VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA MAİDE SURESİ 15. VE 16. AYETLER

Kur’an-ı Kerım’ın Amacı
15- Ey Kitap Ehli! Kitaptan gizlediğiniz şeylerin çoğunu size açıkça anlatan ve birçoğunu da geçiveren peygamberiniz sizlere gelmiştir. Gerçekten Allah’tan size bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir.
16- Allah onunla rızasını gözetenleri selâmet yollarına iletir, izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkartıp dosdoğru bir yola iletir.
Nüzul Sebebi
“Ey Kitap Ehli…” buyruğu ile ilgili olarak İbni Cerîr et-Taberî, İkrime’nin şöyle dediğini nakletmektedir: Allah’ın peygamberinin yanına Yahudiler girip recme dair soru sordular. O da: “Hanginiz daha bilgilidir?” diye sordu. İbni Sû-riyâ denilen birisine işaret ettiler. Hz. Peygamber, Tevrat’ı Musa’ya indiren adına, Tur’u kaldıran aşkına and verdirip kendilerinden alınan sözler adına diye yemin ettirdi. Adam korkudan titremeye başladı ve şöyle dedi: “Zina aramızda çoğalınca yüz sopa vurmakla, başları tıraş etmekle yetindik.” Hz. Peygamber de onlar hakkında (sorularına cevap olarak) recin hükmünü bildirdi. Yüce Allah da: “Ey Kitap Ehli…” buyruğundan itibaren “dosdoğru bir yola iletir” buyruğuna kadar olan iki ayeti indirdi.[1][36]
Açıklaması
“Ey Kitap Ehli!” diye nida edilenler, Yahudiler ve Hristiyanlardır. Kitabın teklik olarak zikredilmesi, cins isim oluşundan dolayıdır. Hz. Muhammed (s.a.) hidayeti ve hak dini yeryüzündeki bütün insanlara getirmiş bulunmaktadır. Allah onu apaçık belgelerle, hak ile batılı birbirinden ayırdedici ölçü ile göndermiştir. Burada Hz. Peygamber iki vasıf ile anılmaktadır:
Birincisi, Hz. Peygamber onlara gizleyip sakladıkları pek çok şeyi açıklamaktadır. İbni Abbas şöyle der: “Muhammed (s.a.)’in sıfatını gizlediler, recm hükmünü bildirdiler. Bununla birlikte Allah onların saklayıp gizledikleri daha pek çok şeyden söz etmedi. Sakladıkları diğer şeyleri de açıklamak suretiyle onları rezil etmedi.” Daha sonra Allah rasulü bu sakladıklarını onlara açıkladı. İşte bu bir mucizedir. Çünkü Resulullah (s.a.) herhangi bir kitap okumuş değildir, kimseden herhangi bir bilgi öğrenmemiştir. Onlara kitaplarındaki gizli saklı sırları haber vermesi bir çeşit gaybı haber vermek olup, bir mucize idi.
İkinci sıfatı ise pek çok şeyi affetmesidir. Yani bizzat sizin sakladığınız pek çok şeyi açığa çıkarmamaktadır. Bunları açığa çıkarmayışı din açısından açıklanmalarına ihtiyaç olmayışındandır. Bu da onların rezil olmamaları için gizleyip saklamayı terketmeye onları iten bir durumdur. Kur’an-ı Kerim’in onların sakladıklarını beyan etmesi aralarındaki bir çok haham ve bilginin İslama girmesine sebep teşkil etmiştir.
Birinci sıfatı gereği o, tahrif ettikleri, yanlış yorumladıkları ve hakkında Allah’a iftirada bulundukları şeyleri açıklıyor, ikinci sıfatının gereği de onların değiştirdikleri daha pek çok şey hakkında ses çıkarmıyor ve bunların açıklanmasında fayda bulunmuyordu. Hâkim, İbni Abbas (r.a.)’tan şöyle dediğini rivayet etmektedir: “Her kim recmi inkâr edecek olursa umulmadık bir noktadan Kur’an-ı Kerim’i de inkâr etmiş olur.” Yüce Allah’ın: “Ey Kitap Ehli! Kitaptan gizlediğiniz şeylerin çoğunu size açıkça anlatan… peygamberiniz gelmiştir.” buyruğunun sözünü ettiği ve onların gizledikleri şeylerden birisi de recmdir. Daha sonra Hâkim şunları söylemektedir: Bu hadisin senedi sahihtir. Bununla birlikte Buharî ile Müslim bunu kitaplarında nakletmemişlerdir.
Daha sonra Yüce Allah şerefli peygamberine indirmiş olduğu Kur’an-ı Ke-rim’in apaçık bir kitap olduğunu, Muhammed’in bir nur yahut İslâmm bir nur olduğunu bildirmiştir. Nur’dan kasıt Muhammed’dir. Kitap’tan kasıt da Kur’an-ı Kerim’dir. Nur’dan kastın İslâm olduğu, Kitap’tan kasdın Kur’an-ı Kerim olduğu da söylenmiştir. Kur’an-ı Kerim bizatihi apaçıktır. Aynı şekilde insanların hidayet bulmak için gerek duydukları şeyleri de açıklayıcıdır.
Sonra Yüce Allah şu anlamda buyurmaktadır: O Kitabı ile Allah, kendini razı kılan, dine tabi olan kimseleri kurtuluş, esenlik ve doğruluğun yollarına iletir. Onları izniyle, yani tevfikiyle helak edici kötülüklerden kurtarır. Küfrün karanlıklarından imanın nuruna çıkartır, en açık yollara iletir. Bu da hak dindir. Çünkü hak, özü itibariyle birdir, yolu da dosdoğrudur ve tektir. Batılın ise bir çok şubeleri, kolları vardır; hepsi de eğri büğrüdür.
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’in üç faydasını ya da maksadını şöylece zikretmektedir:
1- Allah’ı razı edecek şeylere tabi olanları Allah bedbahtlıktan, dünya ve ahirette azaptan kurtuluşa, esenliğe götüren yola iletir. Bu yol hak dindir; adalet, ihlâs ve eşitliğin düzenidir.
2- O kendisine iman eden müminleri küfrün, şirkin, putperestliğin, vehmin ve hurafelerin karanlığından katıksız tevhidin nuruna iletir.
3- O dinden gözetilen sağlıklı hedefe ulaştıran yola, dünya ve ahiretin hayırlarına ulaştırır. [2][37]