“Başarının sırrı “Doğru Tefekkür“

                    BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Alemleri yoktan var eden , zerresinden kürresine herşeyin tek sahibi  Allah Azze ve Celle’ nin zat-ı celaline azim olan egemenliğine yakışır şekilde sonsuz hamd ve sena olsun , Alemlere rahmet olarak gönderilen müminlere karşı çok şefkatli ve merhametli , kafirlerin korkulu rüyası ulu önderimiz baş kumandanımız HZ.Muhammed s.a.v”e salat ve selam olsun, salat ve selam onun ehl-i beytine ashabına ve Allah”a c.c verdiği ahde vefa gösterip kulluğunun gereğini yapan bütün müminlerin üzerine olsun inşallah.

Bizler şunu çok iyi bilmekteyiz ki Alemlerin Rabbi olan Allah c.c  hayatımızın hiçbir alanında bizi başı boş bırakmamıştır. Yani insan şunu iddia edemez ,  İslam dini tarafından bu kısım boş bırakılmış, demek ki bu konuda serbestim istediğim gibi davranabilirim. Hayır ! kesinlikle böyle bir şey mümkün değildir. Bunu iddia eden  yalan söylemiştir. Bizler Kur’an’a ve sünnete baktığımızda onun içerisinde sadece namaz, hac, oruç , zekat , kurban olmadığını görüyoruz. İnsanın hayatını ilgilendiren herşeyin orada olduğunu da  biliyoruz. Hatta ve hatta  Kur’an ve sünnet insanın hangi konuda  düşünmesi veya hangi konuda düşünmemesi gerektiğini dahi belirler.  Yani Allah Subhane ve Teala insanın düşüncelerine dahi müdahale eder. İslam dininin önem verdiği , üzerinde sıkça durduğu amellerden birisi de biliyorsunuz ki “ tefekkür “ dür. Dedik ya Allah c.c düşüncelere dahi müdahale eder. Hangi konuda düşünmemiz ya da hangi konuda düşünmememiz gerektiğini iyice öğrenebilmek için “ tefekkür” kavramını anlamaya çalışalım.

Tefekkür`, herhangi bir mesele hakkında düşünme, zihni yorma, ve işin şuuruna varma.

Tefekkür insana has bir özelliktir. İnsan tefekkür sayesinde diğer varlıklardan ayrılır ve üstün olur. Tefekkür ancak kalpte tasvvuru mümkün olan şeyler hakkında yapılabilir. Onun için ,Allah”ın c.c  yarattığı varlıklar hakkında tefekkür mümkündür. Fakat Allah”ın c.c zatı hakkında tefekkür mümkün değildir. Çünkü Allah c.c hiçbir suret olarak vasıflandırılmaz ve şekil olarak hayal edilemez. [ el-İsfahani,el- Müfredat]

HADİS`,(Beyhakī, s. 360; İbn Hacer el-Askalânî, XIII, 383 ) Senedinin güvenilir olduğu belirtilen bir mevkuf hadiste,

“Allah’ın yarattıkları hakkında düşünün, O’nun zâtı hakkında düşünmeyin” buyurularak Allah’ın zâtını ve mahiyetini kavramanın insan aklı için imkânsız olduğuna işaret edilmiştir.

Bu hadiste de gördük ki Allah c.c kendi zatı hakkında düşünmemize izin vermiyor, fakat yarattığı şeyler üzerinde tefekkür ederek  kendisinin tanınmasını izin veriyor. Hatta Allah’ın c.c yarattığı şeyler üzerinde düşünmeyenler kınanmaktadır. Bu kınamayı Resulullah’ın s.a.v şu ayet-i kerimeler hakkında söylediği sözlerde bariz olarak görmekteyiz.

AL-İ İMRAN SURESİ / 190. /Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.
191. Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru !

TEFSİR`,Sahih’inde İbn Hıbbân’ın, İbn Asâkir ve başkalarının Atâ’dan rivayetle tahriclerine göre o şöyle anlatıyor: Hz. Aişe’ye: “Allah’ın Rasûlü (sa)’nden gördüğün en şaşırtıcı şeyi bana haber verir misin?” dedim. “Hangi hali şaşırtıcı değidi ki!” dedi ve şöyle devam etti: “Bir gece bana geldi, benimle birlikte yatağa girdi, sonra: “Müsaade edersen kalkıp Rabbıma ibadet edeyim.” dedi, kalktı, abdest aldı, sonra namaza durdu ve ağladı. O kadar ağladı ki göz yaşları göğsüne aktı. Sonra rükûa vardı, yine ağladı, sonra secdeye vardı, secdede ağladı, sonra secdeden başını kaldırdı yine ağladı ve ta Bilâl gelip sabah ezanını  okuyuncaya kadar bu böyle devam etti. Ben: “Ey Allah’ın elçisi, senin geçmiş ve gelecek bütün günahların bağışlanmışken seni ağlatan nedir?” diye sordum, “Şükreden bir kul olmıyayım mı? Hem neden böyle yapmıyayım ki; bu gece Allah bana “ve bizi o ateşin (cehennemin) azabından koru”ya kadar olmak üzere “Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde selim akıl sahipleri için âyetler vardır…” âyetlerini indirdi. Yuh (yazıklar ) olsun o kimseye ki bu âyetleri okur da bunlar üzerinde tefekkür etmez.”

“Bu ayeti okuyup da üzerinde düşünmeyenlerin vay haline!” Evzaî’ye, “Peki bu ayetler üzerinde düşünmekten maksat nedir?” diye so­rulunca, O, “Bunları iyice belleyerek, anlayarak okumaktır” cevabını verdi.

Kur’an ve sünneti iyi anlayan sahabe-i kiram ve alimler hangi konular üzerinde düşünmeleri gerektiğini yani neyi tefekkür edeceğini iyi anlamışlardı. Kur’an ve sünnetin direktiflerine göre hareket ettikleri için her alanda Allah c.c onlara başarı nasip ediyordu. Bunlara birkaç örnek verirsek konu daha iyi anlaşılacaktır.

Sahabe-i Kiramın Hayatında Tefekkür

• Hz. Ebû Bekir bir gün evinin avlusunda iş görürken Cenâb-ı Hakk’ın azamet ve kudreti hatırına gelince semâvât ve arza bakıp: “Yüce Rabbim ne güzel dikmiş, ne güzel sermiş, rengârenk çiçeklerle ne güzel bezemiş.” diyerek tefekküre daldı.
• Cebrâil Rasûlullah’a gelip az bir tefekküre altmış senelik ibadet karşılığı sevap aldığını beyanla, Hz. Ebû Bekir’i müjdeleyiniz, buyurdu. Rasûlullah, Hz. Ebû Bekir’in evine kadar gelerek:
• “Ya Ebâ Bekir, ne amel işledin?” diye sordu.
• Hz. Ebû Bekir cevaben dedi ki: “Ya Rasûlallah, her şeyim sana feda olsun. Bu gün ben ne bir köle azat ettim, ne bir fakir doyurdum, ne de bir sadaka verdim. Az önce hatırıma Cenâb-ı Hakk’ın azameti geldi. Rabbimin azametini düşündüm.”

Ebu Zerr El-Ğıfari’nin Tefekkürü

• Ebû Zerr’in vefatından sonra annesine gelip; “Onun ibadetlerinden bize haber ver” diye soruyorlar.
• Annesi: “Normal bizim gibi ibadetlerini yerine getirirdi.”
• “Ayrıca farklı ibadetleri var mıydı?” diye sorduklarında;
• “Günün bir kısmında odanın bir köşesine çekiler, sırtını duvara yaslar, ellerini başına koyar, dakikalarca düşünür, bazen hıçkırıkları yan odaya kadar gelir beni uyandırırdı. Onun değişik bir ibadetini soruyorsanız işte bu tefekkür halidir.”      İmam-ı Azam’ın Tefekkürü:                                                                                                                              İmam-ı Azam bir gün yatsı namazından sonra bir ayet okur ve tefekküre dalar. Cemaat camiyi terk edip gider. Sabahleyin müezzin camiye gelince imamı görüp yanına gidiyor “üstat bugün erken gelmişsiniz” der. İmam ona bakıyor, etrafa bakıyor ve “herkes gitti mi” diye soruyor. Müezzin “hocam ben sabah namazı için geldim” imamı azam “sabah mı oldu?” diyor. “Ben yatsı namazında bir ayet okumuştum onu düşünüyordum” diye cevap veriyor.

HASAN-I BARİ RH.A `,Bir saat düşünmek bir gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır” demiştir.

Konunun baş kısmında tefekkürün tanımını yaparken değindiğimiz gibi meselenin üzerinde düşünüp , kafa yorduktan sonra meselenin  şuuruna vardı mı insan ondan muhteşem sonuçlar ancak o zaman ortaya dökülecektir. Tefekkür bir insanın harekete geçmesi için iyi anlaşılması gereken bir kavramdır. Yani sadece kuru bir düşünceden ibaret değildir tefekkür.

Allah c.c. bizlere de düşünülmesi gereken meseleler üzerinde düşünüp, faydalı sonuçlar elde ettikten sora faziletli ameller işlemeyi nasip etsin inşallah.

ÇALIŞMA BİZDEN , TEVFİK ALLAH”TANDIR.          SELAM VE DUA İLE.