KUR’AN, KARANLIK GECENİN NURUDUR!

          Hamd Âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, Din Gününün Sahibi, Bizden Öncekilerin ve Sonrakilerin Yegâne İlahı, Kulluk Yapılmaya Layık Olan Tek Mabud Allah Subhanehu ve Teâlâ ‘ya mahsustur. O’nun (Subhanehu ve Teâlâ) Kendisini bize bildirdiği şekilde bilir, Öyle Tevhid Eder, Herhangi Bir Ortağının Olmadığını Bilip Öyle İman Ederiz. Kulluğu, İbadeti, Yardımı Yalnız O’na (Subhanehu ve Teâlâ) Has Kılar, Nefislerimizin Şerrinden Amellerimizin Fenalığından O’na (Subhanehu ve Teâlâ) Sığınırız.

Salat ve Selam Âlemlere Rahmet, İnsanlığa Hidayet Olarak Gönderilen Vahyin Elçisi, Nübüvvet Kandilinin Son Işığı, İslam Ümmetinin Lideri, Mücahidlerin Kumandanı, Başkomutan Rasullullah (sav)’e, Kıymetli Ev Halkına, Güzide Ashabına, Onları Takip Eden Tabiilerine, Ardından Geçmişte Yaşamış, Bugün Yaşayan Kıyamete Kadar Yaşayacak Olan Tüm Mü’min ve Mü’mine’lerin üzerine olsun İnşaAllah.

Allah Subhanehu ve Teala, yeryüzünü maddi ışık kaynağı güneşten mahrum yaratmadığı, bir an olsun mahlukatını ışıksız bırakmadığı gibi, gönlümüzü ve yolumuzu aydınlatan Nur’dan da bizi mahrum bırakmamış, Kitap göndermiştir. Kur’an-ı Kerim Allah Subhanehu ve Teala tarafından kullarının en doğru yola iletilmesi üzere vahyedilmiş en doğru kaynaktır. Yol gösterdiği tüm insanlara her konuda kesin olarak en doğruyu gösterir. Uluslara ve kuşaklara yer ve zaman sınırı tanımadan kapsamlı bir şekilde doğru yolu gösterir. Kur’an’ın iletmiş olduğu doğru yol, insanların her yerde ve her zaman kullanabileceği bir metodu, yöntemi ve her iyiliği kuşatmaktadır.

Kur’an, insanın içi ile dışı, duyguları ve ahlâkı, inancı ve ameli arasında bir uyum oluşturarak onu en doğru yola iletir.

Kur’an, tarihin akışını değiştirmiş, en köklü değişiklikleri gerçekleştirmiş, en sağlam nizamı oluşturmuş, pratikte muhteşem meyvelerinin görüldüğü, her isteyene nimetlerini sunan bir ağaçtır. Kendisine yönelenlere sırlarını açan, hazinelerini saçan gökten inen muazzam bir sofradır. Göklere doğru tırmanmak, yükselmek isteyenlere Allah’ın uzattığı kopmaz bir iptir. Kur’an-ı Kerim kainat nizamının son bulacağı zamana kadar yaşayacak bütün insanların muhtaç olacakları itikadi, ictimai, iktisadi, hukuki ve ahlaki en üstün hayat kanunlarını içeren eden bir Hak Kitaptır.

İsra 9: “Hiç kuşkusuz bu Kur’an insanları en doğru yola iletir ve iyi ameller işleyen mü’minlere, kendilerini büyük bir ödülün beklediği müjdesini verir.”

Kur’an, insanlara hayatları boyunca takip etmeleri gereken esasları, yasaları gösteren ve onları Allah Subhanehu ve Teala’ya doğru şekilde yapılacak kulluğa teşvik eden bir kitaptır. Aynı zamanda doğru yola iletilmek isteyen insanlık için yegane kaynaktır.

Nahl 102:”De ki, Kur’an’ı Ruhul Kudüs (Cebrail) Rabbinin katından mü’minlerin imanlarını pekiştirmek, müslümanlara doğruluk rehberi ve müjde olmak üzere hak olarak indirmiştir.”

Rasulullah (sav) buyurrmaktadır ki : “Ümmetimin en üstün ibadeti, Kur’an okumaktır.” (Ebû Nuaym)

İnsanlık alemi bu Kur’an-ı Kerim ile şereflenir ve değer kazanır veya bu mübarek kitaptan uzaklaştıkça alçalıp, rezil rüsva olur.

Muhammed ümmetinin en üstün ibadeti Kur’an okumak onu okutmak ezberlemek ezberletmektir. Fakat bunu yaptığı halde Allah Subhanehu ve Teala’nın kendisinden razı olmadığı,, Kuranın kendisine lanet okuduğu kimseler vardır.

İbn Mes’ud (r.a) da şöyle demiştir: ‘Kur’ân insanlara onunla amel etmeleri için nâzil oldu. İlk insanlar, Kur’an’ı amel etmek için okudular. Sizin herhangi biriniz ise, Kur’an’ı başından sonuna kadar okur, tek bir harfini dahi bırakmaz. Oysa onunla amel etmeyi tamamen terketmiştir’.

Enes b. Mâlik (r.â) şöyle der: ‘Kur’ân okuyan çok kimseler vardır ki Kur’ân onlara lânet eder’.

İnsanlar Kur’an okudukları halde, niçin tehdide muhatap oluyor? Kur’an değişmemiştir ama, Kur’an okuyanlar başkalaşmıştır. Kur’an anlayışı, Kur’an’a bakış, Kur’an’a yaklaşım değişmiştir. Kur’an, aynı Kur’an’dır ama, Kur’an’a yönelmesi gereken insan, Kur’an’a sahabe gibi yönelmiyor. Çeşme, bin dört yüz yıldır akmaktadır. Bugüne kadar onun hayat veren lezzetli suyunu içenleri suladığı, nimetlendirip dirilttiği gibi, hala canlandıran rahmet suyunu sunmaya devam etmektedir. Ama biz, kabımızı o çeşmenin altına tutmuyor, çeşmeden yararlanmayı bilmiyorsak suç elbette çeşmenin değil bizimdir.

Bu kitap Allah’tan sakınan, O’nun koyduğu kuralları çiğnemekten çekinen ve bu hissi taşıyan kişilere fayda verecektir. Diğerleri için ise sadece okunan, ezberlenen, araştırılan, bilgi sahibi olunan bir Kitap konumunda kalacaktır.

Yunus Bin Cübeyr anlatıyor: Cündüb Bin Abdullah’a yolculuğu esnasında eşlik ediyorduk. Ona dedik ki “Bize nasihat et!” Cündüb  bize şunları söyledi: “Sizlere Allah Subhanehu ve Teala’dan korkmanızı tavsiye ediyorum. Kuran’a sımsıkı tutunun çünkü Kuran karanlık gecenin nurudur, gündüzün yol göstericisidir, gücünüz yettiğince Kuran ile amel edin.. Ateşe girdikten sonra zenginlik fayda vermez, Cennete girdikten sonrada yorgunluk yoktur. Cehenneme atılan esirlere kurtuluş yoktur, Cehennemin fakirleri hiçbir şekilde zenginliğe ulaşamaz.”

Hamd, Alemlerin Rabbi olan Allah’a Mahsustur. Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir!

VELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN