İLİM TALEP ETMEK
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd; görülen ve görülmeyen alemi yoktan var eden aralarında bir nizam ve intizam belirleyen, mağlup edilemeyen Aziz, muhtaç olmayan Samed, kullarına doğru yolu bulabilmeleri için peygamberler gönderen ve kitaplar inzal eden Allah (cc)’a mahsustur.
Salat ve Selam, kendisine itaat ve ittiba edilmediği sürece Cennet’in hayal dahi edilemeyeceği, yaşayan Kur’an alemlere rahmet olarak gönderilen Allah Rasulu (sav)’in üzerine olsun. Ve yine selam tertemiz ehl-i beytine, sahabesine ve tüm müminlerin üzerine olsun.
Kesîr b. Kays’dan şöyle dediği rivayet olunmuştur: Ben Dımaşk mescidinde Ebu’d-Derdâ ile birlikte bulunuyordum. Ona bir adam gelip:
Ey Ebû Derdâ, ben sana Peygamber (s.a)’in şehrinden bir hadis için geldim. İşittiğime göre bu hadisi Rasûlullah (s.a)’tan sen rivayet etmişsin. (Buraya) başka bir ihtiyaçtan dolayı gelmedim, dedi. Ebu’d-Derdâ da şöyle cevap verdi:
“Gerçekten ben Rasûlullah (s.a)’i şöyle derken işittim: “Her kim ilim tahsil etmek amacıyla bir yola gidecek olursa Allah onu cennet yollarından bir yola sokmuş olur. Kuşkusuz ki melekler ilim yolunda olan bir kimseden hoşnutluklarından dolayı (ona) kanatlarını sererler ve göklerde ve yerde bulunan (yaratık)larla suda bulunan balıklar (tümüyle Allah’tan) âlimin bağışlanmasını dilerler. Muhakkak ki âlimin âbide (olan) üstünlüğü ayın ondördüncü gecesinde-ki dolunayın diğer yıldızlara (olan) üstünlüğü gibidir. Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak dinar ve dirhem bırakmazlar, ilim bırakırlar. Kim o ilmi elde ederse çok büyük bir nasip elde etmiş olur.”[1]
Bu hadis-i şerifte, arayıcısını cennete götüreceğinden bahsedilen ilimden maksadın; öğrenilmesi farz-i ayın, farz-ı kifâye veya mendup olan ve dince övülen ilimler olduğunda şüphe yoktur.
Bu bakımdan hadis-i şerifte, Kur’an ve sünnet ilimlerinden bir ilim öğrenmek için bir yola giren ya da uzak veya yakın bir yolculuğa çıkan bir kimseyi tuttuğu bu yol sebebiyle Allah’ın cennete ulaştıracağına dair bir müjde bulunduğunu söyleyebiliriz.
Meleklerin ilim talibinden razı ve memnun olmaları sebebiyle onların yoluna kanat sermeleri hususunda Hattâbî şöyle diyor:
“Meleklerin ilim talibine kanatlarını sermesi çeşitli şekillerde yorumlanabilir:
1- Meleklerin kanatlarını sermelerinden maksat ilim talibine tavazu göstermeleri, onlara saygıya lâyık olmalarından dolayı boyun eğmeleri ve ilimlerine saygı göstermeleridir denebilir. Nitekim bu kelime,”Onlara acımadan dolayı tevazu kanatlarını indir” âyet-i kerimesinde de bu manaya gelmektedir.
2- Meleklerin uçmayı bırakıp yere inmeleridir de denebilir. Nitekim bu kelime, “Allah’ı zikreden bir cemaat yoktur ki melekler onları kuşatmasın ve yerlerini rahmet kaplamasın” hadis-i şerifinde de bu manaya gelmektedir.
3- “Gerçekten meleklerin ilim talibini kanatlarının üzerine alıp onu gideceği yere götürebilmek için kanatlarım onların yoluna sermesidir.” şeklinde yorumlayanlar da olmuştur. Bu sözleriyle meleklerin onlara yardım etmeyi arzu ettiklerine ifade etmek istemişlerdir.
Metinde geçen, “Göklerde ve yerde bulunan bütün yaratıklar ve balıklar Allah’tan âlimin bağışlanmasını isterler” cümlesi hakkında Hattâbî şöyle der:
“Allah, ulemanın ilmi vasıtasıyla hayvanlarda insanlar için pek çok faydalar ve maslahatlar bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Âlimler insanlara bu gerçekleri ve hayvanların hakkına riayet edilmemesi halinde doğacak zararları, hayvanlara mutlaka iyi davranmaları gerektiğini anlatırlar. Allah da onların bu emeğine karşılık hayvanlara onlar için dua etmeyi ilham eder. Onların hayvanlara olan iyiliklerini bu şekilde mükâfatlandırır. Nitekim, “el-cezâü min cinsil amel” buyurulmuştur.
Alimler, parlaklıkta ayın ondördüncü gecesindeki bir dolunaya benzetilirken, âbidin yıldızlara benzetilmesindeki hikmete gelince; âbidin ışığı yıldızlarınki gibi sadece kendine yetecek kadarken âlimin ışığı ise başkalarının yolunu da aydınlatması ve ayın ışığını güneşten aldığı gibi âlimin de bu ışığını Hz. Peygamberden almış olmasıdır.”
Peygamberler vefat ederken gerçekten yakınlarına bir miras bırakmamışlardır. Çünkü eğer peygamberler maddî bir miras bırakıp gitselerdi insanlar onların hayatları boyunca yakınlarını zengin etmek için çırpındıklarını zannedebilirlerdi.
Bu sebeple onlar geride mal bırakmamışlar, ellerinde bulunan mallarını ümmetlerinin maslahatlarına tahsis edip gitmişlerdir.
Onların bıraktıkları en büyük miras ilim mirasıdır. Onu elde eden en büyük payı almıştır. Nitekim İbn Âbidin merhum, bir saat ilim müzâkere etmenin bir Kadir Gecesini ihya etmekten daha hayırlı olduğunu, sakalı çıkmış bir kimsenin anne ve babasının izni olmadan bile ilim tahsili için gurbete çıkabileceğini söylemiştir.[2]
İşte yeryüzüne peşinden koşulması gereken yegane hedef. İlim talep etmek… Yeryüzündeki en şerefli amel. Sonuca götürme bakımından en garanti yol. Rahmete erişme ve mükafat kazanma açısından büyük lütuf. Allah(cc)’a ulaşma ve O (cc)’na varmış olmanın lezzetini tatmakta gerekli metod. İlim sahibine, hem dünyada hem ahirette kazandırır. Öyle bir lezzeti vardır ki; onu hiçbir meyvede bulamazsınız. Hiçbir yemekte tadamazsınız. Hiçbir kadın ya da hiçbir erkek o hazzı veremez. Kralların, padişahların, yöneticilerin, zorbaların parasıyla gücüyle elde edemediği edemeyeceği lezzet. Eğer güç ile alabileceklerini bilselerdi alimlerin ve talebelerin meclislerine ordularını gönderirlerdi. Eğer para ile alabileceklerini bilselerdi bütün servetlerini feda ederlerdi. Çünkü onlar da böyle bir lezzeti ve hazzı tadabilmiş değillerdir.
Ey kitap okuyan, Ey ilim öğrenen. Sen öyle bir deryaya dalıyorsun ki, yeryüzünde onu ne para, ne güç ne de değerli madenler karşılayabilirler. Sende öyle bir şey var ki; onu almaya kimsenin ne parası ne gücü yetebilir. Durum böyleyken kitap okurken ya da ilim öğrenirken sıkılacak mısın? Elinde nasıl bir kıymetin ve değerin olduğunun farkında mısın? İlim öğrendiğin için mutlu ol. Yeryüzündeki en şerefli iş ile meşgul olduğunu unutma. Yukarıdaki ilim öğrenen için verilen müjdeyi hatırından çıkarma.
Ey ilim öğrenmeyen, kitap okumayan kişi! Ne kadar değersiz lezzetlerin ve tatların peşinde ömür harcıyorsun. Değerini düşürüyorsun. Hangi lezzetin devamlı oldu? Hangisi damağında kaldı? Hepsi ağzından da midenden de çıkıp gitti. Uğrunda koştuğun lezzetler sana ne kazandırdı? Hatta bunlar ahirette senin için zarar olacak şeyler. Sana değer katacak ve verdiğin çabaya değecek şeylerin peşinden koş. Etrafındaki ilim için var olan fırsatları iyi değerlendir. İlmin tadına bak. Ondan vazgeçemeyeceksin. Bugüne kadar böyle bir lezzeti ne tattın ne de duydun. Bu öyle bir vasıta ki sana hem dünyayı hem de ahireti verecek.
Allah (cc) ilmin kıymetini bilen değerini bilen ve onunla amel eden kullarından eylesin. Amin.
SELAM VE DUA İLE…
TEVFİK ALLAH’TANDIR…
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN…
[1] Ebu Davud – Cihad Bölümü 1. Bab 3641 nolu hadis
[2] İlgili hadisin şerhi