İSLAM ÜMMETİNDE YOZLAŞMA-3

Hamd; yaratan, rızıklandıran, hidayet veren, bağışlayan ve kusurları örten, karşılıksız nimetlendiren, hesapsız rızık veren, yarattıklarının sayısını ve adedini bilen, itaat ve sevapları bir bir sayan, tuzağı sağlam olan, tekrar diriltip huzura getirecek olan, yegane ilah ve rabb Allah (C.C)’a mahsustur.

Salat ve selam; yaratılmışların ekmeli, eşsiz önder, en büyük eğitici, en büyük komutan, en büyük başkan ve en büyük imam olan güzel örnekleri üzerinde barındıran Allah Rasulu (sav)’nun üzerine ve tertemiz ehl-i beytine, sahabesine ve tüm müminlerin üzerine olsun.

(And olsun ki) siz, kendinizden önceki (millet)lerin yoluna kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpatıp uyacaksınız. Hatta onlar (daracık) bir keler deliğine girseler siz de muhakkak o deliğe gireceksiniz.

Sahabiler, Ya Resulallah! (O milletler) yahudiler ve hristiyanlar (mı)? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : Bunlar olmayınca başka kimler olur? buyurdu.”^[1]

İsrailoğullarının içler acısı durumu; Müslümanların daimi korkuları olmalıdır. Bu korkuyu taşıdıkları taktirde onlara benzemekten kurtulacaklardır. Ancak ne yazık ki benzerlik had safhaya ulaşmış bir vaziyette. Bu acı tabloya rağmen umursamazlık, ihmalkarlık ve gevşeklik de haf sahada. Demek ki bu korkunun yerini başka bir duygu almış. Bu duygu sebebiyle İslam Ümmeti yozlaşma bataklığının en dibinde olmasına rağmen hiçbir şey yapmıyor yapamıyor. Peki bu duygu ne? Şüphesiz ki dünya sevgisi. Zira hadiste de ifade ediliyor; “Dünya sevgisi ölüm korkusu..”

Evet İsrailoğullarının çöküşünü hazırlayan en önemli faktör fırkalaşmadan başka dünya sevgisi ve ölüm korkusuydu. Bu ümmeti de bu iki duygu helak etti. İlk defa bu hadisi değerlendirmeye başladığımız yazımızda İsrailoğullarının yozlaşmasına neden olan etkenlerden birinin fırkalaşma olduğunu söyledik. Şimdi diğer bir etkeni ele almaya çalışacağız inşaAllah;

2) DÜNYA SEVGİSİ ÖLÜM KORKUSU

Dünyanın bilimsel tanımı: Güneş Sisteminde güneşe en yakın üçüncü gezegen olup şu an için üzerinde yaşam ve sıvı su barındırdığı kesin olarak bilinen tek astronomik cisimdir.

Dünya kelime olarak bizzat ve hükmen yaklaşmak, zaman ve yer açısından yakına gelmek aşağı çekmek anlamlarına gelen edna fiil kökünden türemiştir. Bazılarına göre dünya kelimesi denaet kökünden geldiğini söyleyenlerde olmuştur buna göre dünya basit iğreti, adi, alçaklık anlamına gelir. Kur’an’ı kerimde edna kökü ile bir takım ayetlerde geçmektedir. Bu ayetler(Mücadele 7, Müzemmil 20) az ve küçük manasında( Bakara 282,maide 108,Ahzab 51)de ise daha uygun daha münasip daha yakın (Bakara 61 Secde 21) de ise daha değersiz adi ve hayır yönünden daha az (Rum 3)’ te ise yakın mekân ve yer olarak daha yakın manalarında geçmektedir.

Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.(Al-i İmran 14)

Şimdi bir şeye dikkat etmenizi isteyeceğim. Dünya ile ilgili olarak yaptığımız açıklamalarda onun manasının basit, değersiz, alçaklık gibi manalara geldiğini ifade ettik. Ancak sonrasında dünya ile ilgili verdiğimiz ayette orada var olan nimetler sayıldıktan sonra süslü gösterildiği bildiriliyor. Şimdi burası değersiz mi yoksa çekici cazip gelen güzelliklerin olduğu yer mi? Burada bir tezat var gibi gözüküyor. Orası değersiz olarak ifade ediliyorken bazı ayetlerde oranın güzelliğinden bahsediliyor. Çünkü üzerinde yaşadığımız şu hayata “dünya” denmesi çok manidar. Zira başka bir isim ile anılabilirdi. Sınav yeri, yaşam yeri gibi daha bir çok isim verilebilirdi. Ancak denaet kökünden gelen bir kelime tercih ediliyor. Değersizliği daha düşük, küçük bir durumu ifade eden bir kelime… Ancak içinde güzellikler de var… Bizi rahatlatan, cazip gelen, kendisine çeken, mutlu eden… Nasıl anlayacağız biz bu meseleyi?

Dünya eğer ki sonrasında var olan ahiret hayatı göz önünde bulundurularak değerlendirilmezse hep dünya kalbe, göze, kulağa, akla en iyi en güzel gelir. Ancak yaşadığımız şu hayatta var olan bir takım güzelliklerin, nimetlerin, rahatlatıcı, huzur verici şeylerin bizi aldatmaması için bu diyara dünya ismi verilmiştir. Çünkü daha adi daha değersiz anlamına geliyor dünya. Bu dünyadaki güzelliklerin ve nimetlerin en güzel olmadığı ahiretteki güzelliklerin dünyadaki güzellikleri “edna” yaptığını yani daha  değersiz, daha aşağı yaptığını anlayalım diye burasının adına “dünya” verilmiştir. İşte İsrailoğulları dünyanın edna oluşunu daha değersiz oluşunu anlayamadılar da yozlaşmaya yüz tuttular. Bu onların zamanında nasıl oldu İslam Ümmetinde nasıl oldu? Bu soruları bir daha ki yazımızda ele alacağız inşaAllah.

Okuyuculardan ricam; dünyanın edna oluşu üzerinde uzun uzun düşünmeleridir. Yardımcı olmak adına birkaç misal verip meseleyi noktalayalım; Örneğin başınıza dünyada bir musibet mi geldi? Şimdi gelin bunu edna yapalım, yani değersizleştirelim. Dünya da olduğunu hatırla ve ölümden sonra ahiretin geleceğini düşün. Ahiretteki acılara kıyasla şuan çektiğin çok hafiftir. Evet bunu hissettiğin zaman dünyayı edna yapmış oluyorsun. İsyan etme yolu, sabırsızlık yolu kapandı. Ama bitmedi. Bu musibeti edna yaptıktan sonra musibetten kurtulup ermek istediğin rahatlığı, sağlığı da edna yapacaksın. Dünyada sahip olacağın rahatlık, sağlık, huzur, mutluluk, zenginlik ahirete kıyasla çok küçüktür. Dolayısıyla çok da sevinecek, mutlu olacak bir şey de yoktur. Aldanma yolları kapandı, nankörlük yolları kapandı. Şimdi ahirette olan büyük musibetlere, acılara bak bir de ahiretteki mutluluklara, kazanımlara, saadete bak. Bir de kafanı çevir de dünyadaki musibetlere, acılara, zorluklara, meşakketlere bak diğer yandan dünyadaki güzelliklere, nimetlere, huzur ve mutluluk veren şeylere bak. Dünyanın edna olduğunu daha değersiz daha az daha aşağı ve yetersiz ve basit olduğunu göreceksin ve neden buraya “dünya” dendiğini anlayacaksın inşaAllah. Unutma dünyada olduğun sürece başına gelenler “edna” dır. Çünkü adına “dünya” denilen bir yerdesin. Ahirette ise başına gelen daha kuvvetlidir, daha şiddetlidir, daha ulvidir, daha kalıcıdır, daha hayırlıdır. Çünkü ahiretin bir adı da;

“Hayır siz, dünya hayatını seçip üstün tutuyorsunuz.   Ahiret ise daha hayırlı ve daha süreklidir.” (Ala/16-17)

“Hayrun ve Ebka”… evet ahiretin vasfı; Hayrun ve Ebka. Orası “Ebka” dır. Yani daha sürekli, kalıcı, bitmez ve tükenmez. Dünya ise “Edna” dır. İşte ahiret ile dünya arasında büyük fark…

Bunu anladığında da İsrailoğullarının kötü akıbetinden ve içinde bulunduğun İslam ümmetinin acı durumundan sıyrılmak adına büyük bir adım atmış olacaksın. Bunu inşaAllah bir dahaki yazımızda daha detaylı ele almaya çalışacağız…

SELAM VE DUA İLE…

TEVFİK ALLAH (CC)’TANDIR…

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN…

[1] İbn-i Mace – Kitabu’l Fiten Bab: 17 H.No:3994