GERÇEKLE İLGİSİ OLMAYAN ASILSIZ ZANLAR

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

Bazıları, İslâm’ın ta’zîr suçlarını belirlemediğini, bu görevi hâkime bıraktığını zannetmekte, bu hatalı zannın sonucu olarak da hâkimin ta’zîr cezası koyma yetkisinin tahakküme yol açacağını, taʼzîr suçları hakkında İslâm’da nass bulunmadığını, tamamen hâkimin takdirine terkedebildiğini, fiil daha önce yasaklanmamış yahut hakkında ceza konulmamış da olsa hâkim, fiile ceza verme taraftarıysa istediği gibi ceza verir, vehmine kapılmışlardır. Bunların düşünceleri delilsizdir.

Zira olaylarla yahut gerçeklerle ilişkisi olmayan mücerret zanlardan ibarettir.Bu kişiler, yanlış değerlendirme ve bilgisizlik sonunda bu yanlış düşüncelere sahip olmuşlardır. İslâm hukuku kitaplarının ifadeleri bu konuda da dakik ve ince mânalarla doludur. Normal olarak ibareleri, ifadeleri iyi anlayabilmek için, modern hukuktakinden çok daha fazla dikkat, itina ve gayret ister. Çok mâna ifade eder şekilde, az söz ile çok mâna taşır şekilde vücûda getirilmiştir.

Ayrıca İslâm hukukçuları insanı fıkıh açısından incelemeye başlamadan önce, hukukçuların ve genelde kişilerin bilmesi gereken kuralları, özel tabir ve istilahları, terimleri tespit ve izah etmişlerdir. Tıpkı hukuk öğrenmek isteyenlerin her şeyden önce temel hukukî terimleri öğrenmesi gibi. Bunun için fıkıh istilahlarını bilmeyen ve hükümlerini öğrenmek için tetkik yapmayan şüphesiz ki, bu hukukun kitaplarını da doğru olarak anlayamayacaktır.

Nitekim, bu durum fiilen “İslâm fikhi, ta’zîr suçlarını ve cezalarını tayin ve tespit etmemiştir” diyenlerin başına gelmiştir. Onlar bu mesele hakkında İslâm hukukçularının yazdıklarını tam ve doğru olarak anlamamışlardır.

Eğer yanlışsız anlamış olsalardı, İslâm’in suç sayılan fiilleri tahdit veya tayin ettiğini, hâkime her şeyden önce suçluya isnad olunan fiilin İslâm hükümlerine göre suç olup olmadığını araştırma vazifesi verdiğini, eğer suçun vukuunu, sübûtunu görürse bu sefer ithamın suçlu hakkinda sabit olup olmadığını araştırmayı emrettiğini, eğer suç sübût bulursa cezanın türü ve miktarı bakımından suç ve suçluya uygun olması şartıyla İslâmın,.ta’zîr için koyduğu cezalardan biriyle suçluyu cezalandırmasını, eğer hâkim fiilin suç teşkil etmediğini görürse o zaman hâkimin ceza vermemesini emrettiğini bilecektir.

Hâkim veya her kim olursa olsun, İslâmın suç saymadığı bir fiili suç.ve masiyet sayma hakkı yoktur. Hâkim veya diğerlerinin, İslâm hukukunun kabul etmediği bir ceza ile bir suçu cezalandırma yetkisi yoktur. Aksi durumda böyle yapanlar Allah’ın serbest ve helâl kıldığını yasaklamış, bilmeden Allah hakkında söz edip , onun yasakladığı şeyi serbest veya helal kılmış olurlar .

Yazdıklarımızın doğrusu İslam’ın hatası ise bizimdir. Allah(c.c.) Hakkı Hak bilip Hakka sarılan, Batılı batıl bilip batıldan uzaklaşanlardan eylesin. Âmin.

KÛLÛ LA İLAHE İLLALLAH, TUFLİHÛ! (La ilahe illallah deyiniz, kurtulunuz!)

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN