GÜZEL BAKMAK

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd, sena, övme ve övülme maddi ve manevi, görüleni ve görülmeyeni bilen, zerresinden kürresine kadar kainatı yaratan ve düzenleyen hakimiyeti bütün tasarrufu ile kudretinde bulunduran yüce Allah’a mahsustur

Salat Alemlere rahmet olarak gönderilen mahlukatın ekmeli ve örneği yeryüzünün yegane inkılapçısı Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem selam onun Sallallahu aleyhi vesellem Nurlu yolun yolcusu ve inkılapla Öncü cemaati Ashabı ikrama ve onları takip eden kuvvetlerin üzerinedir.

Lokman Aleyhisselam Oğluna şu nasihati etmiştir

Ey oğulcuğum dünya dipsiz bir deryadır onlardan pek çokları bunda helak oldular bu Deryada Gemin Allah’a iman etmek olsun. Geminin donanımı Takva ve ibadet olsun. Denizlerde seyrederken yelkenin tevekkül olsun. ( beyhaki kitabuzzühd sh:73)

Lokman Aleyhisselamın bu hikmetli nasihati, her Muvahhid için anlaşılıp amel edilmesi gereken bir nasihattir. Çünkü Mü’minler nasihate kulak verir, sözü dinler ve ona tabi olurlar.

“Öğüt ver! Çünkü nasihat müminlere fayda verir.”(Zariyat suresi 55 ayeti kerime)

Nasihat ve öğüt Mümine fayda verir. Müminlerin dışında inkarcılara fayda vermez. Peygamberlerde kavimlerine nasihatçi olarak gönderilmiştir.  Getirdikleri ise kavimlere çağrıdır. Buna uymayan, peygamberlerin nasihatine sırt çevirenler ise Kur’an’ın tanımı ile inatçı, zulümkar, müşrik, kafir, münafık olmuşlardır

Lokman Aleyhisselamın nasihati aynı şekilde toplumlara ziyandan kurtulmanın çağrısıdır. Bu nasihat içerisinde birçok meseleye temas ederken ilki Her zamanki gibi iman olmuştur

“Bu Deryada gemi iman etmek olsun!..”

Tüm peygamberlerin ortak çağrısı olan iman… İman delil ister, iman şuur ister, iman kalbin mutmain olmasını ister. Gerçek delillerle, nakli ve akli olarak neyi niçin nasıl inandığını bilen, idrak eden ve şuurla kalben mutmain olan bir Muvahhid bir mümin ise imanı uğruna bütün fedakarlığı yapar. Onun bütün ibadeti rabbi olan Allah subhanehu ve Teala içindir. Yine Resulullah da ashabına bunu öğretiyor onları bu yol üzere yetiştiriyordu. İman öğreniliyor, kalp onu tasdik dil ikrar ederken vücutları gereğini yerine getiriyordu.

 Cündüb bin Abdullah Radıyallahu Anh Anlatıyor:

“Bizler ergenlik çağına ermek üzere birer genç iken Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem ile beraberdik.  Biz Kuran’ı Kerim’i öğrenmeden önce imanı öğrendik. Kur’an ile ise  onandı (Kuvvetlendi).” ( sahihi Müslim süneni İbni mace iman)

Şuurlu iman Müslüman müvahhidi istikamet üzere daim eder. O şuurlu iman nasıl elde edilecek? Akli ve nakli aynı anda harekete geçirerek elbette ki. Gördüğünüz üzere dünyada herşey bir nizama tabi tutulmuştur. Ayyıldızlar fevkalade bir nizama uyuyor bunun da zerre dışına çıkmıyor. Dünyamız belirli bir hıza göre takdir edilmiş olan minver üzerinde dönüyor. Su, hava, ışık, ateş hepsi bir konuda tabi Nebadat, Hayvanat ve madde belirli bir kanuna itaat eder. Öyle doğar, öyle Yaşar, öyle yok olurlar. İnsan içinde böyledir elbette belirli bir kanuna göre doğar mesela hiç annesinin Rahmi’nin dışında dünyaya getirilmiş ya da üç yıl beş yılda doğumu gerçekleşmiş bir bebek gördünüz mü. Hayır Çünkü Hepsi Bir kanuna muteberdir. Nefes alır, su gıda, hareket  onun nizamıdır. Kalbinin çarpışı, beyni, midesi, ciğeri, damarı, sinir ve dolaşım sistemi el, ayak ve ilahiri… Velhasıl hepsi insanın vücudundan galaksilere her yaratılmışın dini İslam itikadı tevhiddir.

Etrafındaki tüm yaratılmışları ve  bedenini işleyişindeki tevhid akidesini gören insan ona bırakılan nefsi iradesiyle muhayerlikten çıkıp bir kainatın bir dişlisi olur ve beşeriyetin hitap ettiği merciye o da idare eder.  Akılla nakle tabi olur.

Bedenindeki tevhid inancının kalbinde yer etmesi ve tasdiklemesi dille açığa vurulması ile iman dediğimiz meftum ortaya çıkmaktadır.

Ne var ki insan kendisini yaşadığı kaynaktan ve bedenindeki Muazzam Tevhid inancından  aykırı olarak nefsine zulmedip İsyanı tercih etmektedir. Ancak Allah Celle Celalühü ona ve ondan öncekilere bunu emretmekle birlikte bu amaç üzerine yaratmıştır

“Ey insanlar sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbinize kulluk edin!”( Bakara Suresi 21. ayeti kerime)

“Seyyid Kutup rahmetullahi aleyh bu Çağrı bütün insanları gerek kendilerini ve gerekse önceki dönemlerde yaşamış tüm insanları yaratan, bu yaratılışta eşsiz olduğuna göre kulluğun muhatabı olmakta da eşsiz ve ortaksız olması gereken Allah’a kulluk etmeye davet ediyor.”

O halde eşsiz Çağrı’nın sahibi olan Allah Celle Celalühü iman ve akabinde kulluğa icabet etmektir insana yakışan.

Elhamdülillahi Rabbil Alemin