HAK VE BATIL AYRIDIR

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd, görülen görülmeyen alemleri emsalsiz bir şekilde yaran, bizden öncekilerin ve sonrakilerin ilahı olan, bizleri sayısız nimetlerle rızıklandıran ALLAH(CC) ‘a mahsustur.

Salat, Selam alemlere rahmet olarak gönderilen, kendisine tabi olmadıkça kurtuluşun imkansız olduğu, son nebi Hz.Muhammed (sav)’e aline, ashabına ve izinden giden tüm mümin ve müminelerin üzerine olsun İNŞAALLAH.

Müthiş bir çarpışma! Ortalık toz duman olmuş. Etrafı görebilmek neredeyse mümkün değil! Her tarafta batıl için yükselen, batıla davet eden şeytani sesler. Kur’an hususunda şüpheye düşürmeye çalışan sayısız sesler. Sapık fikirler, muhtelif görüşler. Her şeyi mübah görmeye davet eden çağrılar. Şu gezegenin her yanından yükselen bed bir ses ; “Hakkı yok edin, Hakkı yok edin.”

Hakkı yok etmek için dönüyor ve yüksek sesle kişniyorlar.

Değişik renk ve şekillerde içki, kumar, film kitap, dergi, gazete kendilerini batıla satmış davete soyunmuş insanlar. İşte batılın atları… Ve peşlerine taktığı bir yığın insan. Kimi modanın kölesi, kimi futbolun, kimi sosyal medyanın. Akılları üzerinde oynanan oyuna kapılıp giden, aklını dumura uğratan, batıla kiraya veren bir yığın insan…

İşte hak ile batılın sürekli savaşı… Bu tabir kalpleri, duyguları ve akılları çepeçevre sarıp istila etmenin canlı bir ifadesidir. Yerine göre ses de kullanılır. Atlı da, piyade de…

Bütün bir ümmet haktan sapıyor. Hakkın ne olduğunu bilmiyor. Hak kisvesine büründürülmüş batılın peşinde ömürler heba ediliyor. Hoş kokulu güzel çiçekleri toplamaya koşuyor fakat çiçeklerin altındaki dikenden habersiz. Allah düşmanı iblis, zuhur eden nefsi hastalıkları sürekli olarak tezkiye etmeye ve ortadaki sorunları bir takım siyasi, ekonomik ve bilimsel sebeplere dayandırmaya çalışıyor. İnsanların kalplerine siyah perdeler çekip basiretlerini engelliyor.

O kadar çok yabancı obje sokulmuş ki, artık insanlar neyin İslam’ın içinde olduğunu, neyin dışında olduğunu bilmiyor. Ufak bir örnek: kulağımızı çekip tahtaya vurmayı dahi İslam’dan zannediliyor. Zan üzere İslam değerlendiriliyor. Halbuki ALLAH(CC) Bakara Suresi 256. Ayetinde buyuruyor;

“Şüphesiz Hak ile batıl birbirinden tamamen ayrılmıştır.” Akıllar ve kalplerinin üzerine oynanan oyunlara kapılan insanlar, Hak ile batıl apaçık ortadayken, hak kisvesine bürünmüş olan batılın peşinde sürükleniyor. Kendisini nereye götüreceğini bilmeden, kimse bulunduğu ortamdan memnun değil, her taraftan isyan sesleri yükseliyor, fakat insanlar neye isyan edeceklerini bilmiyor. Kimi, hangi merciye, nasıl şikayet edeceklerinin ve bu şikayetlerinin nasıl geçerli olacağının farkında değiller. İçlerindeki tek kişilik düzenlere ve putlara neye mal olursa olsun laf söyletmezken, dıştaki putlara ve düzenlere yıkılan yumruklar şova dönüşüyor. Oysa ferdi kurtuluş, toplumsal kurtuluşun en büyük şartıydı;

“Bir topluluk, kendi nefislerinde olanı değiştirmedikçe, ALLAH(CC)’ da o toplulukta olanı değiştirmez.”  (RAD  11)

Birileri kalın duvarlar arkasında büyük cihad yaptığını sanırken, ümmetin tüm maddi-manevi değerleri, zorba yönetimler ve onların kapıkulları tarafından hayratça yağmalanıyor, kundaklanıyor, talan ediliyor.

Evet, etrafındaki bunca oynanan kirli oyunların farkına varan ve ne yapacağını, ne yapmamız gerektiğini düşünen bizler, ALLAH(CC)’ ın bize bahsetmiş olduğu bu nimetin farkına varıp harekete geçmeyecek miyiz? Hakkın hak olduğunu, batılın batıl olduğunu bilmek yetmez. İlk önce biz bu savaşta tarafımızı seçeceğiz. Ve bu seçtiğimiz taraf nefsi tarafı olmazsa, artık bu mücadele bize haz vermeye, coşku vermeye başlayacak. İmanı tercih edeceğiz. Önümüzdeki dünya, makam, geçici zevkler vs bütün bunları tercih edersek o zaman da iman tarafı kaybolacak. Güneşe gözlerini kapayanlar karanlık oldu zannederler. Oysaki gece olmamıştır. Gözünü kapatan ancak kendisine karanlık gece olmamıştır. Gözünü kapatan ancak kendisine karanlık yapar, kendisini kandırır. Bir insan İslam gerçeğine, ahiret, kabir gerçeğine gözünü kapatabilir ama kendisine karanlık yapmaktan başka hiçbir şey yapamaz. Hatta açıkça inkar bile edebilir, ama bu inkar hiçbir zaman gerçeği değiştirmez. “Ahiret yok” demekle yok olmaz.

Bizler ancak kendimizi kandırıyoruz. Boş veriyoruz, boş vermekle sorumluluktan kurtulduk sanıyoruz. Daha fazla şey öğrenmekten korkuyoruz. Çünkü öğrenirsek yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz ama öğrenmesek de yapmak zorunda olduğumuzu kavrayamıyoruz. Oysa ALLAH(CC) bizim sınırlarımızla değil, kendi koyduğu sistemle bizi yargılayacak. Bu dünyada O’nun sistemine boyun eğmeyip hakkı yok etmeye çalışanlar, hakkı yaşamaya yanaşmayanlar, hakkı yaşamaktan korkanlar, yine O’nun sistemiyle yargılanacaklar.

İşte şimdi, tam burada, şuan tarafımızı seçme zamanı! Unutmayalım hak uğrunda, hak safında değilsek, hak safında savaşmıyorsak, batıl tarafında savaşıyoruz demektir. Çünkü başka yol yok! Arada kalmak yok!  İşte şimdi tam savaşmanın zamanı. Önce içimizdeki savaştan galip çıkıp, dışımızda ki savaşı kazanmaya doğru adım atıp hangi tarafta olduğumuzu ispat etme zamanı! Doğru seçimi yapıp, doğru adımlar atma duasıyla.

Kıpırdama bizden Tevfik ALLAH(CC) tandır.

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN