ATEŞ DOLU HENDEKLER

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Sena yücelik, Rahman, Rahim, Aziz, Cebbar, Kahhar olan Allah azze ve celle’ye mahsustur.

Salat son Nebi, Rasul, Hatem’ül Enbiya, Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e, Selam Ehli beytine, Ashabına ve bütün Mü’minlerin üzerine olsun inşaAllah.

Dünyada eşi benzeri olmayan kutsalımız, rehberimiz, kılavuzumuz olan kitabı kerimimizden nasiplenmek ile kıssalardan hisse almaya devam ediyoruz.

“İçi yakıtı bol ateşlerle bol olan o hendekleri kazanlara lanet olsun” (Buruç 4-5)

“Çünkü onlar ateşin çevresinde oturmuş, Mü’minlere yaptıkları azabı seyrediyorlardı.” (Buruç 6-7)

“Onların Mü’minlere kin bağlamaların sebebi sadece Mü’minlerin her şeye Galip övülmeye layık göklerin ve yerin sahibi olan Allah’a iman etmeleridir. Allah her şeye şahittir.” (Buruç 8-9)

İmam Taberi (Rh.A.) tefsirinde bu ayetleri açıklarken Suheybi Rumi’nin Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet ettiği şu hadisi aktarmış ve açıklamıştır;

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu;

“Sizden önce geçen kavimlerin birinin bir kralı vardı. O kralın bir de sihirbazı vardı. Sihirbaz yaşlanınca krala; “bana bir genç ver de ona sihir öğreteyim.” dedi ve ona bir genç gönderildi.

Genç sihirbazı gidip gelirken yolun üzerinde bir Rahibe rastladı. Yanında oturdu ve dinledi etkilendi. Her akşam böyle yapmaya başladı. Genç eve gidince geç kalıyordu ve dayak yiyordu durumu Rahibe bildirdi. Rahip eve geç gidince sihirbaz geç bıraktı, sihirbaza geç gidince evdekiler geç bıraktı dersin.

Bir gün yolun üzerine kocaman bir hayvan yatıp, durmuş ve insanlar geçemiyordu. Genç artık kim haklı ortaya çıkacak dedi. Bir taş alarak Ey Allah’ım Rahip sihirbazdan daha hayırlı ise onu bu taşlar öldür ve taşı atar atmaz hayvan ölür ve insanların yolu açılır.

Genç, Rahibe gider. Olayı anlatır. Rahip, evladım artık sen benden üstünsün. Sen mutlaka imtihan edileceksin. Genç, alaca hastalığını, körleri ve diğer hastalıkları iyileştiriyordu. Kralın, sonradan kör olan adamlarından biri O’nun namını duydu ve ona büyük hediyelerle gitti. O’na Eğer beni iyileştirirsen, bunlar senin olacak dedi. Genç, ben kimseyi iyileştiremiyorum, iyileştiren ancak Allah’tır. Eğer, Allah’a iman eder ve yalvarırsam O, sana şifa verir. Adam iman etti. Allah Celle Celaluhu şifasını verdi. Kralın yanına döndüğünde, kral ona gözünü kim açtı. Adam, Rabbim açtı. Kral senin benden başka Rabbin mi var? Benim de senin de Rabbin Allah’tır dedi. Kral adamı hapsettiği işkence ettiği ve sonunda gencin yerini söylettirdi, genç getirildi. Kral sen hastaları iyileştirir olmuşsun. O da hayır, Rabbim iyileştiriyor dedi. Kral onu da hapsetti ve işkence etti ve sonunda Rahibin yerini söyletti. Rahip getirildi, dininden dön denildi, onu kabul etmedi. Başına bir testere konularak ikiye bölündü. Yine de dininden dönmedi. Kral adamı getirilmesini istedi. O’na da dininden dön dedi o da dönmedi. Testere ile ikiye bölünerek şehit edildi. Genç getirildi dininden, dön dediler dönmedi. Kral, adamlarına; onu en yüksek dağa çıkarın orada sorun dönmezse atın onu gelin dedi. Oraya vardıklarında genç Allah’ım bunların şerrinden beni uzak tut diyerek dua etti. Dağ sallandı kralın askerleri düşerek öldü. Genç, tekrar kralın yanına döndü. Kral bu defa onu başka askerlere teslim etti. O’nu denizin ortasına götürün orada atın. Oraya getirdiklerinde gemi alabora olup askerler boğulup, genç yine gelir ve krala der ki; beni ancak bir şekilde öldürebilirsin. Bütün halkı meydana topla ve beni darağacına astır. Oktanlığından bir ok al ve de ki gencin Rabb’inin adıyla Allah’ın adıyla at vurursun. Kral aynısını yaptı. Alnından vurunca, Genç elini alnına attı ve şehit oldu. Bütün halk, biz gencin Rabbine iman ettik dediler. Sihirbazlar, kralın yanına geldiler. Korktuğun başına geldi. Şimdi buradan kurtulmanın tek çaresi var hendekler çukurlar kazdıracak ve içine ateş dolduracaksın sonra dininden dönmeyenlere oraya atacaksın ve iman edenler tek tek atıldılar. Bir kadın geldi, kucağında çocuğu vardı. Ateşe atılmaktan çekindi çocuk dile geldi. O’na, anne sabret sen hak üzeresin dedi ve oda atladı.”

Hendek Kenarında oturmuş kafirler müminleri seyrediyorlardı. Rabbi bin Enes bu ayetin izahatında. Mü’minler, ateşe atılmadan hemen önce ruhları kabz olunuyor ve hiç acı çekmiyorlardı. Sonra ateş taşarak o kâfirleri feci bir şekilde yaktı. Buyurmaktadır.

Bu kıssadan alınacak derslerden bazıları şunlardır;

1. İman bir iddiadır ispat ve sebat ister.
2. Bir Mü’min tek başına kalsa dahi ben ne yapabilirim ki olumsuzluğuna kapılamaz.
3. Mü’min imanını hiçbir güç sindiremez, ezemez
4. Bir kişi imanındaki samimiyeti ve sebatı bir kavme imana çağırmaya yetebilir anlayışı.

Bugün sen iman eden genç kalk ve uyar. Uyuyan paslanan kilitli kalplerin tamamına hikmet ve güzel öğütle ve en güzel şekilde mücadele etmekle sorumluyuz. Bugün, Rabb’im Allah diyenlere füzelerle bombalarda evleri, yolları, ateş çukurlarına çevriliyor. İman eden de ve inkar eden de yine rollerine devam ediyorlar. Sen de coğrafyan da insanların kalplerin de şirk ateşi yakan şu düzenlere karşı onların ebedi ateşe düşmemeleri için kalk ve uyar. Uyar ki umulur ki kurtulurlar ya da en önemlisi Rabbimiz katında mahşer günü mazeretimiz olsun.

Selam ve dua ile