sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

Hz.Abdullah Bin Atik R.Anh

Hz.Abdullah Bin Atik R.Anh
10.06.2017
0
A+
A-

Hamd alemleri rabbi ALLAH(C.C.)’ya selat ve selam Hz.Muhammed(S.A.V.) ve onun ehli beytine ve ashabı güzinine olsun.

İslamı hayat nizamı olarak kabul eden ve hayatını bu yola adayan yıldızlardan biriyle tekrar bizleri buluşturan alemlerin rabbine hamdu senalar olsun bizleride onun gibi peygamberine itaatle hayatını sürdürmeyi nasib etmesiyle dua ederek o yıldızı tanımaya ve hayatını hayatımıza geçirmek için tefekkürle okumaya başlayalım.

Medîne’de, hicretten önce Hz. Es’ad bin Zürâre’nin ve Peygamberimiz tarafindan oraya Kur’ân-ı kerîmi ve İslâmiyeti öğretmek için gönderilen Hz. Mus’ab bin Umeyr’in tebliğ hizmetleri sebebiyle birçok kimse îmân etmişti. Daha Peygamberimizin hicreti gerçekleşmeden Müslüman olmakla sereflenenlerden biri de Hz. Abdullah bin Atîk idi.

Kur'an Dinle

Hz. Abdullah bin Atîk, Bedir ve Uhud harplerinde, Resûlullah’ın yanında birçok hizmetlerde bulunmuştur. 627 yılında Medîne’nin savunulması için yapılan Hendek harbine de katılmıştır.

Mekke’de müşriklerin zulmünden kurtulmak için Peygamberimiz ve Müslümanlar Medîne’ye hicret etmişlerdi. Burada yaşayan Evs ve Hazrec kabîlelerinin tamamı İslâmiyeti kabûl etmişler, Resûlullaha her hususta yardımcı olmuşlardı.

Öteden beri bunlara düşman olan yahûdilerin kini, İslâm düşmanlığı ile birleşmişti. Resûlullah efendimize düşmanlıkta çok ileri gidenlerden biri de, Hayber yahûdilerinin reisi olan Ebû Râfi Selâm bin Ebû Hukayk idi.

Hayber yahûdilerinin reisi olan Ebû Râfi, azılı İslâm düşmanı birisi idi. Sık sık Resûlullahı rahatsız ettiği gibi, Eshâbını da rahat bırakmıyor, fırsat buldukça onlara eziyet ediyordu. Müslüman olmayanları, İslâma karşı düşmanlıkta bir araya topluyor, devamlı onları kışkırtıyordu.

Sesli Makale

Zengin olduğu için, Resûlullahın düşmanlarına dünyalık yardım da yapıyordu.

Eshâb-i kirâm, kendilerine yapılan sıkıntıya katlanıyor, fakat Resûlullaha verilen rahatsızlığa bir türlü râzı olamıyorlardı. Bunun için kendi aralarında toplanıp, bunun çâresini aradılar. Ve Resulullah’ın büyük düşmanlarını sayıyorlardı.Bunların içinde Ebu Rafi’de vardı.Bu kişi en azılı düşmandı. Sonunda Ebû Râfi’yi öldürmeye karar verdiler. Beş kişi bu iş için izin almak üzere Resûlullaha gittiler.

Peygamber efendimiz izin vererek, başlarına Hz. Abdullah bin Atîk’i emîr tâyin etti. Sâdece Ebû Râfi’nin öldürülmesini, kadınlara, çocuklara dokunulmamasını emretti.

Ebû Râfi’nin kendisine âit muhkem bir kalesi vardı. Buradan dışarı çıkmazdı.

Kaleye yaklaştıklarında, Hz. Abdullah arkadaşlarına dedi ki:

– Siz burada kalın, kaleye yaklaşmayın! Ben kalede kalan birisiymiş gibi, içeri girmeye çalışayım.

Kale kapısına iyice yaklaştığında, kapılar kapanmak üzere idi. Kapının yakınındakilerin arasına girip, onlardan biri gibi birşeylerle oyalanmaya başladı. O sırada, kapıcı seslendi:

– Herkes içeri girsin, kapıları kapatıyorum, sonra dışarıda kalırsınız!

Bu fırsatı iyi değerlendiren Hz. Abdullah, hemen içeri girdi. Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatır:

İçeri girince, ahıra girip saklandım. Saklandığım yerden kapıcıyı tâkip ettim. Kapıyı kilitledi, anahtarları direğe asıp gitti. Anahtarları alıp, her tarafı dolaştım. Baktım en üst katta, Ebû Râfi arkadaşları ile sohbet ediyordu.

Ebû Râfi’nin, sohbet ettiği yerden ayrılmasını bekledim. Sohbet dağılıp yattıktan sonra, harekete geçtim. Birçok kapıdan geçtim. Her kapıyı açtıkça, kapıyı iç tarafından sürgülüyordum. Bunu, eğer Ebû Râfi’nin adamları beni farkederlerse, adamı öldürünceye kadar, bana yeteri kadar zaman kazandırsın, diye yapıyordum. Bu suretle Ebû Râfi’nin yattığı odaya kadar vardım.

Odası karanlık olduğu için, yatanlardan hangisinin olduğunu anlayabilmek için, “Yâ Ebâ Râfi” diye seslendim. “Kim o?” diye yatağın birinden ses geldi. Hemen sesin geldiği tarafa fırlayıp, kılıcımı indirdim. Fakat kılıç tam isâbet etmemişti.

“Yetişin, birisi beni öldürmek istiyor!” diye bağırdı. O arada hemen dışarı çıkıp, değişik bir sesle dedim ki:

– Yâ Ebâ Râfi, birşey mi istediniz?

– Canı Cehenneme! Sen seslenmeden önce birisi gelip, beni oda içinde kılıçla yaraladı!

Artık hedefimi tam tesbit etmiştim. İyi bir kılıç darbesi daha indirdim. Yine yıkılmadı. Bu defa kılıcımı karnına soktum. Yere yıkılınca, odadan çıkıp merdivenleri birer ikişer atlayarak inmeye başladım. Nihâyet, merdivenlerin sonuna geldiğimi zannederek, kendimi yere attım. Hâlbuki daha yüksekteymişim. Yere düşünce, baldır kemiğim kırıldı. Bacağımı bir bezle sarıp, oraya oturdum ve kendi kendime, “Şunu öldürüp öldürmediğimi iyice anlayıncaya kadar, bu gece kaleden çıkmam” dedim.

Büyük acılar içinde kıvrana kıvrana beklemeye başladım. Bir zaman sonra, kalenin surlarına birisi çıkıp bağırdı:

– Ey Hicaz halkı! Büyük tâcir Ebû Râfi, odasında öldürülmüş olarak bulundu. İlân ediyorum!

Artık maksat hâsıl olmuştu. Sevinçten bacağımın ağrısını çoktan unutmuştum. Hemen arkadaşlarımın yanına varıp, dedim ki:

– Artık kurtulduk! Ebû Râfi’nin işi tamam!

Hep beraber, Resûlullahın huzûruna varıp, müjdeyi verdik. Resûlullah çok sevindi. Ayağımın kırıldığını duyunca, bana buyurdu ki:

– Ayağını uzat!

Ben de, ayağımı uzattım. Resûlullah efendimiz, ayağımı sıvazladı. Sanki hiç ağrı duymamış kimseye döndüm. Kırık tamamen iyileşmişti.

Hz. Abdullah bin Atîk, bu seriyyesinden sonra, Hayber’in fethine katılarak, burada da büyük yararlıklar gösterdi. Sonra Mekke’nin fethine ve Huneyn harbine katıldı ve çok hizmeti görüldü.

Abdullah bin Atîk hazretleri, mürtedlerle yapılan savaşta çok özlediği şehîdlik rütbesine kavuştu.

Evet Müslüman hayatı dünyadayken kurtarmak istiyorsan eğer gönderilişinin farkına varmadıysan ki  varmalı ve hayatını ona göre yaşamalısın buna bir örnek bu yıldızın hayatındaki yaşama biçimiyle ve şeytanın ve şeytanlaşmış varlıklardan kaynaklanan yollardan uzak durmalı ve çokca yaşamak için mücadele etmelisin.Eğer gerçekten ALLAH(C.C.) rızasına kavuşup Kevser havuzun başında peygamberinle olmak ve cennet girmek istiyorsan.

İşte bundan dolayıdır ki sana uyumaktan daha çok çalışmanın faydasının olduğunun anlamalı ve harekete geçmelisin.Şeytana ve onun oyunlarına kapılmamayı öğrenmeli tuzakları keşfetmelisin ………..Eğer gerçekten istiyorsan.

Dua buyurun tevfik alemlerin rabbi olan  ALLAH’tan

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.