İSLAM’DA İBADET ÇEŞİTLERİ – 3

Hamd övgü ve övülme kulluk edilmeye, boyun eğilmeye tek layık olan alemlerin Rabbi, Meliki olan Allah Azze ve Celle’ye mahsustur.

Salat ve Selam kainatın efendisi müminlerin önderi, lideri olan sen Nebi Hz. Muhammed S.a.v’e ve onun yolundan giden müminlere olsun İnşallah.

İslamda ibadet şekillerinden bahsederken şunu söylemiştik. Allah’a ibadet eden bir ferdin neyi nasıl yaptığı, hangi niyetle yaptığı çok önemlidir.

Kişi her daim Allah’a ibadet etmekle mükelleftir. Çünkü Allah c.c. kullarını yaratıp onlarca imkan ve nimet verip ibadet etmelerini emretmiştir.

Allah’a iman edip Salih ameller işleyenler hayatı boyunca bu itikadı muhafaza edip Allah’tan başkasına ibadet etmeyerek İslam inancı üzerine ölürse Allah c.c. onlar için cenneti müjdelemektedir. Peki kişi bunu ne gaye ile yapmaktadır dediğimizde ise üçüncü şıkkımız olan;

Cennet arzusu ve Cehennem korkusu için;

Cennet; Tüm kalbiyle arzulayan bir kişi elbette oraya girmenin kolay olmadığını bilmektedir. Cennetin bedel istediğini, dünya hayatındayken canı, malı, vakti Allah c.c. yolunda O’nun rızası doğrultusunda kullanmak gerektiğini çok iyi bilir.

Müminler Allah’ın c.c. şu vaadinee iman etmişlerdir.

‘’(HABİBİM) İman edip salih ameller işleyenleri müjdele! Onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine ne zaman onlardan bir meyve rızk olarak yedirilse her defasında, Bu daha önce dünyada bizim yediğimiz şeydir, diyecekler. Ve o rızık dünyadakine benzer olarak olarak kendilerine sunulacaktır.

Onlar için orada temiz zevceler de var. Ve onlar o cennette ebedi olarak kalıcıdırlar.’’ (Bakara Suresi 25. Ayet)

Allah c.c. ebedi bir saadet hayat vaad ediyor. Bu ebedi hayatta istediği bütün nimetler istediği anda hiçbir zahmet çekmeden kendisine verilir.

Orada ihtiyarlamak, sakatlanmak, yorulmak ve ibadet etmek gibi bir durum söz konusu olmamakla beraber ölüm bu nimetlerin elinden gitmesi ve başka bir kimseyle anlaşılmazlığa girme ihtimali, başkasından hoşlanmayacağı bir sözü duymak, endişesi ve sahip olduğu bu imkanların elinden gitme korkusu dahi olmayacaktır.

Aklı  selim olan bir insan nasıl böyle bir yurdu hemde ebedi olan bir yurdu bırakıp orası için hazırlanmaz ki?

İşte müminler cennetteki bu nimetler arzulayan ve şu dünya hayatının hiçbir şekilde kalıcı olmadığını bilen, ebedi olan asıl yurt için çalışan kişilerdir.

Aynı şekilde bunu yaparken onların kalplerinde gene Allah’ın c.c. yaratılış gayesinin aksine hareket eden kullarına vadettiği cehennem korkusu da vardır.

Allah c.c. verdiği imkanları Allah c.c. yolunda değil de nefsinin heva ve hevesleri peşinde şeytanın vesveseleri istikametinde veya tağuti sistemlerin emirleri doğrultusunda tulanır ve Tevbe etmeden bu halde ölürse bu tür kimselerin varacağı yer cehennemdir.

Bu cehennem haberi yeryüzünde yaşayan bütün insanlık için bir uyarıdır.

Bu ilahi uyarıya kulak vrmek insan olarak hepimizin görevidir.

Yemin olsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, bu kalplerle gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla nasihat dinlemezler.

İşte bunlar hayvanlar gibidir, doğrusu daha sapık ve şaşkındırlar. Gafil olanlar da işte bunlardır. (Araf 179)

Varılacak son durak iki tanedir. Allah c.c. emirlerini, huşu ile itaat edip ibadet edenlerin durağı elbette cennettir.

Allah c.c.’a ibadet etmeyen yada Allah ile beraber başkasına da ibadet eden kimselerin varacağı yer cehennemdir.

Bu ikisi arasında ki tercih yapma iradesi dünyada iken kula verilmiştir.

Sıralamış olduğumuz 3 maksattan biri veya tamamı için kulluk yaparız.

En makul olanı ise birinci maddede ifade ettiğimiz olan ibadettir.

Yani Allah c.c. ibadeti emretmesede cennet müjdesi ve cehennem korkusu da olmasa da yine Allah c.c. ibadet edilmeye layıktır ve kulun ibadet etmesi müstehaktır.

Peki senin ibadet şeklin hangi derecede?

ElhamdulillahirrabbilAlemin.