YERYÜZÜNÜN İLK SAKİNLERİ HZ. ADEM VE HZ. HAVVA – 2

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd alemlerin tek Rabbi tek İlahı, yaşatan, öldüren, dirilten, yegane hüküm koyucu Malikil-Mülk olan Allah’a(cc) mahsustur. Selam ise Rasülüne O’nun ehli Beytine ve tüm mü’minlerin üzerine olsun…

Hz. Adem’in yaratılışından sonra Allah(cc) meleklere ve şeytana da O’nun emrine boyun eğmelerini ve ona secde etmelerini emretmiştir. Fakat aklını vahyin önüne geçiren iblis büyüklük taslamış ve kendini ondan daha üstün görerek emre isyan etmiş böylece kıyamete denk sürecek düşmanlık başlatmıştı.

Ashabı Kiramdan bir topluluktan nakledilmiştir ki; Allahu Teala iblisi cennetten çıkardı ve oraya Hz. Adem’i yerleştirdi. Hz. Adem cennette yalnız olarak geziniyordu. Adem (as) bazen bildiği şeyleri meleklerle paylaşıyor, fakat melekler zamanlarının çoğunu ibadetle geçiriyorlardı. Bu yüzden Adem(as) kendini yalnız hissediyordu. Bir gün uykuya daldı, uyandığında yanı başında duran bir kadın gördü. Işıl ışıl parlayan güzel gözler şefkatle onu seyrediyordu. Aralarında şöyle bir konuşma geçti;

Adem (as) ona; Sen nesin.

• Ben kadınım.
• Nerden geldin.
• Senden, senin özünden. Sen uyurken Allah(cc) beni senin göğsünden yarattı
• Peki Allah seni, niçin yarattı.
• Yalnızlığını gidermek için ve benimle sükun bulasın diye yarattı.
• Şükür Allah’a gerçekten kendimi çok yalnız hissediyordum.

Melekler Adem’e kadının ismini sordular;

• Havva dedi.
• Neden Havva diye sorulunca,
• Çünkü o benim vücudumdan yaratıldı. O benim parçam… Havva hayat soluklayan canlı insan demektir.

Kur’an’ı Kerimde 3 yerde Havva’nın Adem’den yaratıldığı geçmektedir. (Nisa -1) (Araf-189) (Zümer-6)

Bazı rivayetlere göre ise Hz. Havva Hz. Adem’in kendisinden alınan en kısa sol kaburga kemiğinde gerçekleştirilmiş ve bu kemiğin yeri etle doldurulmuştur.(Tefsir-i Kebir)

Bir rivayette ise Peygamber Efendimiz(sav);

“Kadın eğe kemiği gibidir, eğer onu doğrultmaya kalkışsan kırarsın. Onunla geçinmek mutlu olmak istersen bu hakikati kabul ile ondan faydalanırsın buyurmuştur.”(Buhari)

Şuda bir hakikattir ki çoğu erkek bu hadisi bilir ve bunu kadının sadece geçimsiz ve sorunlu bir varlık olduğuna yorar ve ona gözle bakar. Yeri gelir bunu yüzüne vurur. Oysa ki o kadının ona Allah’ın bir emaneti olduğunu unutur. O kadının da bir halife olduğunu Havva annemizin dediği gibi erkeklerin yalnızlığını gidermesi için ve onunla huzur bulmaları için yaratıldığını hiç düşünmez. Sanki ona üzerinde bir yük gibi görür. Bu oldukça yanlış ve kadının İslam’da ki yerini bilmeyenlerin düşüncesidir.

Adem(as) ve Havva annemiz ilk yaratılan insan olmakla beraber aynı zamanda yeryüzündeki ilk eş de onlar olmuştu. Onların cennetteki hayatları tatlı bir rüya gibiydi.

Bazen rüyamızda güzel şeyler görür ve hayatta gerçekleşmesini isteriz, gerçekleştiğini görünce de çocuk gibi seviniriz ya. Cennette de rüyalar gerçek olur, en imkansızları bile olmasını arzu ettiğimiz her şey, hayalimizden geçirir geçirmez… karşınızda durur hemencecik gerçek olur düşlerimiz… her türlü yiyecek, içecek, oturacak yer, konfor, en güzel evler, sevgi, huzur, mutluluk… oradaki varlıkların rengi göz alıcı ve şeffaf… Her tarafta mis kokular… büyülü güzel manzaralar var… okurken dahi orda olmayı arzuladık değil mi? Herkes bu ebedi olan güzel meskenlere sahip olmak ister ama oraya ancak iman edenler gidecektir…

Hayali bile insanı mutlu etmektedir. Peki ya, orda olanlar. İşte bu iki insan oradaydı ve bunca baş döndüren güzelliğin içinde Havva da olunca yanı başında Hz. Adem’in kalbi gerçek mutlulukla dolup taştı. Artık kendini yalnız hissetmiyordu. Havvasıyla dertleşiyor, eğleniyor birlikte yürüyüşlere çıkıyorlardı. Ve öyle bir yerde oldukları için verilen nimetlere karşı Rablerine şükrediyorlardı.

Cenabı Allah Adem ve ondan yarattığı eşi Havva’yı yeryüzüne göndermeden önce bir imtihana tabi tutmak istedi. Bu maksatla onları cennete yerleştirdi ve orada seçtiği bir ağacın meyvesiyle imtihan etti. İkisine de  yasakladığı ağacın meyvesi hariç cennetin bütün meyvelerinden yiyebileceklerini bildirdi. Bu yasağı çiğnedikleri takdirde ise kendi katında zalimlerden sayılacakları hususunda uyardı.

Ebu’l A’lâ El- Mevdudi’nin ifadesiyle;

“Yeryüzünde Allah’ın halifesi olmak üzere yaratılan insanın imtihanı için en uygun yer cennetdir. Çünkü bu şekilde ona Allah’ın yeryüzündeki halifesi olmak üzere yaratılan insana, uygun yerin cennet olduğu, fakat şeytanın aldatıcı sözlerine inanırsa, oradan mahrum kalacağı gösterilmiş olacaktı. Cenneti tekrar kazanmanın tek yolu ise insanı her an saptırmak için fırsat kollayan düşmana karşı başarı kazanmaktı.”

Cennette mesut bir hayat sürmeleri, için Adem ve Havva’ya verilen geniş hürriyet ve buna karşı tabi tutuldukları önemli imtihan Bakara 35’de bildirilmektedir. Hz. Adem ve Hz. Havva yasak ağaca yaklaşmamaları gerektiğini iyi biliyorlardı. Fakat nihayetinde Adem insandı, unutan , kalbi halden hale dönüşüp duran, irade gücü zayıflayan. İblis Adem’in insanlığından kaynaklanan boşluklarını fırsat bilerek içinde köpürüp duran kin ve nefret ateşiyle Adem’e yöneldi ve her gün kötülük zehirinden kulağına fısıldadı durdu aklını çelmeye çalıştı.

Neden bu ağaca yaklaşman yasaklandı biliyor musun çünkü bu ağaç sonsuzluk ağacıdır. Onun meyvesinden yiyen ölümsüz olur melek olur sonsuza kadar yaşar dedi.

Kalbinde ölmeme arzusu olan insan ona kandı ve kendisine en büyük kötülüğü yaptı.Adem a.s. faziletli olanı terk edip daha az faziletli olana meyletti. Onların mücadelesi artık yeryüzünde devam edecekti… Bir sonra ki yazımızda cennetten çıkartılmalarını ve yeryüzünde hayatlarını anlatmaya çalışacağız inşaAllah… bu sure içinde kendimize ibretler alıp şeytanın insanın hayatını nasıl mahfettiğini düşünelim ve ondan korunalım inşaAllah…