İHLASIN SAMİM’İ Mİ?
Hamd Sena övgü Rahman ve Rahim olan Allah azze ve celleye mahsustur. Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah (s.a.v)’e onun ehli beytine ve tüm Müslümanların üzerine olsun.
“Hâlbuki onlar, dini yalnız Allah’a has kılarak, O’na samimiyetle kulluk etmekle emrolunmuşlardı…”
(Beyyine 5)
“Samimiyet” kelimesi, Arapçadaki صَمَامَة samāmah) ya da daha doğru ve temel haliyle صَمِيم (Samim) kökünden gelir.
صميم (Samim) kelimesi, bir şeyin özü, kalbi, içi, çekirdeği anlamlarına gelir.
Lügatte, “derinin altındaki öz, ”birşeyin en iç kısmı” demektir.
Samimiyet, bir kişinin kalbinde olanın diliyle ve davranışıyla uyum içinde, İç ve dış dünyasının tutarlı, yapmacıksız ve dürüst olmasıdır.
İbnü’l-Cevzî (rh) şöyle dedi:
“Vallahi! Çokça namaz kılan, oruç tutan, susan, kendini ibadete veren ve dış görünüşüyle de huşu içinde olan kimseler gördüm; fakat kalpler ondan uzak duruyor, insanlar nezdindeki değeri pek yüksek olmuyordu.
Öte yandan, süslü-püslü elbiseler giyen, fazla nafile ibadeti olmayan ve zahiren pek huşu halinde görünmeyen kimseler gördüm; buna rağmen kalpler onun sevgisine adeta koşuyordu.
Bu durumu tefekkür ettim ve sebebini araştırdım, nihayet fark ettim ki: işin özü, kalpteki samimiyetmiş.”
Samimiyet, sadece insan ilişkilerinde değil, kul ile Rabbi arasında da en temel köprülerden biridir. İslam, kuru şekillerden ibaret olmayan; kalbin, niyetin ve gayretin Allah’a yöneltilmesini emreden bir dindir. Bu yönelişin adı ise ihlastır.
“İhlas, ameli yalnız Allah için yapmaktır.”
(İbn Kayyım el-Cevziyye)
“İhlas, kulların övgüsünü ve yergisini eşit görmektir.”
(Fudayl b. Iyâd)
“İhlaslı kimse, insanlar görmese de amelinde eksilme yapmaz.”
(Hasan-ı Basrî)
Rivayet edilir ki Hz. Ömer (ra) bir gün Medine sokaklarında dolaşırken, insanların dilinde bir adamın ismini işitir. Herkes onun ibadetinden, zikrinden, geceleri sabaha kadar namaz kılmasından bahsediyordur. Hz. Ömer, merak edip o adamı görmek ister. Karşılaştığında gerçekten yüzünden takva akan, nurlu bir kimse olduğunu görür. Fakat çok geçmeden o kişinin, başkalarının gözünde “salih görünme” arzusu taşıdığını fark eder.
Hz. Ömer (ra) şöyle demiştir:
“İnsanların övdüğü nice amel vardır ki, Allah katında hiçbir kıymeti yoktur. Allah katında değeri olan nice amel de vardır ki, insanların gözünde değersizdir.”
Bu söz, aslında ihlâsın ne demek olduğunu apaçık ortaya koyar.
Resûlullah (sav) şöyle buyurur:
“Her zaman amellerinizde ihlâsı gözetin; zira Allah sadece amelin halis olanını kabul eder.”
Hasan-ı Basrî’nin ders halkasında bir genç her zaman önde oturur, çok soru sorar. Bir gün hiç gelmez. Sonra öğrenilir ki, o gencin vefatından sonra evinde kimsenin bilmediği gizli ibadetleri vardır.
Hasan-ı Basrî şöyle der:
“Allah kulunu ihlasıyla yüceltir, halkın alkışıyla değil.”
Allah Resulu (s.a.v) buyurmuştur ki;
“Bir kimse Allah için yaptığı bir iyiliği gizlerse, Allah onu halktan daha çok bilir.”
(İbn Mâce, Zühd 9)
İnsan, başkalarını kendi gözünden ve kendi standartlarından değerlendirme tuzağına düşer; kimi zaman dışarıdan bakıldığında mükemmel görünen, ibadetleri övgü toplayan birini yakındır gibi sanar, sessiz ve kimseye belli etmeyen birini ise uzak görür. Oysa gerçek hakikat, kalbin derinliklerinde saklıdır ve kimin ihlaslı olup olmadığına sadece Allah karar verir. Bizim gördüğümüz; sadece davranışların dışa yansıyan görüntüsüdür, kalbin gizli niyetleri ise gözlerimizden ıraktır. Başkalarını kendi ölçütlerinle yargılamak, gösterişe kapılana aldanmak ya da sessizce ibadet edenin değerini küçümsemek, ihlası anlamaktan ve kendi kalbini temiz tutmaktan alıkoyan bir yanılgıdır. Gerçek yakınlık ve samimiyet, göz önünde değil, kalpteki teslimiyet ve sadece Allah için yapılan çabada ortaya çıkar. Bu yüzden insanları, davranışlarından ya da görünüşlerinden yola çıkarak yargılama; kimin kalbi Allah’a yakın, kimin uzak, bunu sadece O(c.c) bilir. Bizim görevimiz, kendi kalbimizi temiz tutmak ve ihlası öğrenmeye değil, yaşamaya çalışmaktır.
İbn Kayyım
“Allah’a uzak gibi görünen nice kimseler yakın, yakın gibi görünen nice kimseler de gerçekte O’ndan uzaktır.”