TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 101. VE 105. AYETLER

101- Biz, bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz 2aman -Ki, Allah ne indirdiğini çok iyi bilir- müşrikler, Peygambere “Sen ancak bir iftiracısın.” derler. Hayır, onların çoğu bunu bilmezler.
Allah teala bu âyet-i Kerimede, bir kısım âyetlerin hükmünü kaldırıp neshederek başka âyetleri getirdiğinde, müşrik ve münafıkların, bunu fırsat bilerek Resulullahı yalancılıkla ve Allaha karşı iftirada bulunmakla suçladıklarını bildiriyor ve bunların çoğunun, hiçbirşey bilmeyen cahiller olduklarını beyan ediyor.
Bu âyet-i Celile de, Bakara Suresinin yüz altıncı âyeti gibi, Kur’an-ı Kerimde mensuh âyetlerin bulunduğunu göktermektedir. Bunlar, âlimler tarafından incelenip açıklanmıştır. Bu konuda daha geniş bilgi için usul kitaplarına başvurulmalıdır. [1][116]
102- Ey Peygamber, de ki: “Kur’anı, Ruhül Kudüs Cebrail, müminlerin imanını pekiştirmek, müslümanlara bir hidayet rehberi ve bir müjde olmak üzere, rabbinin katından hak olarak indirdi.
Ey Muhammed, de ki: “Bu Kur’anı Cebrail, Hak bir kitap olarak indirdi ki, iman edenlerin imanını sağlamlaştırsın da, imanları güçlensin. Müslümanlara doğru yolu gösteren bir rehber ve onlara ilahi nimetleri bildiren bir müjde olsun. [2][117]
103- Şüphesiz biz, kâfirlerin “Bu Kur’anı Muhammede bir adam öğretiyor.” dediklerini çok iyi biliriz. Kur’anı Muhammede öğrettiğini iddia ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Kur’an ise açık, fasih Arapçadır.
Şüphesiz ki biz, şu müşriklerin “Bu Kur’an Allah katından değildir. Bunu Muhammede bir insan öğretiyor.” dediklerini çok iyi biliyoruz. Halbuki müşriklerin, Kur’ani Muhammede öğrettiğini iddia ettikleri kişi Arap değildir. Kur’an ise apaçık bir Arap diliyle inmiştir. Hiç, Arap olmayan birinin, böyle bir şeyi öğretmesi mümkün müdür?
Müfessirler, müşriklerin, Resulullaha Kur’an-ı Kerimi öğrettiğini iddia ettikleri, Arap olmayan kişiden kimi kastettikleri hususunda şunları söylemişlerdir:
a- Bazıları, Resulullaha Kur’anı öğrettiği iddia edilen bu kişinin, Mekkede yaşayan ve Hıristiyan olan Beİ’am isimli bir köle olduğunu söylemişlerdir.
b- Bazıları da bu kişi nin, Yeîş isimli bir köle olduğunu söylemişlerdir.
c- Bazıları ise bu yabancı kişinin, Hıristiyan olan Cebir isimli bir köle olduğunu söylemişlerdir.
d- Başka bir gurup Müfessir ise, bunların, Yesar ve Cebir isimli köleler olduklarını ve bunlann Tevrat okuduklarını söylemişlerdir.
e- Bazıları da bu kişinin, Selman-ı Farisî olduğunu söylemişlerdir.
Resulullaha Kur’an-ı Kerimi bir insanın öğrettiği iddiası tamamen bâtıl bir iddia ve iftiradır. Zira Kur’anı Resulullaha öğrettiği iddia edilen kişiler Arap bile değildirler. Kur’an ise fasih bir Arapça ile indirilmiş bir kitaptır. O dönemde Edebiyat alanında çok ileri gitmiş olan tüm Arap şair ve ediplerini susturmuş bu kimseler Kur’an-i Kerimin belagat ve fesahati karşısında âciz kalmışlardır. Bütün bu gerçeklere rağmen “Kur’anı, Arap olmayan birisi ona öğretiyor.” iddiasının hiçbir dayanağı yoktur. Diğer yandan, eğer Kur’an-ı Kerimi Hz. Muhammed (s.a.v.) e öğreten birisi şayet bulunmuş olsaydı, o kimse kendi Peygamberliğini iddia eder veya kendisi önder olup birşeyler kazanmaya çalışırdı. Böyle birşey olmamıştır. Bunlar tamamen hayal mahsulü olup kâfirlerin yakıştırmasıdır.
Aslında Kur’an-ı Kerimin belagatı ve fesahati karşısında âciz kalan kâfirler, ona, yeri gelmiş “Sihir” demişler, bazan “Şiir” demişler. Bazan da burada da zikredildiği gibi “O Kur’an, başkaları tarafından ona Öğretiliyor.” demişlerdir. Bu, onların, Kur’an-ı Kerimin karşısında bocaladıklarının ifadesidir. [3][118]
104- Şüphesiz ki Allanın âyetlerine iman etmeyenleri Allah doğru öyola scvketmez. Onlara, can yakıcı bir azap vardır.
Allah teala bu âyet-i Kerimede, Kur’andan yüzçevireni ve Resulullaha indirdiği âyetlerden gafil olanları ve Allah katından gönderilenlere iman etmeye niyeti olmayanları zorla doğru yola sevketmeyeceğini ve onlan yaptıklarıyla başbaşa bırakacağını, âhirette de yaptıklarının karşılığı olarak can yakıcı bir azabın bulunduğunu bizlere bildirmektedir. [4][119]
105- Yalanı, ancak, Allahın âyetlerine iman etmeyenler uydururlar. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.
Allah teala bu âyet-i Celilede, Hz.Muhamrned (s.a.v.) e “Sen ancak bir iftiracısın, Kuranı kendin uydurdun.” diyen müşriklere cevap vererek buyuruyor ki: “Yalanı ancak, Allahın gönderdiği âyetlere iman etmeyenler uydurur. Peygamber uydurmaz. Zira o iman etmeyenler, yalancılıklarından dolayı cezalandırılacaklarına veya doğru söyledikleri takdirde de sevap kazanacaklarına inanmazlar. İşte yalancılar onlardır. [5][120]