sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

BU DİN KURBAN İSTER!

BU DİN KURBAN İSTER!
05.12.2019
0
A+
A-

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Şüphesiz hamd, Allah(c.c.)’adır. O’na şükreder ve O’ndan yardım dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayete erdirdiği kimseyi saptıracak yoktur. Allah’ın hidayete erdirdiği, kurtuluşa ermiştir, Allah’ın saptırdığı da kendisi için bir dost ve rehber bulamaz.

Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen yolundan gidilmediği müddetçe cennetin hayalden öteye geçmeyeceği baş komutanımız Hz. Muhammed (sav.)’e, ashabına, ehli beytine ve onun izinden zerre kadar ayrılmayan tüm müminlerin üzerine olsun.Amin.

Her birimizin kalbini dünya sevgisinden ve nefsin arzularından soyutlayıp sadece Allah’a, O’nun daveti ve O’nun yolunda cihada has kılmamız gerektiğini biliyoruz. Kişinin Yüce Allah’a samimi bir şekilde kendisini adamasının pratik ifadesi, Hz. İbrahim’in başından geçen durumda olduğu gibi Allah’ın yolunda kurban olmasıdır. Hz. İbrahim, kendisine oğlu İsmail (a.s.)’i kurban etmesi emredildiğinde, Allah’a duyduğu sevgi ve O’nun emirlerine itaat yolunda derhal emri uygulamaya kalkışmıştı:

Kur'an Dinle

Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.

Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”

“Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”

“Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”

Sesli Makale

Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.

Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.

İbrahim’e selâm olsun.(Saffat 102.-109.)

Resulullah (sav.) ve ashabı da topraklarını, mallarını, akrabalarını terk edip Medine’ye Allah’ın rızası için gitmişlerdi. O halde her birimizin Allah yolunda nefis, mal, makam, aile gibi her şeyi kurban etmeye hazır olması ve birbiriyle çelişmesi durumunda sürekli olarak dinini şahsi menfaatlerinden üstün tutması gerekir.

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, sizin için Allah ve Resulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, Allah, emrini (azabı, ölümü) getirinceye kadar bekleyin. Allah, fâsıklar topluluğunu doğru yola erdirmez.(Tevbe 24.)

Seyyid Kutub (rh.a.) şöyle diyor: Yüce Allah, bütün dünyalık nimet ve tüm haz türlerini ayrıntılı biçimde gözler önüne sererek hepsini terazinin bir kefesine ve bu inançla onun gereklerini, Allah sevgisi, Peygamber sevgisi ve Allah yolunda cihad etme aşkını diğer kefesine koyuyor. Bütün gerekleri ve sıkıntıları ile cihad. Beraberinde getirdiği bütün yorgunlukları ile cihad. Birlikte taşıdığı bütün acıları ve fedakarlıkları ile cihad. Yol açtığı bütün baskı ve mahrumiyetleri ile cihad. Ucunda karşılaşacak yaralanmaları ve şehid düşmeleri ile cihad. Şöhretten, dillere düşmekten, ortalıkta boy göstermekten, pohpohlanmaktan, övünmekten, caka satmaktan, kendini beğenmişlikten uzak bir cihad. İşte bu tür bir cihad, yeryüzü halkının saygısından, insanlar arasında parmakla gösterilmekten, gösterilere konu olmaktan arınmış bir cihaddır.

Haberiniz olsun bu iş zordur. Haberiniz olsun, bu son derece önemli bir iştir. Aksi halde ”Allah emrini gerçekleştirinceye, yapacağını yapıncaya kadar bekleyin.”

Yüce Allah, bu yükümlülüğü müminlerin omuzlarına bindirirken fıtratların bu yükü taşıyabileceğini biliyordu. Çünkü Yüce Allah, hiç kimseye taşıyamayacağı bir yük yüklemez. Yüce Allah’ın, müminlerin fıtratlarının mayasına bu yüksek düzeyli fedakarlık ve katlanabilme enerjisini katmış olması, O’nun kullarına yönelik bir rahmetidir. İnsan fıtratının mayasında bu fedakarlıktan duyulan yüce hazzın bilinci vardır, insan fıtratı bu hazzı, yeryüzünün diğer hazlarına değişmez. Bu haz, Yüce Allah ile ilişki halinde olmanın hazzıdır, etin ve kanın ağırlığından kurtularak ışıklı ve aydınlık ufuklara tırmanmanın hazzıdır. Bu ayetlerin vermek istediği mesaj Müslünman’ın ailesinden, akrabalarından, eşinden, çocuklarından, malından, çalışmasından, dünya nimetlerinden ve meşru hazlardan kopması ya da dünyanın bütün güzel şeylerinden el etek çekerek bir köşeye kapanması değildir. Bu inanç sisteminin istediği tek şey, insan kalbinin sırf kendisine bağlı olması, sevgisine başka hiçbir şeyi ortak etmemesi, egemen ve buyurucu konumda olması, hareket ettirici ve itici bir rol oynamasıdır.

Şüphesiz biz bu dünyada garibiz. Resulullah (sav.) şöyle buyurmaktadır:

”Dünya müminin zindanı, kafirin ise cennetidir.” (Müslim, Zühd 1.)

O halde davet yolunda kendimizi kurban edelim, geride kalanlardan olmayı kabul etmeyelim.

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Çünkü onlar, geri kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Allah onların kalbini mühürledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler. (Tevbe 93.)

Bu tutumlarından dolayı Allah onların bilgi ve bilinç kapılarını kapatmış, sinyalleri alma ve kavrama cihazlarını çalışmaz hale getirmiştir. Çünkü onlar, alçaklığa, akılsızlığa ve tembelliğe razı olmuşlardır. Canlı, açık, hareketli ve atılgan bir hareket içinde bulunmaktan geri durmuşlardır. Zillet içindeki bir güveni ve akılsızlıktan kaynaklanan bir rahatı, ancak görebilme, zevk alabilme, deneyim sahibi olma ve bilgi edinme gibi itici güçlerini kullanmayan bir insan tercih edebilir. Ayrıca bu tip insanlar pratik hayatta varlıklarını ortaya koyma, gözlemleyebilme, etkileme ve etkilenme gibi itici güçlerinden yoksundurlar.

Rahatın verdiği gevşeklik, insanın bilgi ve duygu kapılarını kapatır, kalplere ve akıllara kilit vurur.

Her kim mal, zaman, can ya da başka bir şeyi kurban etmeden Allah yolunda mücadele ve mücahede edebileceğini zannediyorsa, şüphesiz zannı boşa çıkmıştır.

Gayret bizden, tevfik Allah(c.c.)’tan.

 اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.