KORKU NEDİR-2

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle’ye mahsustur. Salat ve Selam Hz. Muhammed (asv) Aline, Ashabına ve Tüm müslümanların üzerine olsun inşallah. Rabbim bizleri de o Müslümanlardan kılsın.(Amin)

Korkunun Değerini Bilmenin Önemi Nedir?

İbn Kudame şöyle diyor; “Bilmelisin ki korku Allah Teâlâ’nın kendisi ile kullarının ibadete devam etmelerini sağladığı, onları ilme ve amele yönelttiği sesidir. Bu sayede kullarını kendisine yakın olma mertebesine ulaştırır. Korku kalplerin yanan kandilidir. Hayır ve şer bu kandil sayesinde bilinir.

Bir kimseden korkarsan ondan uzaklaşırsın. Ancak Allah(C.C)’tan korkarsan O’na yönelir ve bağlanırsın. Eğer Allah’tan korkarsan O’na doğru koşarsın. Rabbinden korkan kişi, Rabbinden ayrılarak yine O’na yönelen kimsedir. Kaçacak başka yer mi vardır?

Korkudan yoksun olan bir kalp harap olmuş demektir. Korku eğer kalplere yerleşirse oradaki şehvetin kaynaklarını kurutur ve dünya sevgisini o kalpten kovar.”

Korku sarhoşluğun kendisini esir aldığı, lezzet zindanlarında mahpus birçok kişiyi hür kılmıştır. Heva ve hevesinin kölesi olan nice kimseleri özgür kılmıştır. Şehvet örtülerine bürünen nice kimseleri uykularından uyandırmıştır. Anne ve babasına kötü davrananlar, korku vesilesi ile bu kötülüklerden vazgeçmişlerdir. Büyük bir oyalanma içerisinde kötülüklerine devam edenler korku ile uykularından uyanmışlardır. Allah Teâlâ’ya ibadetle meşgul olan abidler, haşyet sebebi ile gözyaşı dökmüşlerdir. Allah Teâlâ’ya yemin olsun ki korkun değerini ve önemli konumunu bilen kimse için son derece büyüktür.

Korku ile kastedilen şey, mücerred anlamda korkmak değildir. Yani bizler sadece korkmak için korkmamalıyız. Bilakis korkmamızın amacı, korkunun durumumuzu düzeltecek bir fonksiyon taşımasıdır. Korkudan maksat mücerred bir korku olsaydı, cennet ehli bundan istisna edilmezdi. Ancak cennet ehli cennete girince sorun bitmiş ve korkuları sona ermiştir. Artık onlardan korkmaları istenmemektedir. Çünkü artık cennette amel ve ibadet yoktur. Heva ve heveslere karşı gelmek de yoktur. Böyle olunca cennet ehli için korku sona ermiştir.

Bundan dolayı Allah Teâlâ cennet ehli hakkında şöyle buyuruyor;

“…Öyleleri için ne bir korku vardır ne de üzüntü çekerler.”(Bakara 112)

“Bugün korkan kimse, yarına güvende çıkar.

Bugün güvende olan kimse, yarını için korkar.”

Korku fiillere taalluk eder, sevgi ve muhabbet ise zat ve sıfatlara taalluk eder. Bundan dolayı Mü’min’ler cennete girdiklerinde Rablerine karşı duydukları sevgi ve muhabbetleri katlanır. Onlar orada hiçbir korku duymazlar.

İbn Recep şöyle diyor: “Allah Teâlâ kendisini tanısınlar, kendisine ibadet etsinler ve kendisinden korksunlar diye insanları yaratmış, bundan dolayı yücelik ve azametine dair sayısız deliller var etmiştir. Salih amellerle kendisine karşı takvalı olsunlar diye ve kendisine karşı gelenler için hazırladığı azabın ne kadar şiddetli olduğunu onlara bildirmiştir.”

Bundan dolayı Allah cc kuranı kerimde cehennemden bahsetmiş ve orada kendi düşmanları için hazırlamış olduğu azap ve cezayı hatırlatmış, cehennemin ihtiva etmiş olduğu zakkum, acı diken, irin, demir zincirler, kelepçeler vb. azapların şiddetlerinden bahsetmiştir. Bu vesileyle kullarını, ondan korkmaya, kendisine karşı takvalı olmaya, emrettiği ve hoşlandığı şeylere uymaya, hoş karşılamadığı ve çirkin gördüğü şeylerden uzaklaşmaya çağırmıştır.

Kuranı kerimi detaylı inceleyen kimse bu konuda üstün şeyler bulacaktır. Aynı şekilde Kuranı açıklayan sünnette sahabe ve tabiinden Selefi Salihi’nin, ilim ve iman ehlinin hayatlarında buna dair birçok örnekler bulabilir. Tüm bunları düşünen kimse, ashabın ve tabiinin sahip olduğu korku ve haşyetin ne derece olduğunu görecektir. Onları bu şerefli konuma getiren ve yüksek makamlara yükselten şey itaat konusundaki gayretleri, haramlar bir yana mekruhlardan bile uzaklaşmaları ve bu konudaki hassasiyetleridir.

İşte bizlerde onların izini takip eder ve onlar gibi gayretli ve azimli olursak, Allah Teâlâ korkusu bizleri Rabbimize yakınlaştıracaktır inşallah.

BAŞARI ANCAK ALLAH(C.C)’TANDIR.