NASİHATE KULAK VER

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

      Hamd alemleri yoktan var eden yeğane hakimiyet sahibi Allah azze ve celle’yedir. O’na kulluk eder O’ndan yardım dileriz. Salat ve selam son Rasul Hz. Muhammed(s.a.v.)’e onun Ehl-i Beytine,sahabesine ve tüm müminlerin üzerine olsun.

”İmam Gazali şöyle buyurmuştur; nasihat etmek kolaydır, onu kabul etmek zordur. Nefislerine uyanlara, dünya zevklerinin peşinden koşanlara, nasihat acı,haramlar ise tatlı gelir.”

Peki nedir nasihat?

Nasihat; terim olarak bir kimsenin düzelmesini sağlayan sözü veya fiili araştırmak, bir şeyi saflaştırmak, yabancı maddelerden ayırmak, samimi olmak, öğüt ve akıl vermek, yol göstermek demektir.

Nasihat aslında İslami davetin bir parçasıdır. Bütün Peygamberlerde kavimlerine tebliğ yaparken aslında nasihat etmişler yani onlara doğru yolu onlar için faydalı olanı göstermişlerdir.

Aslında İmam Gazali’nin nasihat hakkında ki değerlendirmesi kişiyi epeyce bir düşündürüyor. Evet bazen kişi karşısındakine çok güzel sözler söyler, hatta daha söylenecek ne kaldı ki diyecek duruma dahi gelir. Fakat sonuç her zaman hatta çoğu zaman bizim istediğimiz gibi olmaz.

İşte bunun sebebi söylenen sözlerin nefislere ağır gelmesi, kişi bunu onaylasa da genelde arkasından bir mazeret gelir.

”İmam Hattabi; nasihat ve felah kavramlarından başka, dünya ve ahiret hayatlarını bir araya toplayan başka bir kavram bilmiyorum.”demiştir.

Aslında nasihatçinin nasihatini kabul etmesinin yolu onu  davet ettiği o dini sevip onu istemesidir. Yoksa kişi haklısın deyip de aynı haline devam edecektir.

Bir de şöyle bir durum  vardır ki İslam adına nasihatlerde bulunan insanlar toplum tarafından pek sevilmez. Onu görünce kişi boş muhabbet yapmayacağını bildiği için ya yolunu değiştirir, yada görmemezlikten gelir. Çünkü bilir onunla yani mümin kişilerle hak dışında batıl söz konuşamayacağını.

Bu her asırda böyle olmuştur ki en güzel örneklerde Peygamberlerdir. Salih(a.s.)’ın kıssasına baktığımızda onun nasihatine kulak vermeyen o kavmin helak olduğunu  ayetlerde geçtiği üzere bilmekteyiz.

Salih a.s. onların yerde yatan cesetlerine bakıp şöyle demişti; ”Dedi ki; ey kavmim, gerçekten ben aranızda size nasihat ve öğüt vermek hususunda bütün gücümü, takatimi ortaya koydum. Fakat sizler öğüt verenleri sevmezsiniz. Bu yüzden aleyhinize azap sözü hak oldu.(araf-79)”

        Bugün de aynı şekilde öğüt verenler sevilmemekte. Çok bilmiş diye bakılmakta. Fakat  bu dünyada bizleri kurtuluşa götürecek nasihatlara kulak vermemenin sonucu kişi için hüsrandır. Bu dünyada olmasa da ahirette akıbet bellidir. Kişi çok pişman olur ama artık iş işten geçmiştir.

Birde nasihata şu açıdan bakalım ki başkasının hatasını yanlışını görüp uyaran derdi insanlara hakikati anlatmak olan  Müslüman bir fert kendisi acaba nasihatlere ne kadar açık…?

Ona bir hatası yanlışı söylendiğinde nasıl bir tepki vermekte. Hemen üste çıkıp kendini haklı çıkartma yollarına mı girmekte ? Yoksa haklısın kardeşim deyip nefsini sorgulayıp bu nasihatlere yol göstermelere mi uymakta..? Demem o ki insanlara hakkı anlatırken onların yanlışlarını uyarıp üzerlerindeki hasletlerini kaldırmak için çabalarken, kendimizi unutmayalım.

”Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. Onlar insanlara iyiliği emreder, kötülüklerden alıkoymaya çalışırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah’a ve resulüne itaat ederler, İşte bunları Allah rahmetiyle yargılayacaktır. Çünkü Allah azizdir hakimdir.(tevbe-71)

    Müminler olarak bir birimizin destekçisi yardımcısı olalım başkalarına yaptığımız nasihatleri önce kendimiz alalım ki Allah azze ve celle’ni rahmetiyle yargılanalım inşallah..

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN