Kim Allah’a güzel (karşılık beklemeden) bir borç verirse Allah da bunu kat kat fazlasıyla öder. Daraltan da genişleten de Allah’tır ve O’na döndürüleceksiniz.
(Bakara Suresi 245. Ayet)
GÜNÜN HADİSİ
154-Bize Alî ibnu Abdillah el-Medînî tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân ibn Mut’ım’den şöyle dediğini işitmiştir: Benim bir ortağım çarşıda ödenmesi te’hîrli birtakım gümüş paralar sattı. Ben buna hayret ederek:
— Subhânallah! Bu satış iyi olur mu? dedim. Ortağım da:
— Subhânallah! Vallahi ben o gümüş paraları çarşıda sattım da, bu satışımı bana kimse ayıplamadı, dedi.
Bunun üzerine ben el-Berâ ibn Âzib’e (gidip, bunu ondan) sordum. el-Berâ cevaben:
— Peygamber (S) Medine’ye geldi, biz bu şekilde alım satım yapmakta idik. Peygamber: “Elden ele peşin olursa bunda be’s yoktur. Veresiye olanına gelince, işte o iyi olmaz” buyurdu; sen Zeyd ibn Er-kam’a kavuş da bunu ondan sor. Çünkü o, ticâretçe bizim en büyüğümüz idi, dedi.
Bunun üzerine ben de bu mes’eleyi Zeyd ibn Erkam’dan sordum. O da el-Berâ’nın dediği gibi söyledi (yâni gümüş paralan gümüş paralar mukaabiîinde bir mecliste karşılıklı teslim almak ve müddetle teslim almak suretiyle yapılan alım satım uygulamasını söyledi).
Ve râvî Sufyân bir defasında: Peygamber (S) Medine’ye bizim üzerimize geldi, biz bu şekilde alım satım yapar hâldeydik, şeklinde söyledi. Ve Sufyân bu rivayetinde: Bir ortağım benim için ödenmesi hacc mevsimine yâhud hacca kadar te’hîrli olarak gümüş para sattı, tarzında söylemiştir.
“Hâdû”, “Yahûdî oldular” demektir. Amma “Hudnâ” kavline gelince, o “Tevbe ettik” ma’nâsınadır; “Hâid”,
“Tâib” demektir
( KİTABU MENAKIBİ’L-ENSAR – BUHARİ – 154. HADİS)