TEVHİD

Alemleri yoktan vareden,gökleri ve yeri kendisine boyun eğmiş şekilde yaratan,kainatı düzenleyen,idare eden tek tasarruf yetkisine sahip insanları bu hakikatleri düşünüp yalnız kendisine itaatte kulluğa çağıran Alemlerin Rabbine sonsuz Hamd ve senalar olsun.

Allah azze ve celle’nin vahyettiği kitabı nasıl anlayıp nasıl yaşayacağımızı bizlere gösteren,kendisine uyulmadığı müddetçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz.Muhammed s.a.v’e ehli beytine , sahabesine ve tüm mü’minlerin üzerine salat ve selam olsun.

Allah c.c hiç şüphesiz her kavme bir peygamber göndermiştir.Son Rasul Hz.Muhammed s.a.v’e indirilen , hükümleri her çağ ve zamanı kapsayan,sadece okumakla yetinip hayatımıza uyguluma noktasında aciz kaldığımız yine okurken sesimizi güzelleştirmeye çalışıpta mahreçlerini doğru çıkarmaya özen gösterdiğimiz fakat helal ve haramlarına riayet etmede hayatımızı onun kural ve kanunlarına göre düzenlemede aynı titizliği göstermediğimiz Kur’an-ı Kerim de Rabbimiz bizleri nasıl ve hangi amaçla yarattığını ve yaratılış gayelerine uygun yaşamayanları uyarmak için gönderdiği peygamberlerin insanlara neyi tebliğ ettiğini açık bir şekilde bildirmiştir.Peygamberler insanlara Allah azze ve celle’yi Tevhid etmeleri gerektiğini,Tevhid’i istenilen şekilde gerçekleştirmezlerse ebedi olarak cehennemde kalacaklarını bildirmişlerdir.Peki nedir bu Tevhid ?

Tevhid : Allah azze ve celle’yi zatında sıfatlarında ve fiillerinde birlemek yani Allah(c.c)’ın birliğini eşi ve benzeri bulunmadığını bilmek ve buna inanmak.Bu bilgi ve inanç en özlü biçimde ‘’la ilahe illallah’’(Allah’tan başka ilah yoktur) cümlesiyle ifade edilir.Bu nedenle bu kelimeyi Tevhid kelimesi (Kelime-i Tevhid) denir. Tevhid kelimesini bilerek söyleyen ve buna inanan kişi mümin ve muvahhid adını alır. ‘’Kelime-i Tevhid’i bilmek hem ilimlerin başıdır,hemde diğer ilimlerin temelidir.Zira Tevhid noktasında eksik veya yanlış bilgiye sahip olan insanlar hayatlarının diğer hususlarında da mutlak olarak sapıklığa düşerler.Esasen yapılan bütün ameller Kelime-i Tevhidi kavramakla anlamlı hale gelecektir.’’(Ş.Sarı)

La İlahe İllalah’ın manası:Allah’tan başka kulluk edilecek başka bir ilah yoktur.Çünkü ibadete layık olan ancak O’dur.Dikkat edersek eğer peygamberlerde ‘’Allah’tan başka Allah yoktur’’inancına değil ‘’Allah’tan başka ilah yoktur’’ inancına insanları davet etmişlerdir.Bu kelimenin gereği Allah azze ve celle’nin dışındaki bütün sahte ilahları reddetmektedir.Zira Allah c.c dışındaki mabudların ilahlık iddiası batıldır.Çünkü O’ndan başka hiçbirşey ibadete (dua edilmeye,emir ve yasak koymaya,nizam tespit etmeye) layık değildir.

‘’İnsan Kelime-i Tevhidi kabullenmekle kula kul olma zilletinden kurtulur.Bu kelimeyi kabullenmekle şirkin karanlığından kurtulup islamın aydınlığına kavuşur.Cehennemin yolundan kurtulup cennetin yoluna girmiş olur.’’ (Ş.Sarı)

Kelime-i Tevhid’in genel manası Allah c.c’ın dışında ibadet edilenleri reddeder ve batıl kılar.Yani Tağutu red ve Allah azze ve celle’ye iman etmeyi gerektirir.

Tağutu reddetmek : Allah c.c’ın emir ve yasağına ters düşen emirlerde bulunan kişi ve kurumları,hevayı şeytanı reddetmektir. ‘’La İlahe İllalah’ın manasıyla birlikte gereğinide yerine getirmek ibadette Allah c.c’ı birleyerek O’na benzer tutulanları terk etmektir.’’La İlahe İllallah’’ın gereği Allah c.c’tan başka itaatte layık ilah olmadığını yaratıcı,kudret sahibi ve her şeye kadir olanın Allah azze ve celle olduğunu kabul etmek,Allah azze ve celle’den başka hiç kimsenin hakimiyet hakkı olmadığına inanmaktır.Çünkü hakimiyet yalnız Allah azze ve celle’ye aittir.

Bir kimsenin mümin olabilmesi için başta Allah c.c’ı bu şekilde tevhid etmesi gerekiyor.Allah azze ve celle’yi tevhid edebilmek içinde önce red gerekiyor. Şunu iyi bilelim ki imanın Allah azze ve celle katında geçerli olabilmesi için belli şartlar vardır.Bu şartlar gerçekleşmeden bin defada ‘’la ilahe illallah’’dese bu kişiye hiçbir fayda sağlamayacaktır.Tağutu inkar etmekte bunların başında geliyor.Yani mümin olmanın ilk şartı’’la ilahe’’demek. Mümin bu inancının gereği olarak der ki ‘’O gökte de İlah yerde de İlah’’. Müşrik ise derki (haşa) ‘’O gökte ilah’’. Bu şekilde Allah azze ve celle’yi göklere hapsetmişler ve yeryüzünün idaresine karıştırmamışlardır.Çünkü yerdeki ilahı çoktur onun ; halk ne der ilahı,atalar dini ilahı,nefis ilahı,moda ilahı,islamla uyuşmayan adet ve gelenek ilahı,tağut ilahı,firevun ilahı ve dahası…

İşte bu nedenle Peygamberimiz s.a.v onlara la ilahe illallah deyiniz dediğinde müşriklerin cevabı ;’’İlahları tekbir ilah mı kıldı gerçekten bu çok şaşılacak bir şey ‘’ (Sad 5) demek olmuştur.

Onlar Allah c.c’a iman ile tağuta itaatin,atalarından kalma düzenin v.s bir arada bulunamayacağını bunların hepsini ‘’la ilahe’’ ile reddetmeleri gerektiğini çok iyi anlıyorlardı.Ama bugün ne yazık ki La İlahe İllalah de sonra ne yaparsan yap cennete gireceksin düşüncesi  beyinlerde yer etmiş.

La İlahe İllallah kelime-i tevhidinde bir reddediş birde kabul ediş var.Şimdi bir bakalım bizler bu kelimeyi söylerken bunun farkında olarak mı söylüyoruz ? Bunu söylediğimizde hayatımızda ne gibi değişmeler oluyor ? Yani reddetmemiz gerekenleri reddettik mi ? Kabul etmemiz gerekenleri kabul ettik mi ? Şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki bu kelime sadece dilde kalan kuru bir sözden ibaret değil.Kulla rab arasında kalan bir inanç bir vicdan işide değil.İnkar edilmesi gerekenleri inkar etmeden kalbimizden sevgisini,hayatımızdan eserlerini söküp atmadan,Rab olarak islamı,önder olarak da Rasullullah s.a.v’ı kabul etmeden günde bin kere de la ilahe illallah desek bunun bize hiçbir faydası olmayacaktır.

Sonuç olarak ; Kim bu kelimeyi manasını bilerek söyler,gereğiyle amel edip gizli ve açık şirkten kaçınırsa,ibadeti tam bir itikadla yalnız Allah azze ve celle’ye has kılıp bunula amel ederse işte o gerçek bir mümindir.

Rabbim bizlere tevhidi anlamayı ve yaşamayı nasip etsin (AMİN).

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN