İSLAM ÜMMETİNDE YOZLAŞMA-2

Hamd; yaratan, rızıklandıran, hidayet veren, bağışlayan ve kusurları örten, karşılıksız nimetlendiren, hesapsız rızık veren, yarattıklarının sayısını ve adedini bilen, itaat ve sevapları bir bir sayan, tuzağı sağlam olan, tekrar diriltip huzura getirecek olan, yegane İlah ve Rabb Allah(C.C)’a mahsustur.

Salat ve selam; yaratılmışların ekmeli, eşsiz önder, en büyük eğitici, en büyük komutan, en büyük başkan ve en büyük imam olan güzel örnekleri üzerinde barındıran Allah Rasulu (sav)’nun üzerine ve tertemiz ehl-i beytine, sahabesine ve tüm müminlerin üzerine olsun.

(And olsun ki) siz, kendinizden önceki (millet)lerin yoluna kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpatıp uyacaksınız. Hatta onlar (daracık) bir keler deliğine girseler siz de muhakkak o deliğe gireceksiniz.

Sahabiler, Ya Resulallah! (O milletler) yahudiler ve hristiyanlar (mı)? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : Bunlar olmayınca başka kimler olur? buyurdu.”^[1]

Kur’an-ı Kerim’de kıssası en çok anlatılan topluluk İsrailoğullarıdır. Bunun elbette bir çok hikmeti vardır. Onların asi, ihmalkar, hain gibi kötülüğün bütün çeşitlerini üzerinde barındırmış olmaları onlar hakkında akla ilk gelenlerden. Bu kadar sık bahsedilmeleri bu ümmetin onlara benzeyeceğinden dolayı olabilir mi? Evet.

İsrailoğulları Yusuf (as) ile beraber çok büyük bir ihtişama sahip oluyorlar. Liderliğin tadına bu dönemlerde kavuşan İsrailoğulları uzun süredir onlara zulmeden Firavun saltanatının yıkılmasıyla da büyük ölçüde rahatlamıştı. Artık onlar söz sahibiydi yaşadıkları coğrafyanın üzerinde devletin en önemli kademelerinden yer alıyorlardı. Ancak Yusuf (as)’ın vefatından sonra  bu liderlik ve güç onları zehirlemeye başlamıştı. Halka zulmediyorlar ağır vergiler yükleyip ikinci sınıf insan muamelesi yapıyorlardı. Halk bu durumdan sıkılmış ve bunalmıştı. Bunu fırsat bilen Firavni düzenler; Birbirinden ayrılmış, fırkalaşmış bir vaziyette Çoban Krallık dönemini yaşayan İsrailoğullarını inkılap ve devrimle darbe yaparak parçaladı  bu krallıklara son verip İsrailoğullarını köleleştirdi. Öyle ki;  “Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.”  (Bakara/49)

Evet Firavunun İsrailoğullarına yaptığı gerçekten tam bir zulümdü. Onları o kadar çalıştırıyordu ki piramitlerin dağlardan yontularak taşınan koca koca kayalarla yapımı esnasında binlerce insan ölmüştü. Aldıkları ücret ise kuru bir ekmek yanına içecek ve bir de yatacak yatak. İsrailoğulları için bu büyük bir zillet ve meskenetti. Nereden nereye değil mi? Koskoca imparatorlukları yıkan ve Mısır’ı yöneten millet şimdi köle olarak çalışıyor. Ne ibret verici ama… Çok mu şaşırdınız İsrailoğullarına ya da acıdınız mı?… Bence acele etmeyin. Zira bugün adına Müslüman diyen İslam Ümmetinin başına gelen İsrailoğullarının başına gelenden farksızdır. Hz. Muhammed (sav) ile büyük bir izzet, şeref ve ihtişama kavuşan bu ümmet şimdi ne halde? Kıtalara hükmeden bu millet nerede? Ayak sesleriyle zafer kazanan bu millet nerede? Nereden nereye İslam Ümmeti nereden nereye? Rasulullah (sav) bunu haber vermişti; “Nübüvvet aranızda Allah’ın dilediği kadar devam eder, sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra nübüvvet sisteminde bir hilafet olacaktır. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder; ardından onu da Allah –dilediği zaman- ortadan kaldırır. Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder. Sonra Allah onu dilediğinde ortadan kaldırır. Daha sonra ceberrut bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra nübüvvet sisteminde hilafet olur.”[2]

Dünden bugüne kadar geçen süreci anlatan bu hadis bir yandan İslam ümmetinin İsrailoğullarına benzediğini de gösteriyor. Çoban Krallıklar gibi birbirlerinden ayrı devletlere, ayrı gruplara ayrılmışlar ve netice itibariyle ceberrut, heva ve hevese dayalı beşeri sistemler hakim olmuştur. İnsanlar ise köleleştirilip zillete mahkum edilmiş. Buna işaretle; “Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.”Orada bulunanlardan biri: “O gün sayıca azlığımızdan mı?” diye sordu.”Hayır!” buyurdular. “Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çerçöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çerçöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı(vehn) atacak!”

“Zaaf(Vehn) da nedir ey Allah’ın Rasûlü?” denildi.

“Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!” buyurdular.[3]

Yine başka bir hadis;

Abdullah b. Ömer (r.anhüma), Rasûlullah (s.a)’ı şöyle bu­yururken dinlediğini haber vermiştir:

“Iyne yoluyla alışveriş yaptığınız, öküzlerin kuyruğuna yapıştı­ğınız, tarımı seçtiğiniz ve cihadı terkettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet musallat eder ki dininize dönünceye kadar onu üzerinizden ata­mazsınız.”[4]

SELAM VE DUA İLE…

TEVFİK ALLAH (C.C)’TANDIR…

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN…

[1] İbn-i Mace – Kitabu’l Fiten Bab: 17 H.No:3994

[2] Ahmed b. Hanbel – Müsned-4/273

[3] (Ebû Dâvûd, Melâhim 5)

[4] Ebu Davud – Kitabul – İcare (Alım-Satım) Bab:54 3462