KORKU NEDİR?

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle’ye mahsustur. Salat ve Selam Hz. Muhammed (sav)’e Aline, Ashabına ve Tüm Müslümanların üzerine olsun inşallah. Rabbim bizleri de o Müslümanlardan kılsın.(Amin)

KORKUNUN TANIMI

Arapçada ürkmek, korkmak gibi anlamlar ifade eden korku, “H-V-F” kökünden türemiştir. Bunun için “bir şeyden korktum” denir. Adam korkuttu demek, insanların kendisinden ürkmesini sağladı demektir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır:

“İşte şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur.”(Ali imran 175)

Yani şeytan, kendisinin dostlarından korkmanızı sağlar. Bir başka ifadeyle sizi kendi dostlarıyla korkutur.

KORKU: Malum olan veya ihtimal dahilinde bulunan bir alamet vasıtasıyla bir kötülüğün beklentisi içerisinde olmak demektir. Güvenin zıddıdır. Korku hem dünyevi hem uhrevi konularla ilgilidir. Kötü bir şeyin olacağı beklentisi içerisinde olmak veya sevilen bir şeyin elden kaybolmasından çekinmektir. Kalbin ıstırap duyması ve hareketlenmesidir. Ayrıca korku, bir kötülüğün vukuundan çekinmek anlamına da gelir. İnsanın, sevdiği bir şeyin kaçmasından dolayı kaygılanmasıdır.

İbn Kudame korku ile ilgili şöyle diyor: “Bilmelisin ki korku gelecekte olabilecek bir kötülük sebebiyle kalbin elem duyması ve yanıp tutuşmasıdır.”

Mesela; bir insan, bir krala karşı bir hata eder sonunda o kralın eline düşer ve tutuklanır; öldürülmekten korkar. Affedilme beklentisi içerisinde olur. İki ihtimal vardır: Kral ya bu adamı bağışlar veya öldürür. Söz konusu kişi, öldürülmesine yol açacak sebeplerin kalbinde oluşacak elem ve bu sebeplerin kral nezdindeki etkisine göre ruhi bir duruma sahiptir. Diğer taraftan bu sebeplerin zayıf olması nispetinde korku azalır. Bu korku işlenen suç sebebiyle değil, yücelik ve haşmetinden çekinilen sıfatlar sebebiyledir. Eğer kişi Allah Azze ve Cellenin alemleri yerle bir etmesine hiçbir şeyin engel olamayacağını bilseydi ve hiçbir şeyin umurunda olmayacağının farkına varsaydı, farklı davranırdı.

İnsanın korkusu, nefsinin ayıplarını ve Allah Azze ve Celle’nin yücelik ve müstağniliğini bildiği ve anladığı ölçüde şekillenir. Korku kalplerin Allah Azze ve Celle’nin kahır ve cezasının farkına varmasıdır. Nitekim Allah Azze ve Celle insanın kalbine cezalandırılma korkusunu da yerleştirmiştir.

KAYGI(Haşyet):Haşyet, korkudan daha özel bir durumdur. O, Allah(C.C)’ı gerçek anlamda bilenlere mahsus bir haldir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Kulları içinden ancak Alimler, Allah’tan gereğince korkar.(Fatır 28)

Haşyet, marifetle karışık bir korkudur.

Allah Resulü (sav) şöyle buyuruyor: “Ben Allahtan en çok korkan ve O’na karşı en çok haşyet duyanım.”(Buhari,Nikah 1)

Korku bütün müminler için geçerli iken, haşyet sadece Alimler ve Arifler (Allah’ı hakkıyla tanıyanlar) için geçerli bir durumdur. Korku ve haşyet, insanın sahip olduğu ilim ve marifet nispetinde şekillenir. Yani bizler Allah Azze ve Celle’yi ne kadar iyi tanırsak O’na karşı vazifelerimizi de o kadar iyi yerine getirebiliriz.

Korkan insan kaçmaya yönelir; haşyet duyan insan daha çok ilme yönelir.(hakikaten üzerinde düşünülmesi gereken bir cümle değil mi sizcede?)

İbn Useymin şöyle diyor: “Haşyet, kemal ve gücünden korkulanı tanımaya, onu bilmeye dayalı bir korkudur. Sana güç yetirip yetirmeyeceğini bilmediğin bir kimseden çekinmen korkudur. Ama sana güç yetireceğini açıkça bildiğin bir kimseden korkman ise haşyettir.”

İbn Kayyım (rh.a) korku ve haşyet arasındaki farkı şu şekilde dile getiriyor: “Korku ile haşyet arasındaki fark, tıp konusunda hiçbir bilgisi olmayan kimse ile uzman doktor arasındaki fark gibidir. Tıp konusunda hiçbir bilgisi olmayan kimse daha çok perhiz yapmaya ve korunmaya yönelir. Uzman doktor ise ilaçlara yönelir. (medaricu’s-salikin,1,513).

O halde haşyet ilme dayalı bir korkudur.

Devamı gelecek inşaAllah…

Başarı ancak Allah(C.C)’tandır.