SEN OLSAN NE YAPARDIN? “HAMNE BİNTİ CAHŞ(R.A.)”

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM 

Bütün hamd ve övgülerimiz Allah azze ve celle’ye salat ve selamlarımız da sevgli Peygamberimize,O nun Ehli beytine,ashabı kirama ve onun yolundan giden bütün müslümanların üzerine olsun inşallah.

Hamne binti Cahş radıyallahu anha,Resulullah(s.a.v.)efendimizin baldızı.Medine de ilk Kuran hocalığı yapan,Uhud da şehit düşen Musab İbni Umeyr radıyallahu anh’ın hanımı..Allah Resulüne ilk beyat eden İslam’la ilk şereflenen hanımlardan..Müşriklerin zulümlerine direnen,imanından taviz vermeyen kadın kahramanlardan.Medine’ye hicret eden ilk hanım sahabilerden..Uhud meydanın da kocasını,dayısını ve kardeşini şehid bırakan metanet sahibi bir hanımefendidir..

O Rasulullah efendimizin aynı zamanda halasının kızıdır ve müminlerin annelerinden Zeynep binti Cahş’ın kız kardeşidir.Mekke’nin en genç ve yakışıklı delikanlısı olan Musab b.Umeyr ile evliliklerinden bir kız evlatları olmuştu.Evlerini islam nuruyla aydınlatan bu genç çift İslamı yaşama  konusunda birbirlerine her zaman destek olmuşlardır.Destek olmuşlardır diyoruz çünkü onlar bizim gibi rahat bir hayat veya sakin sessiz bir evlilik sürmediler.Dinlerini yaşabilmek için bir çok sıkıntıya katlandılar.Varlık içinde olmalarına ragmen İslamı yaşama ugruna yemelerinden içmelerinden,giyinmelerinden ve bolluk içinde bir hayat yaşamaktan uzak kaldılar.En sonunda Mekke’den Medine’ye hicret ettiler.Ama asla imanlarından mücadelerinden taviz vermediler.

Bir hikaye gibi okuyup geçmeyelim lütfen kendimizi bu karakterlerin yerine koyrak bir düşünelim ve hayal edelim.Yeni evlenmişsin herkezin parmakla gösterdiği bir eşe sahipsin hem ahlaken hemde fiziken güzel bir eş ve maddi durumunuz da çok iyi.Fakat ne zaman ki başıboş bir hayat yaşamayı bırakıp tek ilah anlayışına göre bir hayat yaşamaya başlıyorsun yani kısaca la ilahe illallahı anlayarak söylüyorsun işte ozaman herşey tersine dönüyor.Herkez tarafından sevilen bir aileyken bu sefer hakaret edilen,hor görülen,ticaretle bagları koparılan,kimsenin bir yiyecek dahi satmadıgı ve daha da ilerleyip sokak ortasında işkence görecek bir duruma düşen bir aileye dönüşüyorsunuz.Ne yapar dınız?Dininiz den mi dönerdiniz?Eşinizi mi terkeder diniz?Ya da tamam sizin dediginiz olsun sadece namaz kılayım bana yeter mi derdiniz?Yoksa bütün gün oturup aglayıp keşke hiç yaşantımı değiştir meseydim inanıyorum ya Allah da kalbimi biliyor nasıl olsa mı derdiniz?

Şimdi düşünüyorum da sıralayacak ne kadar da çok mazeretimiz varmış aslında ki daha benim aklıma gelmeyen niceleri vardır eminim.!Kendimizi onların yerine koymak için illa yeni evli olmak de gerekmez şöyle bir yaşantımıza bakalım ne haldeyiz.Bunu okurken şunu düşünelim bende eşimle İslamı daha güzel yaşamak adına yardımlaşıyor muyum.Hamne ve eşi Musab için ne demiştik birbirlerine destek oluyorlar…Peki biz de birbirimize destek mi oluyoruz yoksa köstek mi.Bu nu illa engel olmak olarak düşünmeyelim.Bir birimizi islama,daha fazla amel işlemeye daha fazla ilim öğrenmeye daha fazla şükretmeye ve ecir kazanmaya teşvik ediyor muyuz acaba ?Birimiz gaflate düştüğünde diğerimiz onu uyarıyor mu acaba?Yada uyarılan taraf buna ne kadar kulak asmakta?Yoksa ben zaten biliyorum bana öğretme gibi sözler mi sarf ediyoruz?Gerçekten bazı şeyleri hakkı ile bilmiş olsaydık bugün günaha bu kadar çok batar mıydık hiç.O zaman destek olmak bu işin neresinde kaldı İslam için yardımlaşmak birbirimizi cennete teşvik etmek nerde kaldı degil mi?

Peki bir soru soralım şimdi kendimize neden Musab’lar,Zeydler.Fatıma’lar,Hamne’ler gibi olamıyoruz….?Bunun cevabı elbetteki çok uzundur fakat sadece bir tanesini söyleyelim ki onlar rahatlıgı cennete bırakan ve dünya yı sadece bir araç olarak gören kişilerdi.İşte bu sebeple bütün düzenlerini bozup Medine’ye hicret ettiler ki gaye islamı daha iyi yaşayabilmekti.Müminlerin en büyük vasıflarından  bir tanesi de canlarını Allah yolunda feda etmeleridir.”şüphesiz Allah müminlerden canlarını ve mallarını kendilerine verceği cennet karşılığında satın almıştır….(tevbe-111)”

Hamne ve eşi Musab b.Umeyr de Rabbiyle bu sözleşmeyi yerine getiren ve sadık kalanlar arasındaydı.Asırlardır konuşulan o Uhud savaşında Hamne’nin eşi dayısı ve kardeşide vardı.Uhud savaşı müslümanlar için çetin geçmişti.O gün bir imtihan sahnesi olarak Uhud’da kıyamete kadar gelecek müslümanlar için ibretler dolusu bir tarih yazılmıştı.Çok fazla şehidler verilmişti.O gün resululla(s.a.v.)in de şehid edildiği etrafa yayılmıştı.Bu haber Medine’ye ulaşınca savaş gerisinde kalan hanım sahabiler cepheye koştular Hamne binti Cahşya da bunlar arasındaydı.Müslüman hanımlar Uhud’a dogru yaklaşınca Resullah hakkındaki haberin yanlış olduğunu öğrendiler ve çok sevindiler.İslam ordusunun Medine’ye hareket ettiği haberini alınca yol kenarlarında beklemeye başladılar.İlk karşılaştıkları mücahitlerden haberler alamaya çalıştılar.Merak içinde savaşa katılan yakınlarını sordular.Fakat ashabı kiramdan kimse cevap vermek istemiyordu.Resulullah(s.a.v.)ise bütün soruları cevaplıyordu ve sıra Hamne’ye gelmişti.Resulullah onu görünce birden hüzünlendi.Nasıl cevap vereceğini düşünmüştü.Rahmet ve şefkat Peygamberi Efendimiz kederli bir şekilde ona doğru yöneldi ve:ey Hamne sabret ve Allah’tan sevap bekle buyurdu.O da:Kimin için sabredeyim ya Resulullah dedi Efendimiz:Dayın Hamza için buyurdu.

    Kadere teslim olmuş Hamne radıyallahu anha derin bir tevekkülle:inna lillahi ve inna ileyki raciun-bizler Allah’ın kullarıyız ve O’na döneceğiz.Allah ona rahmet ve mağfiret etsin dedİ.

  İki cihan güneşi Efendimiz tekrar:Ey Hamne sabret ve Allah’tan sevabını bekle buyurdu.O’da:kimin için Ya Resulullah dedi:Kardeşim Abdullah İbni Cahş için buyurdu.Hamne radıylallhu anha yine sabır ve metanetle,inna lillahi ve inna ileyhi raciun dedi ve ona da Allah rahmet ve mağfiret etsin diye dua etti.Resullah üçüncü kez Ey Hamne sabret ve mükafatını Allah’tan bekle buyurdu.

  Üçüncü kişiyi söylemeden bir düşünmeye ne dersiniz?Tek nefeste ne kadarda kolay okuduk değilmi dayısı şehid olmuş sabretmiş maşallah dedik kardeşi şehid olmuş sabretmiş helal olsun dedik belkide.Peki bizlerin üçüncü kişyi duymaya yüregi dayanabilr miydi acaba dur ne olursun daha fazla söyleme daha ben öncekilerin acısını sindiremedim mi derdik.İnsan oglu üst üste bu kadar acıyı nasıl kaldır ki değil mi bizim gibi duyguları olan Hamne binti cahş ‘ada agır gelmişti çünkü üçüncü kişi Kocasıydı.

Sevgili eşinin ismi geçince Hamne’nin hali birden değişiverdi.”vay benim başıma gelenlere diyerek ağlamaya başladı yetim kalan çocuklarını düşündü.Resullullah şöyle buyurdu:-Hiç şüphesiz kadının yanında beyinin ayrrı bir yeri vardır.Kadınlarda kocalarına karşı ayrı bir bağlılık vardır.Hamne dayısın.kardeşinin,ölümüne dayanabildi.Fakat kocasının vefatını duyunca metanetini koruyamadı.buyurdu”

    Hamne radıyallahu anha beyi Musab radıyallahu anha’ın ayrılığına dayanamadı.Fakat kadere isyan etmedi sakin kalmaya çalıştı.O şunu biliyordu ki dünya bir imtihan yeridir sabırla kadere rıza göstererek dayanmak gerekirdi.Elem,keder,acı ve ıstırabları gönüllere gömerek metanetle dayanmak gerekirdi.Huzur ancak Allah’a sığınmakla O’na tevekkül ile kazanılabilirdi.Ashabı kiramında hepsi de sabır sebat ve tevekkül ehliydi.Kadere rıza onların şiarıydı.Hamne binti Cahş daha sonraları Talha bin Ubeydullah ile evlendi ondan da iki oglu oldu.Vefat tarihi bilnmeyen Hamne’nin Resullah’tan hadis rivayet ettiğide nakledilir.Allah ondan razı olsun.Cenab-ı Hak Hamne radıyallahu anha’daki sabır,tevekkül.kadere rıza gibi ahlaki güzelliklerden bizlere de hisseler nasib eylesin..amin

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN