen, ben, biz, toplumumuz, hocalarımız, toplumları yönlendiriciler bulunmaktadır. Ancak bunu söylemekle birlikte ne genelde, ne özelde nefislerimizde ne de toplumların üzerine İslam’ın alameti kalmamıştır. Peygambere itaat ettiğini söyleyen vacip alametin üzerimizde olup olmaması da iman vasfının olup olmaması ile doğrudan orantılıdır.

Bir hadisi Şerif’te Rasulullah buyurdu ki:

“Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak bunların tamamı ateşte olacak Bunlardan biri hariç.”

Orada bulunanlardan biri: “Ey Allah’ın rasulü Bunlar kimlerdir.” Rasulullah cevaben;

“Onlar bugün benim ve ashabımın olduğu yol üzeri olanlardır.”  (Ebu Davud, İman)

Bu hadisin açıklamasında şerhinde kurtulan kimselerin ilk özelliği Peygamberin (s.a.v) olan mutlak itaatleri olduğu bildirilmektedir. Zira Peygambere (s.a.v) itaat eden Aslında doğrudan Allah (c.c)’ya itaat etmektedir.

Nisa 80: “Kim Rasule itaat ederse muhakkak Allah’a itaat etmiş olur.”

Muhammed 33: “Allah’a itaat edin rasule itaat edin amellerinizi boşa çıkarmayın.”

Eğer Allah’a ve Resulüne itaat etmezseniz amellerimizin boşa gideceğine ayet ile uyarılmıştır. Bu nass ile iki itaat birlikte istenmektedir. Böylece Resul’ün dindeki yeri ortaya çıkmaktadır. Kendisini İslam’a nispet eden ancak Allah’a itaat edip sünneti reddeden hadis inkârcılarının cahili zihniyetlerinin İndallah da makbul olmayacağını amellerin kabul ya da reddedicisi Allah (c.c) bildirmektedir. Bu ayeti ve ayetin hükmünü öğrendikten sonra hala tevile gidip cahili cahili düşüncelerini doğrulamaya çalışanların itibarı ancak Arasat Meydanına kadar devam eder ki. Zira bu insanlar amellerini Allah (c.c) için yaptığını söylemekle birlikte yaptıkları amelleri kabul ya da reddeden Allah Subhane ve Teâlâ’nın ameldeki kabul şartının Rasûle (s.a.v) itaatten geçtiğini hiçe sayarak razı etmeye çalıştıkları Rablerinin gazabına uğrayacaklardır.

Ahzab 71: “Kim Allah’a ve peygamberine itaat ederse muhakkak ki büyük bir kurtuluşa ermiştir.”

Ben bunu kabul etmem, bu olmaz, şu daha iyi, bu zamana daha uygun yerine, onların sözleri

Nur 51: “Müminlerin sözü ancak “işittik itaat ettik” tir.”

Seslerin yükseldiği herkesin kendi kafasından fikir attığı fitneler de çözüm, ses yükseltmek değil sesi alçaltıp işittik itaat ettik demektir. Taassubtan uzak, bencillikten, enaniyetten, bence den uzak Rasul (s.a.v) ne bildiriyorsa kabul ardından Kurtuluş’un geleceği teslimiyet müminlerin vasıflarındandır.

Görüş düşünce her neyse ihtilaf neyse hakem Allah (c.c) ve O’nun Rasulü (s.a.v) olmadığında iman iddiası da ispatlamaya muhtaç bir iddia olarak kalmaktadır. Rasule mutabaat imanla küfür arasında ayraç hükmündedir.

Nisa 65: “Hayır Rabbine andolsun ki onlar iman etmedi. Aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni Hakem kılmadıkça…”

Ya Rasulü (s.a.v) itaat edecek ve Resul’ünün (s.a.v) görüşünü kendisinin ve herkesin görüşünün önüne geçirecek. Müslümanlar dairesinden olacak ya da ne kadar Müslümanlık iddiasında bulunsa da kendi davasında yalancı olacak küfür edenlere dâhil olacak Şimdi dönüp hayatımıza bakalım Biz Bilerek ya da bilmeyerek Rasule itaat ile iman dairesinde miyiz? Yoksa muhalefet ederek küfür edenlerden mi?

Nur 63: “Peygamberin emrine muhalefet edenler kendilerine fitnenin ve elim verici azabın isabet etmesinden korksunlar.”

 
Ayetin tefsirinde ki fitneden kastın Şirk ve küfür olduğuna dair İcmaa vardır. Yani peygambere muhalefet edenler için Allah (c.c) bir uyarıda bulunarak onların şirke düşecekleri konusunda uyarıda bulunuyor. Buradan anlaşılıyor ki her kim peygamberin verdiği emre muhalefet ederse o kişi için şirk dünyada ve ahirette ise Elem verici bir azapla azaplandırılacaktır. Her ne kadar söylediği ilk anda akıllara uygun da gelse bir muhalefet yani Resul’ün bildirdiği ile zıtlık arz ediyorsa o görüşü kendisini azabın gelmesinden koruyamaz. Bunu yapan kim ya da kimler olursa durum aynıdır bu hükmü Ahmed bin Hanbel’in bir kıssasında görmekteyiz.

Adamın biri Ahmed bin Hanbel’in (rh.a) yanına geliyor ve şöyle söylüyor:

“İnsanlardan bazıları hadisi bırakıp Süfyan-i Sevri’nin görüşünü kabul ediyorlar Bu konuda ne dersiniz?”

 İmam-ı Ahmed cevaben:

“O kavme şaşarım ki ben, hadisin sahih olduğunu bilsinler sonra gitsinler Süfyan-i Sevri’nin görüşüne yapışsınlar.” sonrasında Nur 63. ayeti okuyor.

“Peygamberin emrine muhalefet edenler kendilerine fitnenin ve elim verici azabın isabet etmesinden korksunlar.”

Peygamberin sünnetini bırakıp da şahısların görüşüne yapışanlar karşılığındaki küfrü ve şirkin kendilerine gelmesinden nasıl emin olacaklar?

O dönemde yaşayan insanlar ki Süfyan-ı Sevri gibi ümmetin imamı Rasul’ün (s.a.v) yanında yetişmiş bir Fakih imamın görüşünü tercih ettiklerinde ateşle tehdit edilirken onlardan sonra gelen

Bakara 85: “Siz kitabın bir kısmını alıp bir kısmını bırakıyorsunuz.”

Bakara 174: “Allah’ın indirdiği Kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler varya!”  Diye nitelendirilen azgınların oyuncağı olmuş, paraya dinini satan Saray Molları’nın görüşüne peygamberin görüşünü değiştirenlerin hali ne olur?

Kat’i Hüküm Şudur Ki: Peygamberin emrine sünnetine metoduna muhalefet edip kabul edilen görüş her kimin görüşü ise bu İster Âlim olsun, ister belam, ister tağut muhalefet eden her kimse durumu, konumu, mesnedi topluluğu her ne olursa olsun onlar ilk olarak Küfür ehli olup daha sonra cehenneme zümera olacaktır!

İmam Malik ( Malik Bin Enes) (r.a): “Herkesin sözü alınır ya da bırakılır yalnız Rasulullah (s.a.v)’in kabrini işaret ederek bu kabrin içindekinin (s.a.v)’in sözü başka o reddedilmez.

Mümin için Rasulullah (s.a.v) belirlediğinden başka alternatif yoktur. Velev ki hoşuna gitsin ya da gitmesin faydasına ya da zararına olsun çağına uysun ya da uymasın Mümin için Rasul (s.a.v) mutlak mutabakat şiarıdır.

Hucurat 2: “Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üzerine yükseltmeyin. Yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider!”

Ayeti lafzı itibarıyla alındığında: Zahiri olarak bugün sesimizi Resul’ün sesinin üzerine çıkartmamız mümkün değil zira Rasul 1500 sene evvel vefat etti. Yalnız lafza iman edenler için şöyle bir mana ortaya çıkacaktır. O halde 1500 yıl içerisinde yaşayanlar için ayet kapsayıcılığını kaybetmiştir! Haşa! Bu Allah (c.c)’nun zaman dan mekân dan münezzeh olma vasfıyla mana itibariyle gerek peygamber (s.a.v) öncesinde, gerek O’nun (s.a.v) döneminde, gerekse O’ndan (s.a.v) sonra yaşayanlardan her kim peygamberin bir konuda vermiş olduğu hükmü bırakıp kendiliğinden hüküm icat ederse onun (s.a.v) yolunu bırakıp başka bidat yol icat ederse onun amelleri boşa gider.

İbni kayyım el Cevziyye: “Eğer sesi peygamberin sesinin üzerine yükseltmek amelleri boşa çıkarıyorsa. Hükümleri Peygamberin hükümlerinin önüne geçirmek, sözleri peygamberin sözünün önüne geçirmek, kanunları peygamberin kanunlarına geçirmek ve geçirenlerin durumu apaçık ziyan olacaktır.”

Siz farkına varmazsınız amelleriniz ziyan olur!”

O halde Müminler peygamberin (s.a.v) emrini hiçbir beşer fikir, düşünce, ideoloji, izm, kanun, tüzük, yasanın arkasını almazlar! Onların sözü “işittik itaat ettik” dir.

Velev ki bütün dünya karşılarında olsun velev ki  kınansın, hor görülsün, zulmedilsin, tutsak edilsin! Onlar Bunun haricinde bir şiarı benimsemezler. Rasullerin emrettiğini alır nehyettiğini bırakırlar!

Haşr 7: “Rasul size neyi verdiyse alın, neyden nehyettiyse ondan sakının!”

İbni Teymiye (rh.a): “Helal Rasul’ün helal kıldığı, haram Resul’ün haram kıldığı, din onun getirdiği’dir.”

Bizler bir şey duyduğunda bunu Kur’an ve Sünnet süzgecinden geçirir eğer Allah’ın indirdiği peygamberin icat ettiğine muvafakat ediyorsa alır. İhtilaf ediyorsa onu atarız, reddederiz. Müminlerin inancı budur böyle iman ettik. O halde Rabbimiz de canımızı bu hal üzere alsın!

 (Allahümme Âmin!)

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.