KURT KALPLİLER

13.08.2018

A⁺

A^-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

KURT KALPLİLER

Hamd âlemlerin Rabbi yegane İlah, Rabb, hakimiyetin kayıtsız şartsız sahibi, Allah (cc)’a mahsustur.

Salat ve selam hidayet önderi, hatemu’l-enbiya, âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Rasulu (sav)’e, ehline, sahabesine ve tüm müminlerin üzerine olsun.

Hadislerde sık sık şu ibare ile karşılaşmamız mümkündür; ‘Ahir Zaman’. Bu dönem Allah Rasulu (sav)’in vefatıyla başlayıp, kıyamete kadar sürecek olan zaman dilimidir. Ve bu dönemde türlü türlü fitnelerin, kargaşaların çıkacağı hadislerle varid olup günümüzde tezahür etmiş olması birçok kimse tarafından bilinen bir hadisedir. Bilinmesine biliniyor ama ibret alanların, dikkate alanların sayısı, bilenlerin sayısı kadar çok değil. Biz bu yazımızda ahir zamanda gerçekleşeceği bildirilen günümüzde ise tezahürünün bizzat yaşandığı bir hadisi ele alacağız.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ahir zamanda bazı kimseler çıkacak ve dini dünyaya alet edecekler insanlara yumuşak görünmek için kuzu derilerine bürünecekler ve dilleri şekerden tatlı, fakat kalpleri kurt kalbidir. Allah şöyle buyurur: Benim affıma mı güvenip gururlanıyorsunuz, benim rahmetime mi güvenip cesaretli davranıyorsunuz şanıma yemin ederim ki onlara kendimden bir imtihan vesilesi göndereceğim yumuşak huylu olanlar bile şaşkına çevrilecektir.” (Tirmizi, Zühd,59)

Hadisin içeriğinde dehşet veren ifadeler mevcut. Dini dünyaya alet etmek, kuzu postunu giyen kurt kalpliler, dillerinin şekerden tatlı olması…

Bu kimseler, halktan alelade bir kişiliğe sahip kimseler değil bizzat toplum tarafından itibar gören, ilimli olarak tanınan, Allah katında çok üstün bir makama sahip olduğu iddia edilen (Allah dostu vs), kanaat önderi olan kimselerdir. Zaten eğer sıradan bir insan olmuş olsalardı saymış olduğumuz maddelere sahip olduğu zannı kimse tarafından beslenmezdi. Hadiste bildirildiğine göre bunların hasletlerinden bir tanesi olan, dini dünyaya alet etmeleri; Dini kullanarak mal, mülk, şöhret kazanmaları, mevki sahibi olmaları gibi dünyalık meta elde etme noktasında birçok imkâna sahip olma şeklinde görülmektedir. Ve bu kimselerin dilleri öyle tatlıdır ki konuşmaları çok keskindir, belagatlı bir konuşmaya sahip olup karşı tarafı adeta büyüleyen bir üsluba sahiptirler. Gene bir başka hadis-i şerifte Allah Rasulu (sav), onların bizim konuştuğumuz gibi konuşacaklarını bizim giyindiğimiz giyineceklerinden bahsediyor.Ama çağırdıkları yer Cehennem olacaktır. Hatta Allah Rasulu (sav) bunları tanımlarken bu kimseleri Cehennem Davetçileri olarak tanıtmıştır.(Buhari,Müslim)

Hasletlerini açıklamakla bitiremeyeceğimiz bu kimselerin en temel özelliği Müslüman kimliğine bürünmüş olmalarıdır. Yukarıda vermiş olduğumuz Cehennem Davetçileri hadisinde bu gerçeğe dikkat çekilmektedir. Kuzu postu giyerek kuzuları kandıran, onlardanmış gibi gözükerek kuzulardan faydalanan kurt ile dini dünyaya alet eden bu bel’amların, kanat önderlerinin tasviri ne kadar da ibret doludur. Bu kurt, kuzulara planını hissettirmemek için sinsi yollara başvurmaktadır. Ve o kadar temkinli ve dikkatli bir şekilde yaklaşır ki adeta kuzular kendilerini boğazlamak için fırsat kollayan bu kurtların peşinden ayrılamayacak dereceye ulaşacak kadar onun tesiri altında kalmışlardır.

Bugün Müslüman kimliğine bürünüp adeta ardında kitleleri barındıran bu ilim sahipleri insanlar nezdinde itibar kazanmak ve takip edilir bir seviyeye gelmek içinde kurdun kullandığı taktiği kullanmışlarıdır. İnsanlara kolay yoldan Cennet’i kazanabileceklerini aktaran, Kur’anı kullanarak insanların zevklerine ve işlerine göre fetva vermek için adeta yarış yapan, tüm bunları yaparken de insanların iyiliğini düşünüyormuş gibi onlar için fedakârlık yapıyormuş gibi tavırlar takınarak, onlara kendilerindenmiş gibi bir izlenim vermeye çalışır. Bu kuzu postuna bürünen kurt kalpliler için Allah (cc) kitabında mealen şöyle buyurmaktadır;

“Allah’ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır.” (Bakara/174)

Bu ayetin tefsirinde Mevdudi (rha) şunları kaydetmiştir;

“Bunlar, ilâhî kitapları bildikleri halde onları halktan gizleyen ve aralarında yaygın olan tüm bâtıl inanç, kötü gelenek ve gereksiz kısıtlamalardan sorumlu, yeni yeni kurallar uyduran bilginlerdi. Ayrıca onların bir suçu daha vardı. Halk arasında kasten yaygınlaştırılan cahillik nedeniyle ortaya çıkan kötü davranış ve geleneklere karşı bir tek kelime bile söylememişlerdi. Sadece bununla da kalmamış, çoğunluğun bu üzücü durumunu kendileri için avantajlı bulmuş ve bu nedenle Allah’ın emirlerini halktan gizli tutmaya devam etmişlerdi.”

Beşeri sistemlerin ayakta kalmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de gene bu gruptur. Verdikleri fetvalarla ve yönlendirmelerle beşeri sisteme itaati emrederler hatta bunun için konferanslar vermekten dahi kaçınmazlar. Allah’a kulluğu emretmeleri gerekirken dışındakilere kulluğu emrederler. İşte bunlar için ve bunlara uyanlar için acıklı bir azap vardır.

“Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: Gerçekten biz, size uymuş (teb’anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz? Büyüklenen (müstekbir) ler derler ki: Biz hepimiz (ateşin) içindeyiz; gerçek şu ki Allah, kullar arasında hüküm verdi (artık) .”(Mümin/47-48)

İşte bu kurtlar, fitneden, bozgunculuktan, kargaşadan, vahşetten başka hiçbir şey insanlığa sunamazlar ve bir düzen dahi kuramazlar. Onların kurmuş olduğu düzen ya da kurmak istediği düzen kendi hevalarına zeval vermeyecek bir düzendir ve bunun içinde binlerce insanı harcamaktan ekini ve nesili yok etmekten asla kaçınmazlar. İnsana bir hayvan kadar dahi değer vermeyen bir sistemin mahsulüdür tüm bunlar…

“…Onlara yeryüzünde iktidar versek, ekini ve nesli yok ederler.”(Bakara/205)

Yazımı Şehid Seyyid Kutub(rha)’un sözüyle bitirmek istiyorum; “Hiçbir dergi, hiçbir broşür, hiçbir konferans; İslam’ın hakim olduğu küçücük bir mahalle kadar etkili olamaz.”