SEN VE RABBİN GİDİN SAVAŞIN DEMEYECEĞİZ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd-ü Sena yücelik Rahman Rahim din gününün tek sahibi Allah azze ve celle’ye mahsustur.

Salat son Nebi ve Resul Hatem’ül Enbiya Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e selam ailesine ashabına onlar gibi inanan ve yaşayan tüm müslümanların üzerine olsun.

Yeryüzünde en değerli değişmeyen Allah azze ve cellenin kendi himayesine korumasını almış olduğu insanı esfel-i safilin’den alayi illiyine ulaştıran yani aşağılık olmaktan kurtarıp yükseltip Allah’a kulluk vazifesine götüren ilahi kitabımız Kur’an-ı Kerim’den Maide Suresi 20- 26 ayetleri arasında Musa aleyhisselam ile israiloğulları’nın arasında geçen ve günümüze ışık olan bir kısa ile karşı karşıyayız.

Maide 20 : Musa kavmine Ey kavmim Allah’ın size olan nimetini düşünün içinizden peygamberler yetiştirilmiş ve sizi hükümdar yapmıştı dünyalarda kimseye vermediğini size vermişti.

Maide 21 : Ey kavmim Allah’ın size takdir ettiği mukaddes yere girin ardınıza dönmeyin yoksa kaybedenler olarak dönersiniz.

Bu kavim öyle bir kavim ki Allah Celle Celalühü onlar içerisinden peygamberler çıkarmış, Firavun’un zulmünden kurtarırken denizi yararak onları bu imkansız görünen nimeti sunmuş, gökten sofralar indirmiş sayamayacağımız kadar nimet. Ancak onlar her seferinde eski hayatları onların zillete alışıp izzete layık olamayışlarıyla devam etmiş Firavun’un zulmünden kurtulurken denizin yarılma mucizesi gark olmuşken Samiri putçuyu o düzensizliği görünce haşa Ey Musa bize de bir put yapsana demişler. Gökten inen sofra yerine mercimek, soğan, sarımsak istemişler. Aslında onların kalpleri aşağıda olduğu için yüksekten gelen onlara beğenmeme hissiyatı veriyordu.

Burada da esaret altında olan Mescidi Aksa’yı almaları için onlara Allah’ın emri olan cihadı emrediyor. Ancak oraya ordu geçmeden keşif ekibi istihbarat ajanlarını gönderiyor. Musa as. onlar 12 kişi oldukları rivayet ediliyor oraya vardıklarında adamların dev gibi cüsseli iri yarı olduklarını görürler Hatta bir tanesi onları yakalayarak kolunun altına hepsini sıkıştırıp kralın huzuruna çıkar onlara neden geldiklerini sorar öğrenir onlara zarar vermeden bırakır sebebi ise kral onların korktuklarını anlar ki gidip kavimlerine anlatsınlar da bize bulaşmasınlar istemişti. İkisi müstesna diğerleri kavimlerin döndüğünde onlara o alçak korkak kafir halkı gözlerinde büyüterek cesaretlerini kırdı. Yalnız ikisi hariç onlar Allah’a İhsan üzere iman etmiş ihlaslı kişilerdi.

Maide 22 : “Ey Musa orada zorlu bir millet var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya girmeyeceğiz eğer çıkarlarsa biz de gireriz.

Maide 23 : “Allah’tan korkanlardan Allah’ın nimete erdirdiği iki adam üstlerine kapıdan yürüyün oradan girerseniz şüphesiz galip gelirsiniz eğer gerçek müminleriseniz Allah’a güvenin.”

Bugün Avrupa’yı gözlerinde dev gibi gören onların sahte fikir kurallarını yaşantılarını haşa kalıcı gören yıkılmaz, yok olmaz zanneden onların silahlarından askerlerinden savaşçılarından ödü kopan pısırık sadece kendi bedeni ve ailesi için çalışıp çabalayan kelimedeki müslüman bu misal o günden bugüne verasetle sanadır. Sana at artık bu zillet çukurlarını beşerden kaynaklı bütün yapmacık oyunları rabbine, kitabına, peygamberine dön yönünü ki kalbin ona dayansın ki sonra yalnız ona güvensin nimetlik adamlar Allah’a adananlardır.

Ve İsrailoğulları asıl yüzlerini kalplerini bakın nasıl ifade ediyorlar.

Maide 24 : “Ey Musa onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın biz ise burada oturacağız.”

Maide 25 : “Musa Rabb’im ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum artık bizimle bu yoldan çıkmış milletin arasını ayır.”

Maide 26 : “Allah yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacakları 40 yıl orası onlara haram kılındı. Sen yoldan çıkmış kavim için tasalanma.”

Sen ve rabbin gidin savaşın çok alçakça geliyor değil mi? Ancak müslüman nefsine muhalefet etmez ise dünyada kalıcı zihniyete sahip olur, ahireti ertelese düşülecek durum budur.

  Sevban ra. rivayetle Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdu:

“ Yakında yiyicilerin sofraya birbirini çağırdığı gibi başka kavimlerin sizin üzerinize cullanacakları gün yakındır.”

Sahabe:

“ Ey Allah’ın Resulü bu mesele az oluşumuz dan mı olacak?”

Rasulullah:

“ Bilakis çok olacaksınız. Ama selin önündeki çerçöp gibi güçsüz. O gün sizin korkunuzu düşmanınızın kalbinden çıkaracak ve kalbinize vehn atacak.”

Sahabe:

“ Vehn nedir ey Allah’ın Resulü?”

Rasulullah:

“ Dünya sevgisi ölüm korkusu.”

Evet İsrailoğullarını aşağılık duruma getiren buydu. Dünyayı araç değil amaç gibi görmeleri ve onun sevgisi Allah’a verdikleri ahdi dahi önemsizlestirdi.

Bu sebeple Allah Celle Celalühü onları 40 yıl tih çölünde mecnun gibi dolaştırdı. 20 yaşın üstündekilerin hepsi orada ölüp gittiler ve sonradan genç nesil oradan kurtuldular.

Gökteki yıldız olan sahabe bedire gittiklerinde kervan baskınında Allah ve Resulü onlara savaş emri verdi. Orada ansızın Resulullah sahabesinin nabzını ölçüyor. Ensardan bir mücahid :

“ Biz sana israiloğulları gibi sen ve rabbin savaşın biz gelmiyoruz demeyecegiz.”

İşte Allah’ın ve Resul’ünün razı olduğu topluluk İslam’ın şahidi olarak yaşadılar ve şehid olarak öldüler Allah cc böyle bir mümin istiyor zaten.

Ama Uhud Savaşı’nda Abdullah Bin Selül ve arkadaşları sen ve rabbin gidin savaşın biz ailemizi koruyacağız diyerek geri döndüler. Dikkat et müslüman bunlar Resulullah’ın davetiniz muhatap olmuş onun meclisine giren arkasında namaz kılan ama is nefsine muhalefetle birlikte Allah yolunda cihada mücadeleye geldiğinde kalpleri dışarı vuran zavallı kişilerdi..Onlarda müslüman ismiyle dolaştılar. Tıpkı israiloğulları gibi Rabbim bu sıfatlardan bizi muhafaza eylesin.

( Hamd Alemlerin Rabbine Mahsustur.)