Muhasebe Ciddiyeti Gerektirir

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

Hamd âlemlerin Rabbi Rahman ve Rahim, ölüden diriyi- diriden ölüyü çıkartan, geleceğinde hiç şüphe bulunmayan günün sahibi, mümin kullarına merhametli, inkârcılara şiddetli, indirmiş olduğu Kur’an ile bizlere izzet bahşeden ALLAH(CC) aittir

Salât ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen kendi döneminde ve kendisinden sonra var kılınan mükelleflerin ona(sas) itaatten başka kurtuluşunun mümkün olmadığı önderimiz komutanımız Hz. Muhammed sas’e âline ashabına, bugünden önce yaşamış bugün yaşamakta olan ve kıyamete kadar yaşayacak, hakkın gönüllerini aydınlattığı mücahid müminlere selam olsun.

Allahu Teâlâ’ya, Resulüne ve O’nun dinine olan iman, Mü’minleri daima bu konularda samimi olmaya sevk etmiştir.

İmamı gazali (rah); Ey kardeş! Kendini kontrol et. Yüce Allah’ın huzurunda hangi bedenle durduğuna dikkat et. Ve hangi dille ( Lisanla) ona cevap verdiğine bak. O sana azdan ve çoktan sorduğu zaman ona ne cevap vereceksin? Sual için cevap, cevap için de sevap hazırla. Allah’tan kork. Muhakkak ki Allah hayır ya da şer ne işlerseniz haberdardır. Müminlere vaaz et. Öğüt ver Allah’ın hükmünü terk etmesinler Gizli ve aşikâr onu birlesinler.[1]

Şuan için belki bedensel olarak bir yaptırım söz konusu değil ancak zaten böyle bir zorlamayla teslimiyet olsaydı samimiyetin ve ihlasın ne önemi kalırdı. Ne var ki Allah Resulünün yetiştirdiği sahabe nesline veya onları takip edenlerin hayatlarına baktığımızda İslam’ın hükümlerini ircaa etme konusunda ciddi bir istikrara şahit olmaktayız. Aynı Dine iman etmiş mü’minler olarak onların hayatında tanıklık ettiğimiz istikrarı kendi nefislerimizde niçin göremiyoruz.

Şöyle ki elbette onlarda insandı elbette onlarında bir takım zafiyetleri ve zaruri ihtiyaçları vardı. Fakat bu gereklilikler Allah’a karşı olan vazifelerinden alıkoymamıştı. Allah Azze ve Celle mükellef kıldığı fertlerini bu yönlerini elbetti bilendir. Fakat O dinine tabi olan kimselerden mükemmel bir toplum meydana getirmiştir. Nazil ettiği kitap bu toplumun dayandığı yegane ölçü olduğu taktirde bu mükemmellikten bahsedilebilir.

Bir Ayeti Kerime’de Allahu Teala şöyle buyurur;

“İnsanlar için hesap verme vakti yaklaştı fakat onlar hala gafletle bundan yüz çevirmektedirler. Ve Rablerinden kendilerine gelen her bir uyarıyı eğlenerek dinliyorlar.”(Enbiya 1 2)

Allah’a verdiğimiz bir söz ve bu sözün beraberinde getirdiği görev ve yükümlülükler. Kendilerinden habersiz olarak geçirilen her vakit ve bilmeyerek bile olsa takınılan yanlış tavırlar bizi Ayetin çerçevesine almaktadır. Kur’an’dan ve içeriğinden habersiz olmak gaflet sebebidir. Allah’ın çağrısını bazen bir vaizden bazen bir hatipten hatta bazende bir çocuktan duyabilmekteyiz. Mesajın kim vasıtası ile ulaştığına değil de kim tarafından ulaştırıldığına bakmak doğru olandır. Peki eğlenerek dinlemek ne demektir. Gereken ciddiyeti ve yönelişi sergilememekte kalbin oyalandığının alametidir. Ahiret gününe iman edenlerin bu konuda uyanık olması ve kendilerini muhasebeye çekmesi zaruridir. İnsan değer verdiği ve önemsediği hususlarda daha katı ve gerçekçi olabiliyor. Bu kendisinin o hususlara verdiği değer ve kıymetin deresini yeterince anlatır. Allah Azze ve Celle Razı edilmesi gereken tek Zat ise bu konudaki ciddiyet ve samimiyet muhasebeyi kaçınılmaz kılar. Çünkü hiçbir insan eksiksiz değildir. Öyleyse yanlış ve kusurlar tespit edilip tedavisi adına gösterilen ciddiyet kadar eksikliklerimizi düzeltebiliriz demektir.

Selam ve dua ile   اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ

[1] İmam Gazali (Kalplerin Keşfi )