İLİMDEN MAHRUM KALMANIN SEBEBİ
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah(cc)’a mahsustur. Salat ve selam, O’nun sevgili Rasulüne, pak ehli beytine ve kıyamete kadar yolunu sürdürenlerin üzerine olsun.
Günahların dünya ve ahirette kalbe ve bedene zarar veren o kadar kötü ve çirkin etkileri, sonuçları var ki onları ancak Allah(CC) bilir.
Bunlardan biri ilimden mahrum kalmaktır. Çünkü ilim Allah’ın kalplere attığı bir nurdur.. Günâhlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır. Günâh kalbe işleyip onu karartarak iman nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır. Günah ise bu nuru söndürür. Günâhlar insanların imanını zayıflatır.
İmam Şafiî küçüklüğünde İmam Malik‘in önüne oturup ondan ders almaya başlayınca, kıvrak ve parlak zekâsı ve üstün anlayışı İmam Malik’in pek hoşuna gitti. Ona:
“Ben Allah’ın (c.c.) senin kalbine bir nur atmış olduğunu görüyorum. Onu günah karanlığıyla söndürme” dedi.
Günahların bir başka etkisi de rızıktan mahrumiyettir. Müsned’de geçen bir hadiste Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):
“Hakikaten bir kul yaptığı bir günahtan dolayı rızıktan mahrum edilir” buyurmuştur.
Takva, rızkı celbettiği gibi takvayı terk de fakirliği celbeder. Rızkı çekmede günahları terk etmekten daha etkin bir şey yoktur. Günah işleyen kişi kalbinde ve kendisiyle Rabbi arasında, hiçbir lezzetle kıyas edilmeyecek kadar büyük soğukluk ve yalnızlık duyar. Dünyanın tüm lezzetleri onda toplansa bile bu yalnızlığı ve soğukluğu gideremez. Bunu da ancak kalbinde bir parça hayat bulunan kişi hisseder. Çünkü “ölüye hiç bir yara acı vermez”. “Kalp için, günah üstüne günahın getirdiği mutsuzluk ve yalnızlık hissi kadar acı verici bir şey yoktur.”
Günahlar kişiyle salih kimseler arasında soğukluk peyda eder.
Bu soğukluk ne kadar güçlenirse onlardan ve onlarla oturup kalkmaktan o kadar uzaklaşır, böylece onlardan istifade bereketinden mahrum kalır. Kişi Rahman taraftarlarına uzak kaldığı oranda şeytan taraftarlarına yaklaşır.
Her işin ona zor gelmesi:
Kişi hangi işi yapmaya kalksa onun kapısının kendisine kapandığını veya zorlaştığını görür. Çünkü her kim Allah’tan sakınırsa, Allah işlerini ona kolaylaştırır. Sakınmayı terkettiğinde de işlerini zorlaştırır.
Kul tüm hayır ve fayda kapılarının kendisine kapandığı veya yollarının kendisine zorlaştığını görür ve bunun nereden kaynaklandığını bilmez.
`-Günah işleyen insanın; başarısı azalır,
– Kalbi bozulur,
– Zikrin şuurunda olmaz.
– Vakti zayi eder,
– Kul ile Rabbi arasında yabancılaşma baş gösterir, Ekinlerin sudan , yanma ve sıcaklığın da ateşten meydana gelmesi gibi, o kimsede, Allah’ı (c.c.) zikretmekten gafillik ve asi olma durumu meydana gelir. – Duasına karşılık verilmez – Kalbi katılaşır- Rızıkta ve ömürde bereket gider. – İlimden mahrum olur, – Kalbini ifsat eden ve vaktini öldüren arkadaşlara müptela olur, – Daimi sıkıntı ve tasa duyar, Geçim sıkıntısı görür, – Üzgün olur. Kuşkusuz günahların ve masiyetin terk edilmesinin sonucunda şunlar ortaya çıkar:
– İtaatlerin yerine getirilmesinin kendisine kolaylaşması,
– İnsanlar arasında ilmin ve güzel senanın kolaylaşması,
Allah (c.c.) için dua edilmesinin çoğalması, insanların kalplerine Allah korkusunun ilka edilmesi,
– Kalbinde dünyayı küçük ve âhireti de büyük görmesi,
– Arşı taşıyan ve etrafında bulunan meleklerin duasına nail olması,
– Kişinin aklında, anlayışında, iman ve bilgisinde ziyadeleşme olması,
İtaatin tadını ve imanın lezzetini alması,
İşte böylece kulun her bir günahtan kaçışında, Allahu Teâlâ sevinir ve mutlu olurken, kulun her bir günaha girmesinden de Allah asla sevinmez ve mutlu olmaz.
Kuşkusuz bunlar, dünyada iken günahları terk etmesi sonucu olan bazı etkilerdir. Kul vefat ettiği zaman ise melekler kendisini müjdeyle karşılayıp Allah’ın izniyle cennete götürürler. Buna ek olarak, bu kulda ne bir korku ve ne de bir hüzün bulunur. Dünya hapishanesinden ve darlığından cennet bahçelerinden bir bahçeye taşınır ve kıyamet gününe kadar orada nimetler görür. Kıyamet kopunca, o günde insanlar sıcaklığın ve terin içindeyken, o, arşın gölgesinde bulunmaktadır. Allah’ın huzurundan insanlar uzaklaştıklarında, o kul Allah dostları muttakilerle ve felah bulanlarla birlikte sağ tarafta olur:
“Bu, Allah’ın lütfudur. Allah, büyük lütuf sahibidir.” (Cuma, 4)
Velhamdülillahi Rabbil alemin