sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

Yaratılış Gayesi Ve Verilen Söz 2

Yaratılış Gayesi Ve Verilen Söz 2
10.06.2017
0
A+
A-

Hamd Alemlerin Rabbi,Maliki,Halıkı,yarattığı bütün mahlukatın üzerinde mutlak tasarruf yetkisine sahip,mü’minlere karşı Gafur,Rahim,sonsuz merhamet sahibi olan,kafirlere karşı ise azabı pek şiddetli şedidul ikab olan Allah azze ve celle’ye mahsustur.

Salat ve selam son Peygamber mü’minlerin yegane önderi ve örneği kendisine uyulmadığı izinden gidilmediği müddetçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz. Muhammed (s.a.v)’e ,O’nun ehli beytine , İslam dinini en güzel şekilde yaşayan,iman ve sebatta kıyamete kadar gelecek olan mü’minlere en güzel örnek olan sahabe-i kirama cennet karşılığında canlarını ve mallarını Allah c.c’a satmış akabinde ilahikelimetullah için mücadele ve mücahede eden dünya üzerindeki bütün mü’min ve mü’minelerin mücahid ve mücahidelerin üzerine olsun inşallah.

Bundan önceki yazımda insanoğlunun  boşyere yaratılmadığı başıboşda bırakılmadığı ve gelmesinde şek ve şüphe bulunmayan ahiret hayatında hesap günü dünyada yapmış olduklarımızın hesabını vereceğimizden yaratılış gayemizden söz etmeye çalışmıştım.Bu yazımda ise inşallah Allah c.c’a vermiş olduğumuz söz üzerinde durmaya çalışacağım.Gayret bizden Tevfik Allah azze ve celledendir.

Kur'an Dinle

Kendisinde şüphe bulunmayan,muttakiler için yol gösterici olan ve insanı dosdoğru yola ulaştıracak tek vasıta olan Kur’anı Kerim’de Rabbim şöyle buyurmakta ‘’ Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’’(Zariyat 56) Ayetten de anlaşılacağı üzere insanın yeryüzüne gelişinin tek bir amacı var oda Allah (c.c)’a kulluk.İnsan başka bir maksat veya gaye üzerine değil  ancak Allah c.c’a kulluk için yaratılmıştır.İnsanın yaratılış gayesi olan kulluk tüm bir hayatın ifadesi olmalıdır.Allah azze ve celle’ye kulluk O’nu tek ilah,tek Rabb kabul edip yalnız O’na itaat etmektir.Kulluk yaşamın her anını Allah c.c’ın istediği doğrultuda yani itikad’ta,amelde,ve içtimai (sosyal hayatta,insanlar arası yani toplumsal yaşantıda) alanda Allah azze ve celle’nin emir ve nehiylerini dikkate alarak yaşamaktır.

İtikad’ta kulluk,ibadet (amel)’de kulluk ve içtimai alanda Allah c.c’a kulluğa kısaca da olsa değinmeden geçmemek daha uygun olur zannımca. Kısa ve öz şunları söyleyebiliriz.

İTİKAD’TA KULLUK : İnanılması gereken şeylerin tümüne şek ve şüphe duymadan,tevhid akidesinin gerektirdiği bütün itikadi esaslara inanmak iman etmek ve akidesinde bu imanı bozacak her türlü batıl inançlardan söz ve fiillerden uzak durarak hayat boyunca bu tevhid akidesi üzerine yaşamaktır. Diğer kulluk esaslarının kabul olmasıda ancak buna bağlıdır.Yani itikadın sağlam olmasına.Buda Halıkiyyette,Uluhiyyette,Rububiyette ve Mabudiyette,zatında,sıfatlarında ve fiillerinde Allah azze ve celleyi birlemekle mümkündür.

İBADET ESASLARINDA KULLUK : Allah c.c’ın emrettiğini emrettiği şekilde yapmak ve nehyettiklerinden uzak durmaktır.

Sesli Makale

İÇTİMAİ ALANDA KULLUK : (İslam dini ferdi değil toplumsal yaşanması gereken bir dindir.) Allah azze ve celle’nin insanlık için nazil kıldığı Kur’anın içerisindeki kanun ve hükümlerin uygulanması eğer yürürlükte değilse ilahikelimetullah’ın yeryüzüne hakim olması için mücadele etmektir. Bu açıklamış olduğum kulluk esasları hakikatte birbirinden ayrı değildir.Hepsi aslında bir bütündür.Alimlerimiz kulluğun daha iyi anlaşılması için bu üç halde açıklamışlardır.Bunlardan biri olmadığında diğer ikisininde bir geçerliliği söz konusu değildir.

Allah c.c insanı kendisine kulluk etsin diye yarattı.O halde insana düşen yaratıcısına boyun eğmek ve O’na kulluk etmektir.Zira biz insanlar zaten bunun için Allah azze ve celle’ye bir söz verdik. Bakalım Allah c.c’a ne söz vermişiz ? Hani çocuklara ezberletiriz bizde ne zamandır Müslümansın sualine ‘’Galu bela’’dan beri deriz. Peki ‘’galu bela’’ nedir ? diye sorsak kaç kişi cevap verebilir?

İşte Adem (a.s) ile başlayıp kıyamete kadar gelecek olan bütün insanlardan alınan söz ‘’Hatırlaki Rabbin,Ademoğullarından bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim ? dediği vakit ‘’evet Rabbimizsin şahidiz ‘’ dediler.Bu ahidleşmeyi kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu demiyesiniz diye yapmıştık.’’ (Araf 172.ayet) Bir anne babanın evladına bebekken şöyle yapardın böyle konuşurdun v.s diyerek çocukluğunu hatırlatması gibi Allah c.c’da insanlara Araf 172. Ayetiyle kendisi ile yapmış olduğumuz ahidleşmeyi O’na vermiş olduğumuz sözü hatırlatıyor.Zira ayetin ilk kelimesi dikkat çekici ‘’hatırla ki’’ diyor.

Allah azze ve celle’nin ‘’elestu bi rabbikum’’sualine bütün insanlar ‘’galu bela şehidna’’diyerek cevap vermiştir. Yani evet şahid olduk ki sen bizim Rabbimizsin.diyerek Allah c.c’ı Rabb olarak kabul ettik.

Dikkat edelim Allah c.c’ın en büyük ismi Allah lafzai celalidir. Fakat ademoğullarından alınan ahid ve misak bu ismi şerif ile alınmıyor.Yani ‘’elestu billahi kum’’ (ben sizin Allah’ınız değil miyim?) diye değil ‘’elestu bi rabbikum’’(ben sizin Rabbiniz değil miyim?) diye ahid alınıyor.

Yine dikkat edilmesi gereken bir şey  var kabirdeki sual melekleride ‘’Men Allahuke (Allah’ın kim)’’ diye değil ‘’Men Rabbuke(Rabbin kim)’’ diye soracaktır.Yani sen Allah’ın rabbliğine ortaklar mı tanıdın ? Sen Allah’tan başka Rabler mi edindin ? O’na ortaklar mı koştun ? Yoksa Allah c.c’ı  mı Rabb olarak kabul ettin ? Evet o gün dil irademizin emrinden çıkacak Dünyada Allah c.c’ı rabb kabul etmeyen bir kimse orada Rabbim Allah diyemeyecek.Orada Rabbim Allah diyebilmek için burada ‘’Rabbim Allah’’ diyerek bu sözü kalbimizle tasdik edip dille ikrar ederek yaşantımızda da bunu ispatlamamız gerekiyor.Onun içinde ayette geçen ‘Rabb’ kavramının ne demek olduğunu bilmemiz lazım.Çünkü ilah ve Rabb kavramları iyi anlaşılmadığı müddetçe tevhidi ve şirki de birbirinden ayırmamız mümkün olamayacaktır.

Rabb ; terbiye eden,islah eden,malik,sahip,yaratıcı,efendi,otorite sahibi,tasarruf yetkisine sahip gibi anlamlar ifade eder.Arapça bir kelimedir. Şimdi Allah c.c’dan başka Rabb edinmek nasıl olur ? ve bu kavramla ilgili olarak burada en önemlilerinden olan ve yeryüzündeki insanların bilerek veya bilmeyerek en çok şirke düştüğü iki noktaya açıklık getirmeye çalışalım inşallah.

1- Yahudiler hahamlarını,hristiyanlar rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’dan başka Rabler edindiler.Oysa kendilerine sadece tek ilah olan Allah’a kulluk yapmaları emredilmişti.Ondan başka ilah yoktur.O onların koştukları eşlerden münezzehtir.(Tevbe 31)’’ Bu ayette geçen Rab kelimelerinin çoğulu olan ‘’erbab’’ lafızları toplulukların önder edindikleri kimseleri hiçbir delile dayanmaksızın emir ve yasaklarına uyduklarına işaret etmektedir.Bu ayeti bizzat Peygamberimiz (s.a.v) tefsir etmiştir. Önceden hristiyan olan Adiyy bin Hatim boynunda altından bir haç olduğu halde Peygamberimizin huzuruna geldi.Efendimiz (s.a.v) ona : ‘’Ya Adiyy boynundan şu putu çıkar’’ buyurdu. Bu arada efendimiz (s.a.v) ‘’Yahudiler hahamlarını hristiyanlar rahiplerini ve Meryem oğlu mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler’’Tevbe 31; mealindeki ayeti okuyordu Adiyy : ‘’Ey Allah’ın Rasulü hristiyanlar rahiplerine ibadet etmediler ki (onları rab edinmiş olsunlar ) ‘’ dedi. Peygamberimiz (s.a.v) ‘’Evet ama onlar (hristiyan rahipleri ve Yahudi hahamları)Allah’ın helal kıldığını haram,haram kıldığını da helal saydılar onlarda buna uydular.İşte onların bu tutumu onlara ibadet etmeleri ve onları rab kabul etmeleridir.’’ buyurdu.(Kaynak:Bütün tefsir kitapları)

Bu hadisi şerif açık olarak gösteriyor ki herhangi birini rab edinmiş olmak için ona rab adını vermek şart değil ya da önünde secde etmek gerekmiyor.Allah’tan başkalarının emrine Allah’ın dinine uyup uymadığına bakmadan itaat etmek,Allah’ın hükmüne karşı başkalarının hükmüne tabi olmak,Allah’tan başkasına itaat ederek O’nun dininin emir ve yasaklarına muhalif başkalarının kanunlarını tercih etmek Allah azze ve celle’den başka rab edinmektir.

2- Yusuf ona dediki ‘’Haydi rabbine dönde sor bakalım ellerini kesen kadınların maksatları neymiş? Hiç şüphesiz Rabbim onların oyunlarını çok iyi bilir.’’ (Yusuf 50) Ayette iki rab kelimesi geçmekte.Bu ayetin baş tarafında geçen rab kelimesiyle mısırlıların azizi efendisi kasdedilmiştir.Çünkü mısırlılar onun otoritesini ,emir ve yasak koymaya yetkili olduğunu  kabul ediyorlardı.İşte bu bakımdan ayette geçen Rabbine dönden kasıt efendine dön anlamındadır.Rabbim derkende Yusuf (a.s) Allah c.c’ı kastediyor.Çünkü Yusuf (a.s) Rab olarak yani emredici ve yasaklayıcı olarak Allah c.c’ı kabul ediyordu.Zaten emir ve yasak koyma yetkisine sahip olan sadece Alemlerin Rabbi’dir. Fakat kim kanun ve hüküm koyucu olarak Allah c.c’dan başkasını kabul ederse bu kanun koyucuları Rabb edinmişler demektir. ‘’Hiç şüphesiz Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz’’ (Nisa 48)

Bundan sonraki yazımda nasip olursa inşallah günümüz insanının rabb anlayışına değinmeye çalışacağım inşallah.

Rabbim hakkı hak bilip hakka sarılan,batılı batıl bilip batıldan uzaklaşan kullarından eylesin inşallah. Davamızın başı ve sonu Allah azze ve celle’ye hamd etmektir.

Elhamdulillahirrabbilalemin..

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.