sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolar
Kur'an Dinle
Sesli Makale

Serbest ve Yasakları Belirleyen Allah(C.C)’tır

Serbest ve Yasakları Belirleyen Allah(C.C)’tır
27.12.2023
0
A+
A-

Bismillahirrahmanirrahim

Övgülerin tamamına layık, tüm noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah Azze ve Celle’nin zatı celaline Azim olan egemenliğine, hakimiyetine yakışır şekilde hamd olsun, salat ve selam kutlu yolun yolcusu nurlu yolda verdiği mücadeleyle bütün Müslümanlara örnek olan örneğimiz ve önderimiz Hz. Muhammed’e s.a.v, onun ehli beytine ve ashab-ı kiramına, gerek geçmişte yaşamış, bugün yaşamakta olan ve bundan sonra yaşayacak olan bütün Müslümanların üzerine de salat ve selam olsun inşallah.

Giriş `, Kâinatın her neresine bakarsanız bakın ve Allah’ın c.c yaratmış olduğu hangi varlığa bakarsanız bakın Allah c.c her biri için bir ölçü ve sınır belirlemiştir. Bu sınır bulut için yağmur yağdırmak, güneş için ısıtmak ve ışık vermek, bitkiler için fotosentez yapmak (oksijen verip karbondioksit almak), ateş için yanmak, dağlar için kazık görevi görmek, tavuk için yumurtlamak, inek için süt vermek, arı için bal yapmaktır. Bizim fark edip ve fark edemediğimiz her ne varsa Allah c.c bunlar için yapabileceklerini belirlemiş ve bunlar bunun dışına çıkmamaktadır. İşte bu mahlûkları yaratan ve bizi de yaratan Allah c.c bizlere de bir şeyler yapmamızı emretmekte ve bir şeyleri de yasaklamaktadır. İşte yapmamızı istedikleri bizler için helal, yapmamızı istemediği şeyleri de yapmamız bizler için haramdır. “helal” kelimesinin bugünkü karşılığı “serbest” yani yapabilirsiniz, “haram” kelimesinin bugünkü karşılığı ise “yasak” yani yapamazsınız demektir. Kısacası bunu böyle anlamamız gerekmektedir.

Kur'an Dinle

Tevbe – 31 / Onlar, hahamlarını, rahiplerini ve Meryemoğlu İsa Mesihi, Allah’tan başka rabler edindiler. Hâlbuki onlar, ancak bir olan ve kendisin­den başka ilah olmayan Allaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah, on­ların koştukları ortaklardan münezzehtir.

Taberi rh.a / Adiy b. Hatim diyor ki: “Ben, Resulullahın yanına gittim. Boynumda altın’dan bir haç bulunuyor­du. Bana dedi ki: “Ey Adiy, bu putu çıkarıp at.” Ben onun, Tevbe suresinin “Onlar, hahamlarını, papazlarını ve Meryemoğlu İsa Mesihi, Allah’tan başka rabler edindiler.” âyetini okuduğunu işittim. (Dedim ki: “Ey Allahın Resulü biz onlara ibadet etmiyorduk ki,) Resulullah da buyurdu ki: “Dikkat edin, Yahudi ve Hristiyanlar, din adamlarına tapmıyorlardı. Fakat onlar, hahamlar ve papaz­lar kendilerine bir şeyi helal kılınca onu helal sayıyorlardı, bir şeyi haram kılın­ca da onu haram kabul ediyorlardı.

Huzeyfetül Yeman “Yahudi ve Hristiyanlar, Allahı bırakıp ta hahamlarım ve papazlarını rabler edindiler.” buyuruluyor. Bunlar, haham ve papazlara ta­pıyorlar mıydı?” diye sorulunca o şu cevabı vermiştir: “Hayır Yahudi ve Hristiyanlar, bunlara tapmıyorlardı. Fakat haham ve papazları, kendilerine bir şeyi he­lal yapınca onlar onu helal görüyorlar bir şeyi haram yapınca da onu haram sa­yıyorlardı.”

 

Sesli Makale

Abdullah b. Abbas da demiştir ki: Hahamlar ve papazlar, Yahudi ve Hristiyanlara, kendilerine secde etmelerini emretmemişlerdir. Fakat onlar, Allah’ın emirlerine aykırı emirler vermişler, onlar da bu emirleri tutmuşlardır. Bu sebep­le Allah, hahamları ve papazları “Rabler” diye isimlendirmiştir.”

 

Örnek / Çocuk anne rahminde yetiştirilmeye başladığından itibaren Allah’ın ona koymuş olduğu beslenme şekli yani ona helal ( serbest) kılınan beslenme şekli göbek bağı ile beslenmektir. Bu çocuğu yaratan Allah c.c herşeyi bildiği için çocuk için faydalı olan beslenme şeklinide bilendir. Çünkü çocuk göbek bağından beslenmemiş ve ağzından beslenmiş olsaydı bunu kendi ayarlayamayacağı için boğulma riski çok yüksek olacaktı. Bunu en iyi bilen Allah c.c onu anne rahminde göbek bağıyla besledikten sonra yeryüzüne çıktıktan sonra göbek bağından beslenmeyi yasaklayıp, ağzından beslenmeyi serbestleştirmiştir. Yasak olan şeyi annesinin onu düzenli ve ayarlı besleyeceğinden dolayı ona ağzından beslenmeyi serbest bırakmıştır. İşte bu rab olan serbest ve yasak hudutların belirleyen Allah’ın c.c kullarına takdiridir. Hiçbir kul bunun dışında hareket edememektedir.

 

Müslim – cennet – 63 / Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Rabbim, bugün bana öğrettiği şeylerden bilmediklerinizi size öğretmemi emretti. (Ve buyurdu ki): “Benim bir kula verdiğim bir mal helaldir. Ben bütün kullarımı Hanif (Müslüman, hakka taraftar) olarak yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip, (fıtri) dinlerinden alıp götürdüler, kendilerine helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Kendisine bir güç vermediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler.”

Açıklama / Allah c.c kullarının tamamını İslam fıtratı üzerine yaratmıştır. Fakat onlar Allah’ın c.c kendilerine helal kılmış olduğu malları kendilerine haram kıldılar ve Allah’a c.c ortak koşmuş oldular. Hem de ellerinde buna dair Allah’tan c.c hiçbir delil olmadığı halde. Bir kimse elinde hiçbir delil bulunmadığı Allah’ın c.c kendisi için helal kılmış olduğu birşeyi kendi kendisine haram kılarsa Allah’a c.c ortak koşmuş olmaktadır.

Helal haramlar toplum olarak yiyecek içecek zannedilmiştir. Asılda sadece bunlardan ibaret değildir.

Haramların haram kılınması faydasız olmasındandır.

Helallerin helal kılınması faydalı olmasındandır.

 

Furkan – 53 / O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.

Vehbe zuhayli rh.a / Birbirine zıt özelliklerdeki iki denizi birbiriyle komşu, birbirine bitişik ama karışmayacak şekilde kılan Allah’tır. Biri gayet berrak, içimli, son derece tatlı bir su, diğeri de acı ve çok tuzludur. Fakat sanki aralarında bir engel, bir perde varmış gibi biri diğerine karışmamaktadır. Sanki bunlar birbirinden ay­rılmış, birbirinden uzaktırlar. İkisi birleşmez ve biri diğerine karışmaz. Bu iki deniz gözle bakıldığında tek denizdir. Fakat gerçekte birbirinden ayrıdırlar.

Başka hangi delil Allah’ın göz kamaştırıcı kudretine bunun kadar delâlet edebilir? Su aynı sudur. Fakat tatlı su tuzlu su ile karışmaz. Allah bu iki suyu tatlı ve tuzlu su olarak yaratmıştır. Allah nehirleri, pınarları ve kuyuları tatlı yaratmıştır. Tatlı, içimli ve berrak deniz suyu bunlardır. Allah doğu ve batıdaki denizleri ve beş okyanusu tuzlu olarak yaratmıştır. Denizin tuzluluğu safiyeti­nin ve bozulmamasının sebebidir. Denizin havası med-cezirle yenilenir, bundan dolayı balıklar denizin derinliklerinde huzurla yaşayabilirler.

 

Kasas – 12 / Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) “Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?” dedi.

 

Mevdudi rh.a / Yani, “Çocuk, Kraliçenin onu emzirmek için çağırdığı hiçbir süt annenin memesini ağzına almıyordu.”
Bu, kız kardeşin küçük kardeşinin Firavun’un sarayına ulaştığını anlayınca eve dönmediğini ve akıllıca bir hareketle, ne olup biteceğini öğrenmek üzere orada kalmış olduğunu gösterir, sonra çocuğun hiçbir sütanneyi kabul etmediğini görüp, Kraliçenin ona uygun bir sütanne için telaşa kapıldığını anlayınca akıllı kız, doğruca saraya gitmiş ve şöyle demiştir: “Size onu büyük bir sevgiyle yetiştirecek birini söyleyebilirim.”
Burada göz önünde bulundurulması gereken bir şey vardır. Eskiden bu ülkelerin soylu ve hali vakti yerinde aileleri genellikle çocuklarını yetiştirmeleri için sütannelere (dadılara) teslim ederlerdi. Rasûlullah’ın (s.a) sireti’nde şehir dışından, çöllerden dadıların gelip, hali vakti yerinde olan ailelerin çocuklarını yüksek ücretler karşılığında emzirmek ve büyütmek üzere aldıklarını biliyoruz. Bizzat Rasûlullah (s.a.) Halime Sadiye tarafından çöle götürülmüştü. Aynı görenek Mısır’da da vardı. Musa’nın (a.s) kız kardeşinin (ablasının) uygun bir dadı getirebileceğini değil de, özen ve sevgiyle onu yetiştirmeyi tekeffül edebilecek bir hane halkını tavsiye edebileceğini söylemesi bundandır.

Araf – 54 / Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir.

Mevdudi rh.a / “Allah kâinatın yalnız yaratıcısı değil, aynı zamanda onun hakimi ve idarecisidir. Onu yarattıktan sonra ne onun idaresini başkalarının eline bırakmış, ne bütününü veya cüzünü kendinden bağımsız kılmıştır. Aksine, bütün alemin işleyişi ve düzenini bizzat kendi elinde tutmuştur. Gün ve gece kendi başlarına değil, mevcut nizamı değiştirebilecek veya durdurabilecek güce sahip Allah’ın emri ile birbirlerini izlerler. Güneş, ay ve yıldızlar da bunun gibi, hiçbir zatî güçleri yoktur, tümüyle O’nun emrinde ve konulan ilahî kanunların doğrultusunda kayıtsız-şartsız çalışırlar.”

Nahl – 116 /  “Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla: “Şuna helal buna haram” demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.”

Mevdudi rh.a / Bu ayet açıkça, haram ve helâli belirleme hakkının sadece Allah’a ait olduğunu gösterir. Veya başka bir deyişle, kurallar koyma yetkisi sadece Allah’ındır. Bu nedenle helâl ve haramı belirlemeye yeltenen herkes O’nun haklarına tecavüz etmiş olur. Elbette ilâhî emri nihai otorite olarak kabul eden bir kimse, belirli bir şeyin veya hareketin haram mı yoksa helal mi olduğunu bundan çıkarabilir.
Haramı ve helâli belirleme yetkisini haksız yere üstlenmek iki nedenden ötürü Allah’a karşı yalan uydurmak olur:
1) Böyle bir kimse, Kitab’ı gözönüne almaksızın, kendisinin helâl ve haram dediklerinin Allah tarafından helâl ve haram kılındığını söyler veya:
2) Allah’ın helâli ve haramı belirleme yetkisinden vazgeçtiğini ve insanları hayatlarıyla ilgili hükümler koymada serbest bıraktığını söylemek ister. Tabii ki bu iddiaların her biri Allah’a karşı uydurulmuş bir “yalan” ve bir iftiradır.

İşte yüce Allah’ın yiyeceklere ilişkin helal ve haram sınırlarını bildiren yasası budur. Puta tapıcılığın kuruntularına dayanarak O’na karşı gelmeyin. Yalan söyleyip Allah’ın helal kıldığını haram saymaya çağırmayın. Çünkü haram kılma ve helal yapma ancak Allah’ın emriyle mümkün olabilir. Çünkü bu bir yasamadır. Yasama yetkisi ise sadece Allah’ındır. Bu konuda insanın hiçbir yetkisi yoktur. Allah’ın emri olmaksızın hiç kimse kendisi için yasama hakkı isteyemez. Böyle bir iddiada bulunmak düpedüz yalan sözledir. Allah’a iftirada bulunanlar ise asla kurtulamazlar.

ÇALIŞMA BİZDEN, TEVFİK ALLAH”TANDIR.        SELAMUN ALEYKUM.        

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.