İZZET Mİ ZİLLET Mİ?

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

İZZET Mİ ZİLLET Mİ?

Gökleri yeri ve ikisi arasındakileri emsalsiz bir şekilde yaratan hâkimiyetin yegâne sahibi Rahman, Rahim, Aziz, cebbar, mütekebbir, Kahhar olan âlemlerin rabbi Allah (c.c)’ya sonsuz hamdu senalar olsun.

Salat ve selam son Nebi Âlemlere rahmet olarak gönderilen kendisine ittiba ve itaat edilmedikçe Kurtuluş’un mümkün olmadığı Hazreti Muhammed (s.a.v)’e ehline, ashabına ve adım adım Resul’ün izini takip eden tüm müminlerin üzerine olsun inşallah.

İnsanlar kendilerini saran cahiliye o kadar Alışmışlar ki bir türlü ondan vazgeçemiyorlar cahiliyeden vazgeçip İslam için Ayağa kalkma olmamanın sebeplerinden biri de insanların içine düştükleri ümitsizliktir. Bu kadar insan ne yapabilir ki? Küfür almış başını gidiyor Buna nasıl dur diyebiliriz ki? İslam’ın hâkim olması mı, bu olacak şey değil bu nasıl olur ki? gibi cümlelerle isteyerek veya istemeyerek küfrün hâkimiyetini kabul edildiğini ifade eden kimseler ile karşılaşıyoruz. Hangi sebeple olursa olsun küfre, şirke, tağutlara, beşeri sistemlere rıza küfürdür.

Bir zamanlar İsrailoğulları da firavuna aynı şekilde boyun eğdiler. Firavun onları köleleştirmişti onlar da bunun kabullendiler “firavun kavmini küçümsedi onlar da ona boyun eğdiler Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi” 1

Musa (a.s) kavmini firavuna kölelik yapmayı terk edip Allah (c.c)’ ya kul olmaya davet ettiğinde onlar “Musa sen doğru söylüyorsun ama firavun sayesinde karnımız doyuyor” dediler Bugün de aynı senaryolar yaşanıyor

– Evet, doğru diyorsun ama en iyisi bu…

– Haklısın doğru söylüyorsun Ama bu düzen değişmez artık…

– Sen haklısın ama senin dediğin eskidenmiş Bugün olmaz…

Vahiy penceresinden bakabilirsek eğer bu gibi söylemlerin çok yersiz tutarsız olduğunu görebiliriz.

“Musa’ya bana inanan kullarımı geceleyin yola çıkar sizi takip edecekler diye vahyettik”2

“Firavun ile soydaşları gün doğar doğmaz israiloğullarının ardına düştüler. İki topluluk birbirini gördüklerinde Musa’nın taraftarları “Eyvah Yakalandık” dediler. Musa hayır endişelenmeyin Rabbim benimle birliktedir, O bana bir çıkış yolu gösterecektir dedi.

O sırada Musa ya “asanla denize vur” diye vahyettik. Bunun üzerine Deniz yarılarak içinde 12 yol açıldı. Deniz’in her parçası yüce bir dağ gibi oldu.

Arkadan gelenleri oraya yaklaştırdık.

Musa ile yanındakileri tümü ile kurtardık.

Arkasından Öbürlerini suda boğduk.”3

Musa (a.s) kendisine iman edenlerle birlikte Allah’ın emri üzerine yola çıkmışlardı. Bir de ne görsünler karşılarında Koskoca Kızıldeniz arkada ise firavun ve 600 bin kişilik ordusu.” dediler ki eyvah yakalandık” Musa sen ne yaptın bizim başımıza ne getirdin böyle önlerinde Deniz arkalarına Düşman ordusu. Evet, akla göre bu durumdan çıkış yolu yok köle olarak kalmaya razı olanlar için tek yol firavuna teslim olmak. Şimdi Musa (a.s)’ın sözüne iyi kulak verelim “

“Endişelenmeyin Rabbim benimledir, O bana bir yol gösterecektir.”

Bir düşünün bakalım akıl bu meselenin neresini kavrayabilir? Fakat Allah (c.c) kuluna vaat ettiğini gerçekleştirmekte aciz değil. Bilakis O (c.c) bir şeyin olmasını diledi mi ona ol demesi yeterlidir.

“Hani Musa kavmi için su istedi de kendisine “elindeki asanı şu taşa vur” dedik. Bunun üzerine o taştan 12 tane Pınar Fışkırıvermişti.”4

Bir taşın içinden Pınar fışkırdığını düşünebiliyor musunuz? Musa (a.s)’a Rabbi taş asa su Ne alaka, taştan su çıkar mı hiç demedi. Allah (c.c) ne buyurduysa O sadece onu yaptı ve sonucu Allah’a bıraktı akla göre taştan su çıkması İmkânsız ama Allah (c.c) diledi mi taştan pınarda çıkartır.

Yine başka bir misal “ o zaman soydaşları eğer ilahlarınızın tarafını tutacaksanız İbrahim’i ateşe atınız da böylece onları destekleyiniz dediler. Bunun üzerine biz dedik ki “Ey Ateş İbrahim’e karşı serin ve Selamet ol ona zarar verme onlar onu tuzağa düşürmek istediler Biz ise onları en ağır hüsrana uğrattık.”5

Ateşin yakıcı olduğunu biliriz değil mi? İşte Allah (c.c) dilerse ateşin içinde Cennet Bahçesi yaratır. Firavun ve askerlerini denizde boğan Allah (c.c) Bugün de küfürü elebaşları ile birlikte ortadan kaldıramaz mı? Elbette kaldırır taştan Pınarlar akıtan Allah (c.c) bize de bu mücadelede rahmet pınarlarına akıtmaz mı? Elbette akıtır. Ateşi İbrahim (a.s) için serin kılan onu Selametle çıkaran Allah (c.c) bize de selamete çıkartıp İslam devletine kavuşturmaz mı? Elbette Şüphesiz kavuşturur. Lakin biz de Musa (a.s) ve İbrahim (c.c) gibi tam bir teslimiyet ve tevekkülle Allah (c.c)’ya dönersek bunlar gerçekleşir yoksa firavunlardan ordularından imkânlarından korkup kendimizi küfrün karşısında aciz görürsek Ümitsizliğe düşüp ne yapabiliriz ki dersek kölelikten asla kurtulamayız.

Bakın Allah (c.c) kulları için ne murad ediyor.

“ Biz istiyorduk ki o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım. Onları önderler kılalım. Onlara ötekilerinin yerini aldıralım.”6

“Allah aranızdaki iman edip iyi ameller işleyenlere kendilerini tıpkı daha önceki müminler gibi yeryüzünde egemen kılacağını kendileri için seçtiği dillerini sarsılmaz temellere oturacağını ve korkularını emniyete dönüştüreceğini vaat etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar artık bundan sonra kim inkâr ederse İşte bunlar asıl büyük günahkârlardır.”7

Bu ayeti kerime nazil olduğu zamana Rasûlullah (s.a.v) ve Ashabı korku, darlık ve sıkıntı içindeydiler. 13 sene boyunca insanları tek olan ortağı bulunmayan Allah’a imana O’na ibadete çağırdılar. Medine’de İslam devletini kurmayı Allah (c.c) peygamberine ve ashabına nasip etti. Fakat öncesinde iman edenlere yapılan işkenceler çektikleri sıkıntılar, zorluklar malumunuzdur. Hatta öyle sarsıldılar ki nerede Allah’ın yardım diyecek duruma geldiler.”8

O zaman sahabe bizim gücümüz ne ki? Bunlara karşı koyamayız ki? Sayımızda çok az bu kadar kişi ne yapabiliriz ki? Demediler. Allah’a imanlarından dönmediler.

Azimle kararlılıkla ve sabırla mücadele ettiler, Sebahat ettiler. Musa (a.s) İbrahim (a.s) gibi yalnız Allah’a tevekkül edip onun vaadine güvendiler.

Allah (c.c) İslam’ı yeryüzüne hâkim kılacaktır. Bunda şüphe yoktur. Bu Allah’ın vaadidir bize düşen ise Allah’ın vaadine güvenip Allah’a dayanıp kâfirlere karşı durmaktır. ilayı Kelimetullah için mücadele etmektir. Unutmayalım ki bizler sonuçtan değil ne yaptığımızdan sorumluyuz.

Ne diyor Şehitlerin Efendisi Hazreti Hüseyin (r.a):

“Zillet içinde yaşamaktansa izzetle ölmeyi tercih ederim”

“Kâfirlerin yeryüzündeki güçlerinin karşı konulamaz olduğunu sanmayınız. Onların varacakları yer cehennemdir orası ne kötü biri varılacak yerdir.”9

Rabbim Musa (a.s)’a iman eden israiloğullarına firavun ve ordusunu boğulduğunu nasıl gösterdiyse, bize de çağın firavunlarının çöküşünü ve Tevhid sancağının göklerde dalgalandığını göstersin inşallah. (ÂMİN)

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Kaynaklar:

1. Zuhruf 54
2. Şuara 52
3. Şuara 60-66
4. Bakara 60
5. Enbiya 68-70
6. Kasas 5
7. Nur 55
8. Bakara 214
9. Nur 57