UZUN EMEL SAHİBİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Şüphesiz hamd, Allah (c.c.)’adır. O’na şükreder ve ondan yardım dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayete erdirdiği, kurtuluşa ermiştir, Allah’ın saptırdığı da kendisi için bir dost ve rehber bulamaz.

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah (c.c)ye mahsustur. Salat ve selam Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)e aline ashabına ve bütün müminlerin üzerine olsun inşallah.

Uzun emelin iki sebebinin olduğunu unutma! Bunların biri Bilgisizlik, diğeri de dünya sevgisidir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki;

Sizin adınıza en çok korktuğum şey,iki kötü huydur.

1)Nefsinizin İsteklerine Uymak ve

2)Uzun Emel’dir

Nefsin isteklerine uymak, kişiyi Hakka bağlanmaktan alıkoyuyor. Uzun emel ise dünya sevgisinden ileri gelir. Allah dünyayı hem sevdiği kimseye, hem de buğzettiği kimseye verir. Fakat bir kulunu sevdiği zaman onu kesinlikle iman sahibi yapar. Unutmayın ki dünya sırtını döndü gitmek üzeridir.Ahret ise bize teveccüh etmiş yaklaşıyor. Unutmayın ki amel gününde nasıl hesabınız yoksa hesap gününde de aynen öyle ameliniz olmayacağından korkulur.

İnsanoğlu dünyanın zevklerine ve şehvetlerine alışıp onunla ilgilendiği zaman,dünyadan kopmak artık çok zorunu gider. Kendisini dünyalıktan koparacak olan ölümü aklına getirmek dahi istemez. İnsan hoşlanmadığı herhangi bir şeyi kendinden uzak tutmak ister. Ayrıca insanoğlunun sahip olmuş olduğu bir çok boş kuruntular vardır. İsteğine uygun olan bir  çok şeylerin olmasını ister. En büyük dileği dünyada uzun zaman yaşayıp zevkli bir hayat sürmektir. Kendini devamlı olarak uzun yaşama kuruntularına kaptırır. Bu sebeple uzun zaman yaşaması kendisine lazım olan şeylerden ev servet çocuklar dost binek ve diğer şeyleri temin etmeye çalışır. Kalbi artık devamlı bunlara bağlanır.

Ölümü aklından çıkardığı gibi kendisine her an biraz daha yaklaştığını da bilmez. Arada sırada ölüm tehlikesinin gelişiyle karşılaşsa da, “Bekle biraz daha çok zamanın var diyerek tövbesini geriye bırakmaya çalışır. Büyüdüğü zaman ise acele etme henüz ihtiyarlamadın, tövbeni o zaman yaparsın!” der.İhtiyarlayınca da “Şu inşaatın var şu iş yapılacak yolculuk var şu çocuğun düğün giderleri var! Ev idaresi gerek! Şu adamın hasımlığı ve davaları var!” diyerek böylece bütün günlerini meşguliyetle geçirir.

Meşguliyetlerin biri bitmeden diğeri başlar böylece ahireti için yapacağı çalışmayı geriye bırakır.Sonun da hiç ummadığı bir anda ölüm kendisini yakalayı verir.O zaman hasretliği artar, fakat artık iş işten çoktan geçmiştir.Cehennem ehlinin çoğunun maruz kaldıkları azabın sebebi ve feryat etmeleri bugün yapacakları işi yarına bıraktıklarındandır. Bu sonraya bırakma yüzünden bize yazıklar olsun derler. Zavallı insan sonraya bıraktığı şey o sonraya bıraktığı günde kendisiyle birliktedir.O bu meşgaleden kurtulacağı zannındadır.Halbuki dünya meşgalesinden kurtulabilenlerin sadece ondan vazgeçen ve onu bırakanların olduğunu bilmez.

Şair diyor ki;

Dünyada bütün ihtiyaçlarını gören kimse çıkmamıştır. Bir ihtiyacı görülürken diğer ihtiyacı başlar.

Bu beslemiş olduğu ümitlerin temeli, dünya sevgisinin ne demek olduğunu, dünya ile ünsiyet etmenin ne olduğunu ve Rasulullah’ın (sav); Kimi seversen sev, sonunda ondan  ayrılacaksın.hadisini bilmemeye ve anlamamaya dayanır. İnsan ara sıra gençliğine güvenip ölümünün uzak olduğunu görür. Bu cahil insan memleketindeki ihtiyarların sayısının gençlerin sayısının onda biri kadar bile olmadığını,bunun sebebinin ise ölümün genç olanlara daha çok isabet etmesinden ileri geldiğini anlayamaz.Bir ihtiyarın ölümüne kadar bin tane genç ve çocuk olur. Ölümünü uzak görmesi bazen sıhhati sebebiyle,de olabilir. Fakat nice sıhhatli kimselerin aniden öldüklerini görmeyi ve bundan ibret almayı düşünmez ve fark edemez. Ani ölüm ihtimali her ne kadar uzaksa da, ani hastalık (ve çeşitli kazalar) hiç de uzak ihtimal değildir.

Hastalık gelince ölümün gelmesi de yakın demektir. Eğer gaflete düşen bu insan biraz düşünüp aklını başına toplasa da, ölümün, çocukluğun, gençliğin ve ihtiyarlığın müddetlerinin ilkbahar, yaz, son bahar, kış mevsimlerinde olduğu gibi belirli bir zamanı olmadığını bile bilse, kafasını daha güzel çalıştırır ve kendini ona göre hazırlardır.Peygamber (sav) buyuruyor ki; Akıllı kimse odur ki nefsini hesaba çeken ölümden sonrası için hazırlık yapandır. Buyurmaktadır Bütün bunları bilmeyişi ve kapıldığı dünya sevgisi onu uzun emele ve yakın bir vakte gelecek olan ölümden gaflete düşürür. O ölümün daima uzaklarda olduğunu ve kendine yakın zamanda ulaşmayacağını zannederde ölümün pençesine her an düşebileceğini düşünmez.Kendisinin her zaman cenaze definlerinde bulacağını zanneder çünkü aynı şeyi birkaç defa yapmış ve buna alışmıştır.O her zaman başkalarının öleceğini zanneder.Ölümü kendisine yakıştırmaz ve uzak görür.O kimse kendini ölen kimselerin yerine koyacak kendini öldü kabul ederiz ve  günün birinde kendisinin de aynı şekilde  uğurlanacağını mezara konulacağını hatta ve hatta kendisi için bir mezarın hazırlanmış olabileceğini düşünecek.Sonra yaparım!sözlerinin bilgisizliğin ve dünya sevgisinin ta kendisi olduğunu anladıktan sonra iş bunun tedavi edilmesine gelir. Dünya sevgisinin kalpten çıkarılması hakikaten güçtür.O öyle müzminleşen ve tedavisi zor olan bir hastalıktır ki öncekiler ve sonrakiler onu tedavi etmekten aciz kalmışlardır.Bu hastalığın tedavi yolu ahiret gününe oradaki büyük mükafata ve cezaya iman etmektedir.Bu iman kesin ve yakın dereceye eriştiği zaman dünya sevgisi yavaş yavaş çıkmaya başlar.Çünkü mühim olanı sevmek mühim olmayanı unutturur ve kalpten çıkarır.Dünya hayatının bayağı ve adi olduğunu ahret hayatının ise çok izzetli olduğunu idrak ettikten sonra dünyaya iltifat edip bağlanmaktan kaçınır. Ona bütün dünyanın hükümdarlığını bahşetseler gene de ona iltifat etmez.Kendisinin az bir nasibi olan yere nasıl iltifat etsin? Ebedi olan ahret hayatına kesin inancı karşısında dünyalık için daha sevinir?

Ömer bin Abdülaziz(r.a.)okuduğu bir hutbesinde şöyle dedi:

Üzerinde ömür tükettiğimiz bu dünya daim kalacağımız bir yer değildir. Allah onun üzerinde yaşayanların göç  etmesini taktir buyurduğu gibi onun yok olmasını da hükmetmiştir. Yakında harap olacak nice imar edilmiş yerler vardır. Yakında göç edecek nice aldanan ve bu dünyada  ikamet eden sahipler vardır.Hayır işleyin ki bu dünyadan ahrete göç ederken en iyi şekilde göç edesiniz.Azığınızı hazırlayın.Onun hayırlısı da takvadır.

Velhamdülillahi Rabbil Alemin